Konfor alanında düşünmek ile uçurumda masa kurup, savunmasız benliğini, benciliğini, hüzünlerini, mutluluğunu, mutsuzluğunu yoğurmak ve özlemle, umudun düğüm atıldığı halatı çekerek yorgun argın karar vermek zorunda kalmak en doğru kararı vereceğin andır.

Uçurumun bir tarafı geleceğin diğer tarafı geçmişindir.

Sen kararını bilinene mi? Bilinmeyene mi? Vereceksin. Yaşamın özüne dokunmak için temel soru ve sorun budur.

Bunun için toplumsal kütüklerden oluşmuş, tahterevallinin iki ucundasındır. Bir tarafında aklın diğer tarafında yüreğin oturmuştur.   

Artık kim galip gelirse, “gelecek-geçmiş” ve “yürek-akıl “arasında gidip gelir hayat.

Seçeceğin aslında senin, yaşadıklarında akıttığın ter ve ısrarından çok hedeflediğin noktadaki duyguların gücüdür. 

Çaba nafiledir. Ne kadar ısrar edersen et, önemli olan amacında ki çekim gücünün anlık gücü değil sürekliliğidir.

“Uçurumun kenarında düşünmek” Aslında en doğru kararları verdiğimiz anlardır. Ya yalnız kalacaksın ya da toplumun değer yargılarında “Toplum mezarlığında” gömülüp gideceksin.

“Toplum mezarlığında” ölüler de yaşar, kendisi gibi yeni bir benzerinden üretmek onlar için en büyük mutluluktur. 

Bu davranışları primitif ölü dayanışmasındadır. 

Ürettiği değerleri sevgiden sıkarak nefessiz bırakarak yani severek öldürür. Sevme duygusuna yenilerek sabırlı ve narin olması gerektiğini unuturuz. 

Tahterevallinin gelecek kısmını seçerseniz de artık orda akıl yoktur. Yalınızınsınızdır. 

Aklınızı deprem gibi artık sorularla sarsar . Yaşamak denen tahterevallide ne işiniz vardır. 

Sizde diğerler gibi “Toplumsal ölüler mezarlığında” fason yaşam şeklini seçebilirdiniz. 

Ama seçmediniz çünkü bilirsiniz ki; Etrafınızdaki her şey yaşıyorum dediğiniz hücrenizin birer tuğlasıdır.

Yapmacık gülücükleriniz ise sizi uyuşturan ve her sevdiğinizi, severek öldürme gücünüzü gösteren bir eylemdir. 

Öldürmek için herkesin sisli yalnızlık zamanlarını seçersiniz.  Sözüm ona mutluluk kapısına bir adım yaklaştıracağını düşünerek. 

Mutluluk tokmağı ile dövülen kapının, iştahla açılmasını beklersiniz.

Bakarsınız ki açılmıyor açılmayacak. 

Bunu öğrendiğiniz an artık kimseyi sevmeyeceğinize yemin edersiniz.

Israrın sadece hayattan alacakların olur ve bu duygu beyninize çakılmış bir çivi gibi durur. 

Benzerlerinizi ararsınız, yarası kanayan 

Bilirsiniz ki; ”Toplumsal kütüklerden oluşmuş, tahterevallinin” iki ucunda “akıl ve yürek” oturanlardan “yüreği “seçenler, her zaman “geleceğin mimarıdır.”

Saygıyla