Nurettin Topçu, İsyan Ahlakı tezini temellendirirken mevcut ahlak anlayışları ile tezini mukayese eder. Ve var olan teorilerin fayda, mutluluk, içgüdü ve toplum gibi kriterlerle bağlandığını görmüştür. Bunların kendi ahlak ilkeleri ile bağdaştıramadı. Tüm bu kriterlerde insan iradesini sınırlandırıcı tarafların varlığını tanımlıyor. Onun için ise Ahlak, tamamiyle iradeye sıkı sıkıya bağlanmış hareketten ibarettir. 

Akılcı ahlak anlayışı faziletle bilgiyi aynileştirir. Sokrates, ‘İyinin bilgisi, onun uygulamasını da beraberinde getirir.’ ‘Kötülük bilgisizliktir.’ ‘Hiç kimse bile bile kötülük etmez.’... (s.26) Bu görüş için bilgi ve akıl, ahlak için yeterli sayıldı. Onlar için ahlaki ideal ve olguların bilgisi birbirine karışmıştır. 

Deneyci ahlak anlayışı faziletin bilgisini yeterli görmez, onun tatbikini de ister. Hatta bilgi bu tatbikin neticesinde ortaya çıkar. Nurettin Topçu’nun Ahlak felsefesine göre deneyciler, sadece tatbiklerinin sonuçları ile ilgilenmiş, hareketteki iradeyi görememişlerdir. 

Sosyal gerçekçiler ise Ahlaki harekete dayanışma temelli bir açıklama getirmişler. “Bunlar tecrübeyi akılla, iyiyi de vazifeyle uzlaştırdılar. Sonuçta melez bir ilke doğdu. Bir toplumda ahlak ideali, o toplum istekleriyle sınırlanır ve bu isteklere uymak vazife sayılırsa ferdi şuur körleşir, burdan da uysallık doğar.”age s.22

Nurettin Topçu, 'İsyan' adını verdigi ahlak anlayışı ile aslında varolan isyan kavramına anlamın özünü yitirtmeden derin bir boyut kazandırmıştır. Onun ahlak felsefesinin merkezinde sorumluluk anlayışı vardır. Sorumluluk davranışın sonucu değildir. Sorumluluk, ahlaki davranışın her zaman önündedir. Nurettin topçunun ahlak felsefesinde bu sorumluluk duygusu, dünyayı ahirete birleştiren tevhid idealinin oluşturduğu sorumluluk duygusudur. 

“Mutluluk, fayda... vs. bunların hepsi de insani duygular olduğu kadar, pasifliği de ifade ederler. Ahlaklılık, bunların hepsinin de üstünde ve ötesindedir.  Çünkü mutluluk, fayda... insanın esaret kapıları olduğu için, insan ancak bunlardan kurtulabildiği ve hür olduğu ölçüde ahlaklıdır. İsyan ahlakı, iradenin sonsuza ulaşmak gayesiyle her çeşit menfaat ve tutkuya, sonlu olan iyilik ve mutluluğa dahi başkaldıran sorumluluk idealidir. age s.22

İnsan benliği, meylettiği dünyanın kısa faydalarına, hazlarına mahkûm kalmıştır. Ahlak, onu bu tutkularından sıyırmalı ve onu yaratılış gayesi olan ilahi emirlere tevdi etmelidir. İnsan mükemmel yaratılmıştır. Bu mükemmelliğine dönüş çabalarına Ahlaka dönüş(İsyan) denilebilir. 

Moral değerlere dönüş ve erdemli davranışları benimseme ile İnsan fıtrat özelliklerine kavuşacaktır. Benliğin onu esir ettiği teamüllerden sıyrılarak, yaratılış gayesine yaklaşacaktır. Fert, kendi tabiatına karşı esirdir. Ve fert kendi tabiatına karşı hürriyet kazanmak çabası ile esirliğine karşı ihtilaf etmelidir. Yazar için ‘İsyan’ kavramının temelinde bu var. Hareketin amacı ya da sonucu zevk, fayda, toplum baskısı vb. olduğunda ahlaki denilemez. Hareketin gerçek gayesi, insanı kendi mükemmeline ulaştırmaktır. 

Bu bakımdan İsyan her yönüyle bendelik zulmetinden sıyrılmaktır.