Birçok meslek mensubunun, belirli aralarla alması gereken SAĞLIK RAPORLARI vardır.

Ülkemizde her şey özelleşirken, batı ülkelerinde devlete ait pek çalışma alanı kalmamışken, bizde pek çok sağlık raporunu DEVLET Hastanelerinden alma zorunluluğu fütursuzca devam etmektedir.

Mesela denizcilik sektöründe, özel ve devlete hizmet veren kaptanlar, 5 yıl ara ile alacakları resmi sağlık raporuyla, belgelerini kullanmayı sürdürebiliyorlar.

Silah ruhsatı kullananlar da 5 yılda bir devlet hastanelerinden rapor almak zorundalar!..

İstanbul’daki Devlet veya Üniversite Hastaneleri’nde izdihamdan geçilmiyor. Bu karmaşa içinde hastanelere yeni yük yüklemenin bir mantığı var mıdır?

Fi tarihinde bir karar verilmiştir, o karar, o kara kaplı kitapların arasında unutulmuş ve bu çarpık uygulama hala sürdürülmektedir.

Bırakın vatandaşı, Devlete yük olmasın, özel bir sağlık kuruluşundan raporunu alsın!...

Benim de başıma geldi, 5 yılda bir devlet hastanesinden rapor alıyorum.

Hastane kapıları önlerindeki izdiham, yüreğimi sızlatıyor ama bunları gören yok.

Elimdeki evrakla doktora güç bela ulaşabiliyorum, muayene filan yok tabii ki!...

Doktor: “Bir şikâyetiniz var mı?...” diye soruyor, ben de yok diyorum ve raporum imzalanıyor!

2006 yılı idi, tüm doktorlar raporumu imzalamış ve heyetin önüne çıkmıştım. Psikolog da raporumu imzalamış ve olumlu görüş belirtmişti. Gelin görün ki heyet başkanı doktor beni iyice süzdü ve psikoloğa bana test uygulamasını istedi?

Herkes kendince akıllıdır ama gazeteci olduğum için, herhalde mesleğime alerjisi var diye düşündüm.

Psikoloğun karşısına oturdum, bir sürü abuk subuk testten geçtim.

Bir kağıda mürekkep damlatılmış ve kağıt katlanmış, simetrik, kelebek benzeri veya hiçbir şeye benzemeyen soyut görüntünün, bence ne anlama geldiğini soruyor psikolog!...

Ben de benzettiğim veya bende çağrıştırdığı varsayılan şekil neyse onu izah etmeye çalıştım.

Sağlık raporu almaya gideceğim gün, soğuk ve yağmurlu bir gündü.

Acele ile giyindim, asansöre doğru yürümeye başlamıştım... Bir de baktım ki hafif topallıyorum!

Durdum ve ayaklarıma baktım! Bir ayağımda bot, diğerinde normal ayakkabı!

Dalgınlığıma bakın ki bir ayağıma bot ve bir ayağıma ayakkabı giymiştim.

Hastaneye bu şekilde gitmiş olsaydım, kesin olarak rapor alamazdım.

Hele heyet başkanı beni psikoloğa değil de direkt bir koğuşa kapattırırdı!

Bu olayı hatırladıkça, gülmekten kendimi alamıyorum.

Raporumu tam olarak aldım ama Devlet Hastanelerinin bu şekilde işgal edilmesi bence gereksiz...