Son dönemde İsrail’in Filistin Devleti’nin başına Muhammed Dahlan’ın geçmesini istemesi ve bunu açıkça belirtmesi çok büyük bir planın en önemli ayağıdır. Geçmişte El-Fetih’in önemli isimlerinden olan Muhammed Dahlan’ın, sonrasında İsrail ile iyi ilişkiler içinde İsrail’e hizmet eden bir adam haline dönüşmesi olayı da önemlidir. Dahlan, sonrasında bölgede BAE himayesinde Abu Dabi’den Ortadoğu’daki birçok operasyonu yöneterek önemli işlere imza atmıştır. Tabi İsrail’in istediği ve çıkarları bünyesinde bu operasyonlara yön vermiştir. 

İsrail ve Filistin meselesinde sözde iki devletli çözüm projesi Vatikan’ın da çok istediği bir projedir. Aslında istenen kukla bir Filistin ve özellikle de çoğunluk nüfusunu Hristiyan Arapların oluşturduğu bir yapı! Vatikan uzun zamandır İsrail ile dolaylı görüşmelerini yapmaktaydı. Nitekim Netanyahu'nun yakın geçmişte yaptığı Papa ziyareti çok önemliydi… Bu ziyaretteki asıl amaç yıllar önce kaybolan Yahudi-Hıristiyan İttifakını tekrar diriltmekti. Bu sayede Ortadoğu ve Asya’da iki Devlet’in de kendi çıkarları doğrultusunda iş birliği süreci artarak devam edecekti. Nitekim Yahudiler de, Vatikan’ın Ortadoğu’da İslam’ı Protestanlaştırma projesine sıcak bakıyor. Vatikan Derin Devleti Ortadoğu'da Hahambaşıları ile cirit atmaya başladı. Ayrıca Vatikan Muhammed Dahlan’a sıcak bakmaktadır. Zaten Vatikan’ın en önemli Kardinal’i olan Jean Louis Tauran’ın, Muhammed Dahlan ile yakın ilişkisi bulunmaktadır. Özellikle de Jean Louis Tauran’ın yakın geçmişte yaptığı Suudi Arabistan ve Körfez gezisinde Dahlan ile de gizli bir görüşme yaptığı bilinmektedir. 

Ayrıca Vatikan’ın 2017 yılında Mısır temasları dahil olmak üzere, Kudüs’e gittiğinde yaptığı temaslarda önemlidir. Vatikan, Kudüs olayında İsrail ile anlaşmanın derdinde. Daha önceleri tam tersi İsrail’in buradaki yayılmacılığına karşı çıkıyordu. Çünkü Kudüs Hıristiyanlar için de çok önem taşımaktaydı. Ancak son dönemde İsrail’in bölgede attığı ciddi adımlar sonrasında Vatikan’ın diyalog olarak İsrail’e yakınlaşma politikasının emarelerini de yakın zamanda daha net göreceğiz. 

Türkiye’deki emelleri hiç bitmeyecek ve bu emelleri diğer devletlere göre daha önemli olan iki önemli devlet vardır. Bunlardan biri İsrail, diğeri ise Vatikan’dır. Bu gerçeği hiçbir zaman unutmamalıyız. Biri Musevi, diğeri Hıristiyan gözü ile olaylara bakarsanız hata yaparsınız. İki devlet de İbrahimi dinler adı altında Ilımlı İslam Projesi ile İslam’ı yozlaştırmak için çalışmaktadırlar. Bu proje kapsamında da iki devletin yakın zamanda Ortadoğu’daki projelerini tek tek göreceğiz. Hatta görmeye başladık bile… Hatırlarsanız üstte de zikrettiğimiz gibi Kardinal Jean Louis Tauran’ın Körfez Ülkeleri ziyaretinden sonra Suudi Arabistan’ın ılımlı İslam’a geçme söylemleri ve adımları görmek isteyene çok şey ifade ediyordu. Zaten sonrasında da Körfez Ülkelerinden BAE ile başlayan normalleşme adı altında tek tek anlaşmalar yapılmaya başlandı. Bu olay Vatikan-İsrail hususunda bölgede yapılan projeler de bize önemli detaylar sunmaktadır. Tüm bu bahsettiğim hususlar birbirinden bağımsız değildir. 

Bu bağlamda Vatikan-Mossad ilişkisi de gayet önemlidir. Vatikan ile Mossad'ın irtibatı hafife alınacak bir husus olmadığı gibi komplo teorisi de değildir. 70'li yıllara dek uzanan ve tarihe geçen, istihbarat alışverişi odaklı bir bağlantı kurulmuştur. Tafsilatı "Gideon'un Casusları" kitabında görülebilir. Aynı kitapta bu bağlantıda CİA'nın rolü ve Vatikan'ın hem bankacılık hem de maffios figürlerine de değinilir. İlginçtir aynı kitapta CİA-Mossad-Vatikan ilişkiler ağına bulaşanlara dair anekdotlar, eskiden ülkemizde çekilmiş bir TV dizisinde de kendine yer bulmuştu. Hatta adamlarıyla yol kesen bir Vatikan kardinali sahnesi de görülmüştü. İsmen geçmediği halde gerek GLADİO'ya gerekse Vatikan-CİA-Mossad bağıntısına dikkat çeken ilk ve son dizi olmuştur. Ne tesadüftür ki yayından aceleyle kaldırılmıştır. Aynı dizide Vatikan-CİA-Mossad bağlantısına bulaşan isimlerin bir şekilde işleri bittikten sonra ortadan kaldırılmalarından da bahsedilmiştir ki ülkemizde bu bağlantının vasiliğine öyle ya da böyle soyunan kimselerin dikkatini celbetmediği maalesef ortadadır…

Ve son söz: ‘’ Uzun yıllar birbirleri ile kavgalı olan Hristiyan ve Museviler, 21. y.y. da tek bir amaç için birleşmiş durumdalar… Onlar için ortak düşman Müslüman Devletler değil, İSLAM’dır’’