Amerikan kışkırtması ve desteğiyle ülkesinde halkın seçtiği yöneticileri devirerek kendini ‘Mısır azizi’ ilan eden El Sisi’nin son herzesinden haberiniz var mı? Görevi ‘İslam dünyasını dejenere ederek Batının istediği çizgiye getirmek’ olan bu zevat Münih’te yapılan Güvenlik Konferansında ‘İslami retorikte reform’ çağrısında bulundu. Bu kadar da değil; dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Tahrir Meydanı’ndaki efsanevi mitingi ve İslam aleminde gördüğü sevgi, saygı, hürmet ve en önemlisi güven yüreğine batmış olmalı ki Ermeni soykırımı iddialarına destek verip Suriye'de yabancı savaşçıların bulunmasındaki sorumlunun Türkiye olduğunu söyledi.

Adamdaki hazımsızlığa bakın, diyeyim de ‘adam yerine’ münasip kelimeyi siz bulun; sözde İslam bir devletinin Başkanı olmasına rağmen, ‘İslami retorikte reform yapılmalıdır’ diyecek kadar küstah! Kelime anlamını bilmeyenlerin başını sallayıp geçecekleri ‘retorik’ ifadesini kullanıyor ki, uykudaki İslam ülkeleri uyanmasın. Retoriğin ‘Güzel söz söyleme, hitabet sanatı, söz sanatlarını inceleyen bilim dalı, belagat’ demek olduğu bilinirse tepki görebilir! Aklınca uyanık; söz söylemeyi, Haçlı desteğiyle darbe yapmak gibi bir şey zannediyor!

**

Avrupalı dostlarına ülkelerindeki cami ve mescitlere gözetlemelerini öğütleyen Sisi Türkiye’ye karşı da içindeki kini kusmaktan geri durmadı. Ermeni soykırımı iddialarına destek verip, Suriye’de süren savaşın ve bu topraklarda yabancı savaşçıların bulunmasının sorumluluğunu Türkiye’ye yüklemeye kalktı.

Sisi Münih’te, “Müslüman bir ülke lideri olarak ilk kez bu kadar net konuşuyorum. Çünkü dini retorikte reforma gidilmemesi hem Müslüman ülkelerde hem tüm dünyada acıların kaynağını oluşturuyor. Son yıllarda radikal terörist ideolojisinin tüm dünyadaki istikrar ve güvenliğe oluşturduğu etkiyi gördüğünüzü düşünüyorum” derken hazin ki yaşayan İslam dünyası sessizliğini korudu. Fakat Mısır Fatihi Yavuz Sultan Selim beka âleminde Sisi’nin bu sözlerine vakıf olsaydı herhalde “Yarabbi beni dünyaya bir daha gönder de şu hadsizin hesabını göreyim’ yakarışında bulunurdu.

**

Sisi İslam dünyasını töhmet altında bırakmaya çabalarken, Belarus Devlet Başkanı Aleksander Grigoryeviç Lukaşenko ülkesinin topraklarını Rusya ile birleştirme teklifinde bulundu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşen Lukaşenko basın toplantısında, ülkesinin topraklarını Rusya ile birleştirmeye hazır olduğunu söyleyerek büyük sürpriz yaptı. “Ruslar ve Belaruslar buna hazır mısınız” diye soran Lukaşenko, “İki devlet ve onun halkları, eyaletleri olarak güçlerimizi birleştirmeye hazırız" diyerek, 1991’de SSBC’den bağımsızlığını ilan eden devletinin ‘iltihaka hazır olduğunun’ işaretini verdi.

Bir yanda bunlar olurken öte yanda Batılıların boyunduruğuna girdiği yüz yıldır gün yüzü görmeyen İslam dünyasında, ayrılığı, düşmanlığı körükleyecek eylem ve söylemlerin havalarda uçuştuğunu görüyoruz.

2006’da İstanbul’daki toplantıda “Türkiye yeniden Osmanlı’nın rollerini üstlensin biz de ona tabi olalım” sözünü Cezayir’de, Mısır’da, Suriye’de yükselen kara dumanların sebebi şimdi daha net anlaşılıyor. Kör topal, yarım yamalak da olsa saltanata tabi olan kuklalarıyla yer kürenin seyrini değiştirecek inkılabı durdurmaya çalışıyorlar.

