Ünlü bir islami giyim markasının sahibinin medeni hali hakkında yaptığı açıklamaları yüzünden bu hafta yine kendimi kadın hakları konusunda yazmak için adeta zorunlu hissettim. Aslında basında bu beyefendi’nin röportajları yayınlandı. Ancak okumayanlar için özetlemek istiyorum. Sözü geçen isim İslami çizgideki en önemli giyim markalarından birinin sahibi. Ve özetle aile yaşantısı için şöyle diyor: “Evet, Üç karım var, size ne” Şimdi burada bizi ilgilendiren beyefendi’nin söyledikleri değil hanımların yaşayış şekli. Üç hanım ve çocuklar birlikte aynı evde yaşıyorlar… Aslında Doğu illerimizde böyle durumlarla karşılaşmak da zor değil. Burada bahsi geçen isim çok tanınan bir markanın sahibi olduğu için yazımız bu şahıs üzerinden şekilleniyor. Öncelikle nerede yaşarsa yaşasın bir erkeğin birden fazla kadına sahip olmak istemesi bir hak değildir. Bu bir erkek için “onur kaynağı veyahut övünülecek bir iş” hiç değildir. Tabiki bu eleştiriden kadın da nasibini alacaktır. Dünya yüzündeki hiçbir “tutkulu aşk” bir erkeğin paylaşılması düşüncesini kabul etmez. Bakın sadece düşünce’den söz ediyoruz. Paylaşma kısmına henüz gelmedik. Hem de bir kadın sevdiği adamı birden fazla kadın ile paylaşmayı kabul edecek ve birlikte aynı evde yaşayacaklar! İşte bu hiç mümkün değildir. Kadın doğası böyle bir yaşam tarzını asla kabul etmez. Bir kadın birlikte olduğu adamı çok sevse de birden fazla ilişkiye göz yummaz, hiç sevmese de kabullenmez. Yani her iki şıkta da kadın, erkeğini asla paylaşmaz. Geriye tek bir yol kalıyor. O da “para”…. Üç kadının bir erkek ile birlikte aynı evde yaşamasının tek sebebi para’dır. O da eğer erkek cimri değilse…Buradan da erkeğin “Bakabiliyorum ki üç karım var” gibi bir sözü söylemek istediğini de anlayabiliriz. Ancak para ile bir arada tutulan ilişkiler bütünü ne kadar gerçekçidir? O kadınların birarada yaşama isteğinin “saf aşk” olmadığını bilen erkek nasıl huzurlu olabiliyor? Ya da içlerinden biri kendisini çok seviyorsa o kadına haksızlık etmiş olmuyor mu? Daha önce de belirttiğim gibi doğu illerinde ekonomik durumu biraz daha düzgün olan kişilere verilen (zorla ya da ikna edilerek) kadınlar ikinci yahut üçüncü eş olarak yaşamayı kabul ediyorlar. Bu da ülkemizdeki ekonomik durumun nasıl bir çizgide olduğunu gösteriyor. Kadınlar, yaşamak için ikinci kadın olmayı kabulleniyor. Hiçbir kadın bundan daha fazla aşağılanamaz. Artık burada din kuralları, adalet ya da kadın haklarından bahsetmek yersiz olacak. Çünkü hiçbir kadın yoktur ki böyle bir yaşam tarzını haketsin! Aslında burada karşı cinsin, “Ne kadar çok kadın o kadar fazla erkeklik” kuramından vazgeçmesi gerekiyor. Dünya’nın bütün kadınlarını para ile satın alabilirsiniz ama gerçek aşk kendini asla sizin kurallarınıza hapsetmez! Bunu bilmelisiniz…