VATAN SAĞOLSUN

Abone Ol
Gerekçeli kararda, “Çetin Doğan iktidarı devirmek için TSK’dan ayrı bir yapılanmaya gitmiştir. Dijital delillerin el değiştirdiği iddiası gerçekdışıdır” denilmiş. Fakat  adı geçen subayların bir kısmının bu seminere katılmamış oldukları ve hatta yurt dışında görevde oldukları, sadece seminer planının ekinde yer alan görevlendirme belgelerinde adları geçtiği için suçlandıkları sabitti. Mevcut belgelerde de zamanlama hataları ve bir çok tutarsızlıklardan bahsediliyordu. Aynı suçtan yargılanan veya hüküm verilmiş isimlerden bazıları için gösterilen gerekçelerin keyfi şekilde diğerlerine uygulanmadığı iddiaları da kararları tartışılır hale getiriyor.
Temyiz davası başlamadan önce Yargıtay Başkanı ile Genelkurmay Başkanı Özel’in görüşmesi farklı yorumlara sebep olmuştu. Bu nedenle savcılık tebliğnamesinde beraati istenen isimlerden bazılarının Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in Harp Okulu’ndaki öğrencileri olduğu iddiası da çok dikkat çekici!!! Ayrıca tek kişilik davalarda bile inceleme süresi 2-3 yılı bulurken, binlerce sayfalık Balyoz davasında inceleme süresinin sadece 2-3 ay olmasındaki ve 361 sanık ile 96 avukatının savunmalarını 17 günde tamamlamasındaki hıza şaşmamak elde değil.
Yargıtayın kararı sonrasında ise kamuoyunda  tepkiler durmuyor.
Başından beri bu davanın siyasi bir dava olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin tasfiye edilmek istendiğini söyleyen CHP de karardan rahatsız. Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi,  “2003’te bilgisayarda oluşturulmuş gibi gösterilen dijital dosyanın gerçekte 2007’den sonra bilgisayarlara yerleştirildiği yerli ve yabancı bilirkişiler tarafından açık bir şekilde ortaya konulmuştur. Sonradan üretilmiş bir dosyayı delil kabul ederek hüküm inşa etmek son derece yanlış olmuş, hukuka oturmamış ve vicdanları yaralamıştır.”diyerek eleştirmiştir. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise, “Ümraniye ve Balyoz davalarının siyasi intikam projesi olduğunu ifade ederek verilen kararların kamu vicdanında yer bulmadığını, halkı tatmin etmediğini” savunmuş.
Terörle mücadele eden komutanların mahkum olması, Özellikle milletvekili seçilen Engin Alan’ın da cezalandırılanlar arasında bulunması MHP’de tepkiye yol açmış.Genel Başkan Devlet Bahçeli, “Terörle mücadelede eşsiz kahramanlık ve başarılar gösteren saygın isimlere yargı kanalıyla uygulanan karartma kampanyasının hukukun objektifliğine  hasar verdiği ortadadır.”diyerek kararı eleştirmiş.
PKK terörü ile mücadelede büyük başarılar kazanmış ve bu mücadelede binlerce şehit veren bir kurumun töhmet altında bırakılması, şehit aileler ve gaziler tarafından da tepki görmüş.
Hukukçular da, gösterilen bazı delillerin gerçekle ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın hukuki bir zeminde yürütülmediğini öne sürmüşler. Sonuçları itibariyle bu kadar tartışmalı olan kararın, kamuoyu vicdanını ne derece tatmin ettiği şüphelidir.
Gazetelerde hüküm giyenlerin TSK ile ilişikleri kesilerek  “er” statüsüne indirilecekleri ve  aldıkları tüm devlet üstün hizmet madalyaları ve nişanlar ile kılıçları geri alınacağı yazılmış, doğrudur yasalar böyle.  Ama bir gazete “Artık Onbaşı Bile Değiller”, diğeri ise “Onlar Artık Er” diye başlık atmış. Bazılarını tanıdığım bu komutanlar için verilen nişan ve rütbeler zannedildiği gibi vazgeçilmez şeyler değildir. Onlar üniformayı tenlerine giymiş, kılıçlarını vicdanlarına taşıyan, madalyalarını kişiliklerine takan insanlardır. Rütbeleri geri alınsa da, “cevher çamura düşmekle değerinden bir şey kaybetmez” özdeyişindeki gibi  onlar gönüllerdeki komutanlardır. Bazı çevreler intikam sevinci içindeyse de, insanların acılarından, üzüntülerinden zevk almak insan olana yakışmaz. Hem milli terbiyemiz hem de dini inancımız bunu hoş karşılamaz!!!
Askerlik peygamber ocağıdır, dualı ocaktır, mensupları Türk Milletinin evlatlarıdır, gözbebeğimizdir.  Her türlü tehdide karşı güven kaynağımızdır. Aylarca önce The Economist Dergisi “Askerlerin yargılandığı davalarla, bir zamanlar herşeye muktedir Türk ordusu, aciz değilse de sindirilmiş, zayıf ve bölünmüş durumda bırakıldı” diye yazmıştı. Bulunduğumuz coğrafyada cehennem ateşleri çevremizi sarmışken, bölücü pkk terörü vahşi cinayetleri için fırsat kollarken, açlıktan nefesi kokan Yunanistan’ın dahi  amaçlarını tahakkuk ettirmek için hiçbir fırsatı kaçırmadığı, dosta güven, düşmana korku veren ordumuzu siyasi emellere malzeme yaparak yıpratmayalım. Büyük bir özveriyle verilen emirleri yerine getirmekten başka bir şey düşünmeyen Türk Ordusunun, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sıtkı sadakatle  millete hizmet yolunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağına olan inancımı kaybetmek istemiyorum.
Mahkum olanlara “Allah Kurtarsın” derken, ailelerine de sabırlar diliyor, bu vesileyle Kurban Bayramınızı kutluyor, adaletin tecelli edeceği  sağlıklı huzurlu ve güzel günler temenni  ediyorum. VATAN SAĞOLSUN…