Türkiye ağır sorunlarla boğuşuyor. Bunlardan biri de yoksulluk. Yoksulluk 2020 yılında TÜİK'in resmi verilerine göre %27.4 artmış. Buna göre Türkiye'de 27 milyon 600 bin kişi mutlak yoksulluk içinde yaşıyor.

Bu yetmemiş gibi 01 Temmuz 2021 tarihinde elektriğe %15, konutlarda kullanılan doğalgaza %12 ve LPG'ye önemli oranlarda zam geldi. Bu zamlar geliri sabit olan kitlelerde yoksulluğu artıracak ve 2021'de yoksul sayımız daha da katlanarak artacaktır.

Bu duruma yol açan ülkeyi kötü yöneten siyasetçilerdir. İki kutuplu Türkiye siyasetinde iktidar uyguladığı ekonomik politikalarla yoksulluğun artışına neden olurken muhalefette güven vermeyen tutumu ile kamuoyu araştırmalarına göre bir türlü öne geçememektedir.

Türkiye'de siyaset düzelecek ki; yoksullukla boğuşalım!

Ülkemizde yoksulların siyasete katılmaları diye bir şey söz konusu değildir. İster iktidarda olsun isterse muhalefette nerede ise tüm siyasetçilerin hali vakti iyi yani tabiri caizse tuzu kurudur. Allah daha çok versin. Servet düşmanlığı içinde değiliz.. Ancak açın, fakirin, yoksulun derdinden aç olan, fakir ve yoksul olan (tok açın halinden anlamaz gibi) anlar diye pek çok atasözümüz ve deyişimiz var.

Öyle ise zengin siyasetçilerimiz yoksul halkın halinden nasıl anlayacaktır?

Bugün Yalçın Doğan, T24'deki yazısında emekli büyükelçi Yalım Eralp'in kitabında yer alan bir anektotdan bahsediyor. Hindistan hükümeti 1989 yılında elektiriğe %25 zam yapınca 1 milyon insan başkent Yeni Delhi'de oturma eylemi yapıyor ve Hint hükümeti zammı %10'na çekmek zorunda kalıyor. Yani zamdan etkilenen yoksul halk ancak kendi eylemi ile bir menfaat elde ediyor.

Bir de "siyasetin finansmanı" diye bela bir konu var ki; hiç sormayın! Bu konuda da kamuoyuna yansıyan bilgilerden anlıyoruz ki; iktidar ve muhalefet kanadının biri birinden hiç bir farkı yok! Yani bu konuda da "at izi it izine" karışmış durumda...

Hal böyle olunca, gidip fakir ve yoksul halkın yada ekonomik sıkıntıya düşmüş insanların derdini dinleyen ve onlara "vah vah" yada "çok haklısınız" diye anlamlı sözler sarf eden zengin siyasetçilerin varlığı ve tahakkümü, ülkemiz ve yoksullarımız için büyük bir ironidir.

İnşallah yoksullukla boğuşanlar bir an önce tuzu kuru siyasetçilerin arasında yoksullar adına siyasette temsili yakalarda en azından bu trajikomik görüntüleri izlemekten kurtuluruz.

Değerli vatandaşlarımız şunu iyi bilmelidir ki; tuzu kuru zengin siyasetçilerin yoksul(laşan) halkımızı anlaması ve onu refaha kavuşturması mümkün değildir. Aksini düşünmek ve onlardan bu konuda çözüm beklemek bugüne kadar olduğu gibi aptallık olur.

Türk siyasetinde toplumun tüm katmanlarının hakça temsil edildiği, siyasetin finansmanının şeffaflaştığı, siyasetimiz üzerinde oligarşik ve feodal yapıların zincirlerinin kırıldığı ve içinde geleceğin refah toplumunu barındıran bir Türkiye'yi hep birlikte görmek istiyoruz.

Gelin tuzu kuru siyasetçilerin bizleri aptal yerine koymasına daha fazla müsade etmeyelim!

#SözümüzVarHareketi