Padişahımız! Kafkasya’nın İslâm kahramanları babalarının ocaklarını, 

     Kendinden yüz kere kuvvetli bir düşmana karşı otuz sene kadın, erkek müdafaa ettiler, 

     Cezayir yirmi seneden beri bir kahramanlık devrini yaşıyor, 

     Zavallı Fas on senedir ki Fransız işgalini tanımıyor ve silâhını teslim etmiyor. 

     Trablus bir avuç kahramanıyla aynı savaş içindedir. 

     Bugün İslâm Âlemi’nin her köşesi silâhtan tamamiyle mahrum bir hâlde iken 

     Zulüm ve hiyanet boyunduruğunu atmak için ayaklanır ve isyan ederken 

     Abbasî ve Fatımî Hilafetlerinden, Selçuk Türklerinden beri 

     Hemen hemen bin yüz seneyi aşkın bir zamandır, 

     İstiklâl, hürriyet ve din için gaza eden büyük milletiniz, 

     Asya’nın ve İslâm’ın bayraktarı olarak cihan-şümul (evrensel) bir şöhreti olan milletiniz,

     Kurtuluşunu canına susamış düşmanlarının merhametinden bekler mi?

     ... Şevketpenah Efendimiz; millî müdafaamızı mübarek makam-ı hümayunlarına karşı 

     Bir isyan suretinde göstermek ve halkı iğfal etmek (kandırmak) için 

     Devamlı surette çalışan hainler var! 

     Onlar milleti birbirine kırdırmak ve düşman fütuhatına (işgaline) yolu açık bırakmak istiyorlar.

     Halbuki vuran da vurulan da hepsi sizindir. 

     Hepsi aynı derece sâdık evlâtlarınızdır. 

     Millî müdafaamızı; düşmanın bayrakları, babalarımızın ocakları üstünden çekilinceye kadar 

     Terk edemeyiz. Her yeri bir büyük hakanımızın dinî ve ilâhî aşkının 

     Mutantan ve heybetli bir delili olan İstanbul câmileri etrafında 

     Düşman askerleri gezdikçe, öz vatan toprakları üstünden 

     Yabancı adamların ayakları çekilmedikçe 

     Biz mücadelemizde devam etmeye mecburuz, 

     Cenab-ı Hak, atalarının yurdunu koruyan Halife ve Hakanının şeref ve istiklâli için uğraşan

     Evlâtlarınızla beraberdir. Kendi Hükümetimizin idaresi altında 

     Bedbaht ve fakir yaşamayı, yabancılara esir olmak bahasına nâil olacağımız 

     Huzur ve saadete bin kere tercih ederiz.

     Padişahımız! Kalbimiz sadakat ve ubudiyet hissiyle dolu, 

     Tahtınızın etrafında her zamandan daha sıkı bir rabıta ile toplanmış bulunuyoruz. 

     İçtimaının ilk sözü Halife ve Padişahına sadakat olan Büyük Millet Meclisi, 

     Son sözünün yine bundan ibaret olacağını yüce katınıza en büyük hürmet ve huşu ile arz eder. 

     (24 Nisan 1336)

                                                                                                       Büyük Millet Meclisi Emriyle

                                                                                                                  Mustafa Kemal

x

     (Türkiye Büyük Millet Meclisi zabıt ceridesi, 1920, sayfa: 123 - 124’ten dili sadeleştirilmek suretiyle alınmıştır. 

     Aslı Ankara’daki Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nün Arşivinde 37 / 40855 No. dadır.)

x

     -Bu vesika bu hâliyle “Türkçesi” adlı derginin Nisan 1973 tarihli sayısında yayınlanmıştır.-

x

          Vahideddin’e, geldi Paşa’dan beyanname

          Hain Sultan’a, olur muydu böyle hitabe?

          Anlayın dostlar artık, bu nasıl ulu nâme?

          Muştuluyordu, halkın kalktığını, kıyame!