Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın (ATATÜRK) önderliğinde kurulan Cumhuriyetimiz, tarihinin en sıkıntılı günlerini yaşıyor. Öyle günlere geldik ki artık sağcı-solcu-milliyetçi-muhafazakar-ilerici-gerici vs. olmanın hiç bir anlamı kalmadı. Yoktan var edilen ülkemizin, varken yok edilmesi için aynı istiklal harbindeki gibi, varlığımıza kasteden dış ve iç şer odakları tüm güçleriyle çalışıyor. Bu durumda önümüzde iki seçenek kalıyor, ya onlardan yana, ya da milli güçlerden yana olacağız... (Muhafazakar kesimden bazı enbesiller, “Kurtuluş savaşının yapılmadığını” söyleye- bile- cek kadar alçaklaşabilmişlerdi ama... şimdilik görmezden geleceğiz).
Ankara ve İstanbul’da yaşanan bombalı terör eyleminden sonra  kutuplaşmaları bir kenara bırakıp birlik ve beraberlik içinde ülkece tek yürek olmanın önemi daha bir öne çıktı
Yıllardır sağcı-solcu, Türk-Kürt, alevi-sünni,  ilerici-gerici, o cemaat-bu cemaat, şu tarikat-bu tarikat, o dindar, bu dinsiz-ateist, ötekisi “Affedersin Ermeni”, oradaki “kızlı-erkekli âlem yapıyor”, buradaki yılbaşı kutluyor, şunlar “alçak-şerefsiz” diye  diye birçok çeşide bölündük.
Ama gün birlik ve beraberlik günüdür.
Düne kadar akıntıya kapılmış giden ve hiç bir şeyin farkında olmayan insanlarımız, dehşet verici saldırılar sonrası toplumsal bir dayanışma göremediklerinde “Yahu bu kadar mı kutuplaştık” diye şaşkınlık gösteriyorlar.
Evet, bu kadar kutuplaştık...
Bu kadar bölünmüşlük karşısında ben bile zaman zaman itidalimi kaybedip sinirleniyorum.
20.nci yüzyılın olduğu gibi 21.nci yüzyılın da en büyük devlet adamı, büyük önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “birlik ve beraberlik, kaderi ilahiden başka her güçlüğü yener” sözünden ilham alarak birbirimizi ötekileştirmeden, anlayış ve hoş görüyle kucaklamak en doğru yol olacaktır.