Kıbrıs'ta elektrik santralının onarılmayacak şekilde arızalanması ve KKTC'nin elektriksiz bırakılması karşısında yetkililerin kılı bile kıpırdamadı ve milletçe yüzümüz kızardı. 

32 yıldır yönetimimiz altında bulunan Kuzey Kıbrıs'ın, bunca yıldır elektrik ve su sorunu çözülemez miydi? 

Rum'un suyuna ve elektriğine muhtaç bırakılan soydaşlarımız, adeta Rum boyunduruğuna hazır bir vaziyette bekletiliyor!? 

Büyük devlet olmak bu mudur? 

Yatırımcılara, bunca yıldır güvence verilemediği için, o güzelim Karpaz yarımadasının kumsalları bomboş, tesissiz olarak bekletiliyor!? 

Ondan sonra da geri kalmışlığımız için dövünüp duruyoruz. 

Türk toplumunun, elektrik ve su gibi en hayati ihtiyaçları, nasıl oluyor da Rum'un insafına terkedilebiliyor? 

Gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin sorumluluğu var bu beceriksizlikte!? 

Elektriklerin kesildiği günlerde, Türk Basınının sorumlu kalemlerinden biri bu konuya şu satırlarla değinmişti: 

*** 

"Yıl 2006, KKTC'de gene elektrik yok, üstelik öylesine yok ki Rum kesiminden yardım istenmiş... 

Türkiye'de ve KKTC'de çok milliyetçi nutuk atıldı ama 32 yıldır elektrik sorunu çözülmedi... 

Üstelik Rum kesiminden bedava alınan elektrik herkes tarafından müthiş rahat bir beleşçilikle kullanıldı.. Elektrik üretecek baraj paraları ise "buhar" oldu... 

*** 

KKTC'de yaşanan karanlık, iki konuyu sanki projektörlerle aydınlatıyor; ilki, siyasal milliyetçi nutuklar atanların iktidara gelebilmekten başka hiçbir şeyi umursamadıkları... 

İkincisi, oradaki halkın neden Annan Planı'nı canı gönülden desteklediği... 

*** 

32 yıldır KKTC'deki elektrik sorununu "kimlerin çözmediğini" konuşmadan, Kıbrıs üzerinden milliyetçilik taslanabilir mi? 

Bizdeki milliyetçilik, vatandaşın karanlıkta oturması mıdır? Ya da "yönetmek" için çıldıranlar, yönetenlerin yaşam kalitesi söz konusu olunca, gerçekten "elektriği Rumlar'ın mı icat ettiğine" inanır?.. 

Kusurlar hiçten doğar, ama kusurlar "hiç" değildir. 

Michaelangelo