Zamanın MİT Müsteşarı Emre Taner, 2007 yılında teşkilatın 80. kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, değişen dünya şartlarının Türkiye ve Türkiye gibi ülkeleri  etkilediğini belirterek, “Bazı ulus devletler tarih maratonunu kaybedecekler ve ulusal egemenliklerini yitirecekler” demişti!!!

ABD, 2003 yılında ilan ettiği Büyük Ortadoğu Projesi gereği 22 (sonradan 23 oldu) ülkenin sınırlarının değişeceği ilan etmiş, Afganistan, Irak, Libya, Yemen, Suriye’yi  iç savaşa sürüklemişti. Mısır’da ölmüş eşle cinsel ilişkiyi mübah sayan Mursi’nin sapık zihniyetli yönetimi devrilmiş, Türkiye’de ABD destekli Fetö darbesi, Atatürkçü subayların ve halkın karşı koymasıyla başarısız olmuştu. Bu arada Türkiye, Suriye’deki gelişmeler nedeniyle Rusya ve İran’la Astana sürecini başlatması, Fırat Kalkanı Harekatı ve Zeytindalı Operasyonuyla ABD-İsrail oyununu şimdilik bozmuştu. Fırat’ın doğusunda PKK uzantısı PYD/YPG unsurlarıyla işbirliği yapan ABD, sözde IŞİD’e karşı mücadele adı altında binlerce TIR silah ve mühimmat vererek bir ordu kurdu. Bir dönem Irak ve Suriye’yi kana bulayan çağın en vahşi ve acımasız terör örgütü radikal islamcı  IŞİD’in binlerce elemanının adeta buhar olmuş gibi ortadan kaybolmaları da akıllara kuşku düşürmekte. ABD’nin bu vahşi IŞİD’çileri Afganistan’a taşıdığına dair ortalıkta dolaşan bir takım iddialara da kulak vermeden olmaz.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile İran'a karşı bir koalisyon kurmak ve ABD'nin Irak ve Suriye'deki politikalarından stratejik avantaj kazanmak amacındaki İsrail ve Asıl düşmanlarının İsrail değil, İran olduğunu açıklayan, aynı zamanda PKK/PYD’ye 100 milyon dolarlık yardım yapan sözde din kardeşimiz Suudi Arabistan’ın düşmanca tutumu da dikkat edilmesi gereken bir durum...  

ABD, İngiltere ve Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün'ün Suriye'yi bölmeyi ve Ortadoğu'nun sınırlarını yeniden şekillendirmeyi hedeflediklerini açıkça belirttikleri 2017’de yapılan toplantıyı da hatırlamakta yarar var.

Bir yanda ABD’nin binlerce TIR silah vererek güneyimizde kurduğu SDG (Suriye Demokratik Güçleri) adı verilen PKK/PYD-YPG ordusu, öte yanda Ege adalarının Yunanistan tarafından silahlandırılması ve 18 adamızın işgal edilmesi, Rum-Yunan ikilisinin İsrail ve Mısır’la birlikte hareket ederek Akeniz’de Türkiye aleyhine doğalgaz ruhsatları vermesi, doğuda pusuda bekleyen Ermenistan, ne yapacağı belli olmayan İran ve bağımsızlık için Irak’ın kuzeyinde fırsat kollayan Barzani... 

ABD, Suriye’de bir Arap Gücü konuşlandırmayı planlıyor, 2017’de Suudi Arabistan zirvesinde Suudilerin başında olduğu bir “Ortadoğu Stratejik İttifakı” kurulması için karar alınmıştı. PYD/YPG  Fırat’ın doğusunda Arap aşiretleri yanına çekmek için ikna etmeye çalıştığı konuşuluyor.

Ülkemizde Devletin tüm birimlerine sızmış olan Fetöcülerin devletin tüm kurum, kuruluş ve işleyişine verdiği zararlar, empeyal hevesler taşıyan küresel güçlerin iştahını arttırmakta.  

Örtülü bir şekilde devam eden ilan edilmemiş Üçüncü Dünya Savaşının nihai hedefi ise, bölgenin soyal, kültürel, ekonomik, askeri ve siyasi yapısının alt üst edilerek küresel güçlerin paylaşımına zemin oluşturmaktır.

Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK, yaklaşık 100  yıl önce  küresel sömürü düzenine karşı bir model inşa ederek, bu istismara dur demiştir.

Üzerimizde karanlık hesaplar yapılırken, yurdumuzu işgalden, Türk milletini esaretten kurtarıp, dünya milletleri arasında saygın bir yere taşıyan Cumhuriyetimizin kurucusu M.Kemal ATATÜRK’e dil uzatmayı marifet sayan içimizdeki bir kısım çarpık zihniyet sahipleri, Türk Düşmanı küresel sömürgenlerin ekmeğine yağ sürüyorlar...

O nedenle tüm yurttaşlarımız bu güzel vatanın selameti için ATATÜRK’ün çizdiği yoldan ayrılmamak ve ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyetinin menfaatlerini her şeyden üstün tutmak zorundadır.