Fakat Türkün yeniden Yavuz olma, Fatih olma devri başlamıştır; yelkenler dikilmektedir.

** 

TÜRKİYE BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL!

On yıldır Türkiye’de bulunan Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdürü Kühnel, “Türkiye'de gelecek var. Türkiye, her türlü spekülatif atak ile baş edecek güçtedir” şeklinde bir açıklama yaparak, küresel sermaye savaşçılarının Türkiye’ye galip gelemeyeceği mesajını verdi.

Tekstil, otomotiv ve makine gibi birçok sektörde iyi durumda olan Türkiye’nin bu sektörlerde ihracata daha fazla katkı yapabileceğini, bir aşağı bir yukarı yönde seyreden ekonomiyi rayına oturtarak her türlü spekülatif atak ile baş edecek güçte olduğunu bir yabancının ‘inanarak’ ifade ediyor olması son derece önemlidir.

**

KÜRESEL SERMAYE İSTANBUL’DA

Dünyanın en büyük ‘erken aşama sermaye ve yatırım piyasaları topluluğu’ olan ve milyarlarca dolar fonu yöneten Dünya Melek Yatırım Forumu’nun (World Business Angels Investment Forum-WBAF) bugünlerde İstanbul’da bir araya gelmesi de son derece önemlidir.

Amerika merkezli ekonomik operasyonların yürütüldüğü Türkiye’de, iç piyasalarda dengeyi sarsmaya yönelik zam furyasının başlatıldığı sıralarda ‘iştah açan’ cüzdanlarıyla İstanbul’a gelen borsa temsilcileri, varlık fonu yöneticileri, ortak yatırım fon temsilcileri, servet yönetim şirketi paydaşları, özel bankacılık temsilcileri, teknopark yöneticileri, 100 milyon doların üzerinde değere sahip şirketlerin üst yöneticileri İstanbul'u dünyanın önemli merkezlerinden biri haline getirmeyi vaat ediyor.

Günümüzde küresel fonların ‘gizli niyetleri olduğu’ aşikardır. Devlet yöneticileri ve yatırımcılarımızın ‘Melek formunda’ gelen misafirlerin gerçek niyetlerinin ‘halisane’ olmasına dikkat etmelidirler.

**

SALİH SEDAT ERSÖZ’DEN OKUNASI BİR KİTAP

Rahmetli Veyis Ersöz Konya fikir ve sivil toplum çevresinin önemli simalarından biriydi. Konya Postası, merhaba ve Hakimiyet’te çalıştığımız dönemler de aynı sayfalarda buluştuğumuz kıymetli bir yazardı. İleri yaşına rağmen, üçüncü hamur kağıda el yazısıyla yazdığı makalesini büyük bir ciddiyetle gazeteye getirmekten yorulmazdı, bilakis mutlu olurdu.

Osmanlı devri çocuğu, Cumhuriyet devri aydını Veyis Hoca ile uzun bir söyleşi yapmış, günlerce bazen gazete de bazen kendi evinde, bazen de oğlu Salih Sedat’ın evinde bir araya gelmiştik. ‘Film olacak kadar önemli hatıralarını paylaşmıştı bizimle. Bundan mütevellit, yazı dizisinin tiryakileri oluşmuş, ertesi günü iple çekenler meydana gelmişti.

Yazma hasletini babasından alan Salih Sedat Ersöz, örnek bir esere imza attı. “Hizmetle geçen bir ömür, Babam Veyis Ersöz ve Yaşadıklarımız” adlı 244 sayfalık eseri Çimke Yayınlarından okurlarıyla buluştu. 

92 yıllık ömrünün 31 yılında talebelerine öğretmenlik yapan, koca 70 yılda ise yazmaktan bir lahza geri durmayıp yüzde 90 görme kaybına uğrayıncaya kadar yazan Veyis Hoca’nın okunası, ibret alınası hatıralarını gelecek nesillere taşması sebebiyle Salih Sedat beyi tebrik ediyoruz.