Mahallemizde çok mutluyduk…

Köşe başındaki Necati abinin bakkalı buluşma yerimizdi…

Kemal, Ertuğrul, Turgay, Mustafa, Kamil, Halil’le birlikte güzel günlerimiz geçti bu köşede… 

Delikanlılık çağlarımızdı, tepemizde kavak yelleri…

Rüştü Asyalı Keloğlandı radyolarda akşam saatlerinde…

Perşembelerde radyo tiyatrosu beklenirdi dört gözle…

Sabahın onunda arkası yarın ve Nedret Güvenç…

Şarkılarda Zeki Müren bir numaraydı…

***

Bir gün…

Ertuğrul babasının cebinden almış anahtarları, bizi Bakkal Necatinin köşesinde buldu…

Araba dediğin Badi ayaklı Skodaların eski modellerinden keçi gibi bir kamyonet… 

Ön tarafa sığıverdik dört kişi, Kemal, Turgay ben ve şoför de Ertuğrul…

Ege benzin istasyonu hemen evlerimizin arka tarafında santral Garaja döndüğümüzde, çok yakın…

Arabada benzin yok, benzin de almamız lazım biraz…

Aramızda 2.5 lira tamamlayıp benzin aldık Osman Ege nin istasyonundan…

Hatta bir kısmını da bir kutunun içine koydurup arabanın önünde Kemal’in ayakları dibine bıraktık.

Başladık dolaşmaya sıkış tepiş…

***

Gazcılar, Elmasbahçeler derken Eğitim Fakültesi Mesken tarafından geri döndük…

Babası uyanmadan geri döneceğiz ve anahtarları da bırakacak Ertuğrul…

Duaçınarı diye bilinen yere geldiğimizde aman tanrım o ne öyle…

Nasıl oldu anlayamadık…

Birden önce yampiri yumpiri gittik bir süre, sonra takla atmaya başladık…

Araç sıkıştırması gibiydi yaşadığımız ve Ertuğrul kurtarmak için keskin bir direksiyon kırmıştı aklımda kaldığına göre…

Takla atıp biraz sürüklendikten sonra arabanın içinde yangın çıkmaz mı?

Turgay ve ben nasıl çıktık arabanın içinden hala hatırlayamıyorum.

Oysa biz ortadaydık ve kapı tarafında Kemal vardı…

Yedek teneke kutu içinde aldığımız benzin parlamıştı ve yangın büyüyordu…

Kemalin çok ciddi biçimde ayağı yandı ve aylarca tedavi gördü bu kazadan sonra…

Hala içimizde üzüntü ve hüzün kardeşliği vardır bu nedenle…

Yardım edememenin üzüntüsüdür bu.

***

Ertuğrul  ise şoför kapısından çıkamadı, yanacaktı neredeyse…

Çevreden yardımlarla zorla camdan çekerek çıkarmaya çalıştık ve sonunda başardık…

Ertuğrul ne yaptı, Skoda ne oldu bilemedik sonraki günlerde…

Kemalin önce hastanede sonrada evde uzun bir tedavi süreci geçirdiğini biliyoruz…

Bu konu hiçbir zaman açılmadı aramızda…

Aradan çoook uzun yıllar geçti belki ama…

Buruk acı her zaman içimizdeydi…

***

Geçenlerde Halil’i gördüm…

“Hüseyin başınızdan geçen o kaza olayını yazsana, neden yazmıyorsun” dedi sohbetimizde…

Her birimiz farklı iş kollarından emekli olup çoluk çocuğa karışmışız…

Yaşanmış böyle anıyı yazmanın doğru olacağını hatırlattı aslında Halil… 

Şimdi o günlerden büyüklerimizin hemen hepsi vefat etmiş durumda…

Hepsinin mekanı cennet olsun Allah rahmet eylesin… 

Gecikmiş yazı için, kısmet bu güneymiş…

***

Geçtiğimiz günlerden birinde... 

Ertuğrul kaybettiğimizi öğrendim... 

Allah rahmet eylesin... 

Üzüldüm... 

Saygıyla...