ULUSLARARASI TERÖRİZMDE KADIN OLGUSU ÜZERİNE
Kadınların, terörist faaliyetlere katılma nedenleri çok çeşitlidir. Kadınların, homojen bir grup olduklarını düşünmek ise çok yanıltıcıdır. Özellikle, İslam ögesinin ağır bastığı otoriter toplumlarda, kadın teröristler, feminizmden etkilenmezler.
Bu konuda ileri sürülen diğer görüş de kadınların kırılgan, zayıf, anne, kurban gibi gözüktükleri ve terörist faaliyette bulunmalarının fazla beklenmediğidir. Başbakan Rajiv Gandi’ye çiçekler veren kadın, ardından bombayı patlatarak kendini, Gandi’yi ve orada bulunan 17 kişiyi öldürmüştür. Lochte’ye göre, kadın teröristler, daha güçlü, daha adanmış, daha hızlı, erkeklerden daha zalim, çile ve acı konusunda daha dayanıklıdırlar.
Kadın teröristlerin, erkek teröristlerden daha tehlikeli oldukları söylenmektedir. Uzun yıllar Alman teröristlerle ilgili çalışan Lochte sonunda şu sonuca varmıştır “hayatını seven biri, öncelikle kadın teröristleri vurmalıdır.”
Alisa Stack O’Connor, “Picked Last Women and Terrorism” adlı makalesinde, Vera Zasulich’ten bahseder. Zasulich, 24 Ocak 1878’de St. Petersburg Valisini vurdu. İlk sabıkası olmadığı halde, iki savcı onu yargılamayı reddetti, böylelikle aklandı ve Rusya’yı terk etti. Burada önemli olan nokta, Zasulich olayında gördüğümüz gibi, Rusya’da devrimden önce, kadınların daha seyrek tutuklanmalarıdır. Tutuklandıklarında da ciddiye alınmayıp serbest bırakıldıkları belirtilmektedir.
Terörist örgütler, kadınların üye olmalarını isterler çünkü hala kadınlardan gelebilecek terörist saldırı beklentisi olasılığı daha düşüktür. Terörizmde kimlik ve tehdit kodlamaları sıralamasında kadınlar arka planda kalmaktadırlar. Ayrıca, kadınların terörist olmaları, halkın davaya sempatisini arttırır. Bu algılamalar, insani güvenlik konusunda alınan tedbirlerin yetersiz kalmasına yol açmaktadır.