Sarayı terkettim. Derin düşüncelerle Şişli’deki evime geldim.
Bu günden itibaren Samsun’a gitmek üzere hazırlığa başladım.”
(Enver Behnan Şapolyo, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, İkinci Baskı, İstanbul - 1963 s. 30 - 31)
x
Acaba Vahideddin
Oldu mu hâin?
Yoksa bu,
Kötü sonucu muydu hâlin?
Gerçekten Vahideddin
Oldu hâin!
Fakat ey dost bu;
Gereğiydi hâlin!
Anlamak için, ille de,
Olmak mı lâzım, kâhin!
Son padişah, olmuştu Saray’da,
Mahkûm bir şâhin
Bağlanmıştı âdeta,
Görünmez iplerle, eli kolu
Ufukta gözüken
Umut ışığı idi Anadolu
Son padişah Vahideddin oldu
Şüphesiz tam bir hâin!
Ama, dur da, düşün biraz,
Neydi sebebi bunca hâlin?
Osmanoğlu’nun, bu son,
Deha sahibi Hâkânı!
İnanın, şaşırtır,
Kendine yakından bakanı!
Düşman işgali altında, bir taht şehri
Ve onun bahtsız Sultanı
Ne yaparım, ne ederim düşüncesiyle,
Geçiyordu her anı
Kendine hain dedirtmesi pahasına,
Oldu ancak!
Yoksa nasıl mümkündü,
Anadolu’ya bir haber salmak?
Sonunda, vatanım kurtulsun da diyordu,
Kıyamete kadar
Bana hâin demişler, dememişler,
Ne ehemmiyeti var?