Bu hafta Önce Vatan Gazetesinin bana ayrılan bölümünde sizlere çok önemli bir konuyu izah etmeye çalışacağım. Sizlerin de bildiği gibi vasi olmanın önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Öncelikle vasinin görevi Sulh Hukuk Mahkemesinin tanıdığı sürenin sonunda kendiliğinden sona erip ermediğini açıklamaya çalışacağım. Akabinde vasinin vesayet makamının iznini almadan yaptığı/izinsiz işlemlerin sonuçları hakkında bilgi vermeye çalışacağım.

Türk Medeni Kanun’unda vasinin görevinin süre sonunda ne şekilde sona erdiği detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Şöyle ki;

Türk Medeni Kanunu madde 480- Vasilik görevi, uzatılmadığı takdirde, sürenin dolmasıyla sona erer.

Türk Medeni Kanun’unun ilgili maddesinde vesayet makamı tarafından kısıtlıya vasi atanması halinde, vasilik görevi uzatılmadığında sürenin dolması ile görev kendiliğinden sona ermektedir. Yargıtay, yetkili mahkeme tarafından vasinin görevinin sona erdiğine ilişkin karar alınmaması halinde, süre sonunda vasinin ve Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkiminin zımni kabulüyle vasinin görevinin devam edeceği görüşündedir. Bu bakış açısı, vesayet altındaki kişinin temsilcisiz kalmaması için getirilen diğer hükümler ve kanun koyucunun iradesiyle de uyumlu olduğundan genel kural olarak kabul edilmektedir.

Vasinin Vesayet Makamının İznini Almadan Yaptığı/İzinsiz İşlemlerin Sonuçları 

Türk Medeni Kanun’unda vasinin vesayet makamının iznini almadan yaptığı izinsiz işlemlerin sonuçları detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Şöyle ki;

Türk Medeni Kanunu madde 465 – Kanunen gerektiği hâlde vasinin yetkili vesayet dairelerinin iznini almadan yapmış olduğu işlemler, vesayet altındaki kişinin vasinin izni olmaksızın yaptığı işlem hükmündedir.

Kanun maddesinde de görüleceği üzere, vasinin kanunen izin alması gerektiği halde yetkili vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimliği tarafından izin alınmadan yapılan işlemler, vesayet altındaki kişinin kimsenin izni olmaksızın yaptığı işlemlerle aynı sonuçları doğurduğu kabul edilmektedir. Bir diğer deyişle, vesayet makamından izin alınmadan yapılan işlemler vesayet altındaki kişi için bir borç ve mükellefiyet yaratmamaktadır. Bu durumda, vesayet altındaki kişi ile işlem yapan taraf yapılan bu işlem ile bağlı kalarak, vesayet altındaki kişiye bir hak ve alacak doğması halinde bunları karşılamakla yükümlü tutulmuştur. Vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimliği veya işin durumuna göre denetim makamı olan Asliye Hukuk Mahkemesi Hâkimliği, izinsiz yapılan işlemin vesayet altındaki kişinin lehine olduğuna kanaat getirmesi halinde onay verirse, işlem yapıldığı tarihten itibaren vesayet altındaki kişi için de hüküm ifade etmeye başladığı kabul edilmektedir.