Zamanın Başbakanı İsmet İnönü bir gün saat 18.00 sularında Florya Köşkü'nde ATATÜRK'ü ziyaret eder:

- Hayırdır... İsmet habersiz geldin.

- Paşam, Azınlıklar Meselesi... Konuyu Meclis'e getireceğiz... Ne diyorsunuz?

- İsmet bugün geç oldu, yarın sabah erken gel, konuşalım.

İnönü çıkınca ATATÜRK ‘bütün görevlileri’ toplar:

- Sadece laleler kalsın, bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın derhal.

İsmet Paşa sabah gelir bahçenin halini  görünce görevlilere sorar:

- Ne oldu böyle?

- Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük.

Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı ATATÜRK'ün odasına girince sorar:

- Paşam bahçenin durumu nedir?

- Azınlıkları söküp attım İsmet.

İnönü “Anladım” dercesine başını önüne eğer...

ATATÜRK;

- İsmet Ben, “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”  sözünü boş yere söylemedim... KENDİNİ TÜRK HİSSEDEN HERKES BU VATANIN ÖZ EVLADI... Ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin... Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın...” der.

Cumhuriyetimizin kurucusu ve Türk Milletinin kurtarıcısı Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bu anafikrine rağmen, milliyetçi geçinen bazılarının sözde Türkçülük yapmak adına ayrımcı bir anlayışla, ırkçı  söylemlerinin bölücülüğe hizmet ettiğini idrak edememelerini nasıl izah etmek lazım, bilemiyorum...

“Benim hayatta yegane fahrim, servetim, Türklükten başka bir şey değildir...” diyen ATATÜRK, millet tanımını ırk temeline dayandırmadı. 1924 Anayasası'nın 88. maddesinde ve Atatürk İlkeleri'nde de belirtilmiş olan, din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını dil, kültür ve siyasi birliktelik değerlerine dayandıran milliyetperverlik anlayışı, ATATÜRK’ün MİLLİYETÇİLİK anlayışıdır.  Afet İnan'ın 1930 senesinde hazırladığı Medeni Bilgiler kitabında yer alan ırkçı ulus tanımını bizzat kendisi “DİL, KÜLTÜR VE ÜLKÜ BİRLİĞİ İLE BİRBİRİNE BAĞLI VATANDAŞLARIN SİYASAL VE TOPLUMSAL KURULUŞU” şeklinde düzeltmişti.

Atatürk'e göre, TÜRKLER bir ırk ve etnik grup olmaktan ziyade siyasi ve içtimai bir camiadır. Atatürk’ün millet tanımında, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına TÜRK MİLLETİ denir” sözüyle, Türk milleti tanımında etnisite, ırk ve din reddedilmiştir.

Türkiye’nin, değişik etnik zenginlikleri de barındırmakla birlikte, anayasal bir üst kimlik altında ve birlikte yaşama arzusu çerçevesinde bütünleşmiş insanların müşterek vatanı olduğunu, aksi söylem ve eylemlerin bugün çokça eleştirdiğimiz ırkçı-bölücü hain teröristlerle bizi aynı tarafa sürükleyeceği unutulmamalıdır. Hatada ısrar ahmaklıktır, abuk sabuk yazılarla kaş yaparken göz çıkarmanın kimseye bir faydası olmayacağı gibi bir anda kendinizi pkk’nın kucağında, onların  yaktığı ateşe odun atarken bulursunuz...