İnanamadım.
Bu ölüme, kayıtsız kalan seyirciye, diğer polislerin de izleyerek gaddarlıklarını sergiledikleri vakaya  
İnanamadım.
ABD’ de siyahi George Floyd’un yüzüstü yerde uzanmış halde dururken polisin diziyle boynuna basarak dakikalar içinde gerçekleştirdiği ölüm anının,  haber kanalı diye izlediğimiz yayınlarda tekrar tekrar verdiklerine de inanamadım. Eskiden yayına bir saygı vardı o da kalmadı şükür. Çoluk çocuk bir insanın ‘Boğuluyorum’ diyen bir canlıyı, manyakların ölüme gönderdikleri görseli seyrettirmek, milyonlara hitap eden ekranlarda ne mesajı verir, sorarım?
İnsanlar aylardır pandemi yüzünden evde tüm negatif duyguları yüklenmiş, gelecek kaygısı yaşarken, depresyonların şaha kalktığı bir dönemde bu kadar üstüne gidilir mi olayların görüntülerin. Kınıyorum hepsini.
İnanılmaz günlerden geçtiğimiz kesin. Korku imparatorluğu yayılmış gitmiş zaten. Sorun çözmekten beyinler tütmüş.
Biraz empati yapmak çok mu zor sayın yayın yönetmenleri?
Herşey rating midir? Meraklı turşuculara verdiniz gazı, sizlere whatsapptan haber yollayacaklar diye olaylara insanca yaklaşmayı unuttular. Dünya da unuttu  aman siz de peşinden koşun. Hepinizi kapitalizm yesin!
Konu açılmışken; Bizde de adam karısını bıçaklamış, görüntüyü işi gücü video çekmek olan biri kaydetmiş. Saatlerce sanki ‘gol anı’ gibi çeviririp çevirip tekrar veriyorsunuz. Yuh !
İşte o zavallı siyahinin ölüm anını seyrettikçe, protestoculara katılası geliyor insanın… Duygu taşıyanlar da var dünyada.
Yüzyıllar sonra bile bu ırkçılığın hala sürmesi, insanoğlunun beyin dalgalarında tamamlanmamış devreler var dedirtiyor. O da tanrıya olan inancımı sorgulatır. Yarattığı  mükemmel varlık, zekasını kötüye kullanıyorsa insan, o napsın?
Tekrar tekrar verdiğiniz sahne var ya içimi dağladı. Çünkü hayatımızın bir çok yerinde bu konu gündeme gelmiştir. Ve ırkçılığı anlatan nice filmler, diziler izlemişizdir. (Çocukluğumuzun Kunte Kinte’si)…
Yıllar yıllar önce New_York’un meşhur eksilerini yaşayan soğuk günlerinde bile o deli gökdelenlerinin cephelerinde halatların uzun salınımlarında, camları silmeye çalışanlar yine onlardı…
Miami’de marketten hırsızlık yapan bir siyahiye polisin davranışına o kadar içerlemiştim ki- ben de genç kafa işte- polise dokunup, niye insan gibi davranmıyorsunuz dediğimi hatırlıyorum. Zaman içinde bu eyalet polislerinin sivillerini çeşitliliğini ve zalimliğini görünce beni o gün sallamadıklarını, sallasalardı nasıl davranırlardı bilemediğim bir cesaret gösterisi olduğunu farkettim o da ayrı konu.
Tek suçları renkleri mi yani?
Bakın aklıma lise yıllarında soğuk tip Amerikanvari dediğimiz kara mizah türü espri geldi.
Şöyleydi;
-Amerikada asfaltlar neden siyah olur?
-Çünkü içine zencileri ezip koyarlar.
O dönemde siyahi denmezdi. İçimizde kalıplaşmış kelimeleri sorgulamadan yuvarlayıverirdik. (Engelli demezdik mesela özürlü derdik. )
***

Uzay turizmini bile  başlattınız ama kafanızda bir şeyler hala çok eksik ve hala insanların rengini sorgulamaktasınız.
Yazıklar olsun !
Ama gaz sıkışırsa patlar. Bu faşizmgazı, coronaizmgazı insanları sokağa döken.
İşte tam burada;
Dünyanın sebata, inanca ve güzelliğe ihtiyacı var.