Vatan neresidir? Vatan, bedel ödenerek, şehitler verilerek elde edilmiş üzerinde yaşadığımız sadece toprak parçası mıdır? 18. ve 19. yüzyılın başına kadar vatan dendiğinde sadece toprak parçası akla gelirdi! Peki, günümüzde de böyle mi? 

Vatan kavramının güncellenerek geliştiğini görerek idrak etmemiz gerekiyor. Vatan, sahip olduğumuz toprak parçasıdır. Vatan, sahildar devletler için, karasuları, bitişik bölge, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge, deniz yetki alanları konusunda karadan/ya da denizden komşularla belirlenen/düzenlenen(Mavi Vatan) alanlardır! Vatan hava(Gök Vatan) sahalarımızdır!

Bakınız, Osmanlı Devleti’nin sınırları III. Murat döneminde (1595) 19.902.000 kilometrekareyi aşmıştır. Osmanlı Devleti'nin en geniş sınırlarına ulaştığı 1699 yılında, devletin yüzölçümünün, etki alanları ile birlikte 24 milyon kilometre kare'ye vardığı ifade edilmektedir. 

Şunu en doğru biçimde idrak ederek kavramalıyız ki devletler güvenliklerini toprak sınırlarından değil, bilakis etki alanlarının ulaştığı noktalardan başlayarak savunabilmek durumundadır! 

Tarihte birçok Türk Devleti kurulmuş olsa da ortak kanı olarak Anadolu’nun merkez olarak görüldüğü anlayışı hâkimdir. Bu bağlamda günümüzde hangi Türk Devleti’ne giderseniz gidin halen ‘’iki devlet tek millet’’anlayışı hâkimdir. Bu anlayışı Kazak şair Mustafa Çokay şöyle ifade etmektedir; ‘’Her Türk’ün iki vatanı vardır; birincisi doğduğu topraklar, ikincisi Türkiye’dir(Anadolu). Vatanı bu anlamda bireysel ve bölgesel olarak korumak mümkün değildir!

Türk tarafı(Türkiye ve KKTC), gerek mevcut toprakları dâhilinde, gerek deniz yetki alanları dâhilinde, gerek hava sahaları dâhilinde ve gerekse etki alanları dâhilinde gerektiğince hakkını vererek vatanını savunmak görev ve sorumluluğu çerçevesinde uyanık bir biçimde hareket etmelidir!

Vatan savunmasında gerek masada, gerekse sahada verilecek bir zafiyet telafisi olmayan kayıpların yaşanmasına neden olabilir! Bu bakımdan vatan savunmasında ister sahada/cephede görev alsın, isterse masada/diplomasi alanında görev alsın her kim olursa olsun her daim uyanık olarak zafiyet oluşmasına müsaade etmeden canla başla mücadele etmelidir. Vatan savunması hata kaldırmaz! 

Tek kutuplu Atlantik dünya düzeni temsilcileri (Batı: ABD ve AB devletleri) Ortadoğu ile Doğu Akdeniz’deki çıkar ve menfaatlerini koruyarak geliştirebilmek adına özellikle Rum yönetimi üzerinden uzun yıllardır bir takım girişim ve hamlelerde bulunmaktadırlar.

2000’lerin Başında ileri sürülen Sevilla haritasının Tek kutuplu Atlantik dünya düzeni temsilcileri tarafından gündeme getirilerek uygulamaya sokulmak istendiğini bilmemiz ve buna göre hareket etmemiz gerekmektedir!

Seville haritası hamlesi, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de 189 bin kilometrekare olan Kıta Sahanlığını 41 bin kilometrekareye gerileterek 148 bin kilometrekare deniz alanımızı gasp edebilmeye yönelik bir girişimdir!

Seville haritası hamlesi, gerçekleşmiş olsa Antalya’dan kalkan bir gemi ister İstanbul’a isterse KKTC’ye gelecek olsa Yunanistan/Rum yönetimi/İsrail/Mısır’dan her gidiş ve gelişinde izin alıp harç ödemek durumunda olacaktı! Türkiye-Libya anlaşması bu kirli tezgah ve oyunları bozarak ortadan kalkmasına vesile olmuştur. Türkiye-Libya anlaşmasının bu anlamda sahiplenilerek savunulmaması düşünülemez!

Seville haritası hamlesi, KKTC’yi ve Kıbrıs Türklerini yok sayarak Rumların insafına bırakmak isteyen bir girişimdir!

KKTC’yi yeterince savunamaz zafiyet gösterirsek Allah korusun devletimizi, egemenliğimizi ve özgürlüğümüzü kaybetmekle karşı karşıya kalabiliriz. Doğu Akdeniz’deki haklarımızı yeterince savunamaz ve zafiyet gösterirsek çok ciddi kayıplar verme durumu yaşayabiliriz!

2000’lerin Başında Seville haritası ileri sürüldükten sonra ne oldu? Rumlar, Annan Planı’na hayır dedi ve bir hafta sonra da Avrupa Birliği üyeliğine jet hızı ile alındı! 

Seville haritası hamlesi, sonrasında Suriye’de iç savaş çıkartılmış. Mısır’da darbeler yaşanmış, Libya’da yine iç savaş çıkartılmıştır. Türkiye’nin Güney’inde(Fırat’ın Doğu’sunda) terör koridoru, terör devleti kurma girişimleri defalarca söz konusu olmuştur.  

Türkiye, tüm bu girişimleri, Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekâtları ile engellemeyi başarmıştır. 

Seville haritası hamlesi, sonrasında Türkiye’ye karşı PKK’nın yan kolu olarak PYD/YPG ve İŞİD/DEAŞ desteklenerek terör olaylarına arka çıkılmıştır!

Seville haritası hamlesi, sonrasında Libya’da savaş baronu hafter ve milisleri desteklenmiştir!

Seville haritası hamlesi, sonrasında Türkiye’de fetö faaliyetlerinin artırması ve en sonunda da darbe girişiminde bulunması sağlanmıştır!

Türkiye, fetö darbe girişimi sonrasında cumhuriyet tarihinin en büyük ihanetleriyle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Güvenlik zafiyetleri ile yüzleşilmiştir. Dost ve düşmanın kim oldukları birbirine girmiştir! Türkiye, fetö darbe girişimi sonrasında ciddi paradigma değişimleri yaşadı. Yaşanan bu süreçlerin sonrasında Türkiye, artık bölgesel güç olmanın ötesine geçerek küresel ölçekte bir aktör olma yolunda hareket etmeye başlamıştır.

Türkiye, bu bağlamda Doğu’da, Ortadoğu’da, Akdeniz’de, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Akdeniz’de, Kafkaslarda, Asya’da, Türkistan’dadır. Türk Dünyası ile Çin sınırındadır. Kutuplarda Antartika’dadır. Libya’dadır. Suriye’dedir.  Önümüzdeki süreçte İngiltere ile Afrika’da uluslararası birçok organizasyon ve girişimin içerisindedir…