Türkiye Türk kültürünün harman olduğu topraklardır.

Türklerin dünya hâkimiyeti ve kurmuş olduğu güçlü medeniyetin önemli merkezlerinden birisi de Türkiye’dir.

Gelinen noktada Türkiye'nin içinde bulunduğu kültürel durum bir zamanlar sömürge altında yaşayan birçok milletten daha vahim hal almaya başlamıştır.

Eğitimin içinde bulunduğu sıkıntılar, kültür, sanat, edebiyat ve tarihe karşı ilgisizliğimiz, hatta kara cahilliğimiz yapılan araştırmalarda gözler önüne serilmektedir. 

Her geçen gün Türkiye'nin kültürüyle olan bağı aleyhine makas daha da açılmaktadır. Kültürle, tarihle; milli benliğiyle aramıza koyduğumuz engeller farkında olmadan milleti Türklükten de uzaklaştırmaktadır!

Türklerin tarihten uzaklaşmaları, atalarının tecrübelerini terk etmeleri aslında milli kimlik bunalımında olduklarının da göstergesidir. 

Milli kimlik bunalım içinde olan milletler daha çok düşündürmeyen diziler, filmler ve sorgulamaya izin vermeyen cemaat, tarikat yapılanmalarının dizayn ettiği ve gerçek din adı altında kabul ettirdikleri dogmatik inanç, düşünce ritüelleri etrafında bir dünya, evren ve devlet anlayışını benimsemeye zorlamaktadırlar. Türkiye üç yüz yıldır böylesine fasit bir dairede dönüp durmaktadır. 

Türklerin millet olarak ortadan kaldırılması mümkün olmadığına göre milli değerleri, milli değer algıları, milli refleksleri köreltilerek yapılmaya çalışılan son derece sinsi ve milleti yok oluşa sürükleyebilecek olan söz konusu anlayış son dönemde daha bir ön plana çıkmaya başlamış görünmektedir. 

Türk’e karşı oluş direkt olarak Türklüğü (İslam’ı) yok etme politikası ve düşmanca tavır sergilemek şeklinde görülmemektedir. Önce Türklere yandaş olma, sonra kendisinden emin olmamasını sağlama; özgüvenini kaybettirme, değerlerini unutturma, ekonomik, siyasi, teknolojik ve uluslararası baskı ve tazyiklerle yıldırma, karamsarlığa sürükleme, kendisine karşı yabancılaştırma ve sonuç olarak da Türk’e ait tüm değerlerden uzaklaştırma, kayıtsız bırakma şeklinde devam eden anlayış uluslararası düşünce kuruluşları, kiliseler birliği ve Türkiye’deki uzantıları tarafından planlı, programlı bir şekilde yürütülmektedir.

Türk’e karşı duruş birçok kültür, inanç, ulus ve siyasi organizasyondan müteşekkil güçlü bir set oluşturmaya devam eden çevrelerin amaçları önceleri açtıkları okul ve gazeteler yoluyla, daha sonra yazınsal ve görsel medya yoluyla ve nihayetinde Attila İlhan’ın ifadesiyle iki yüz yıldır Türklerin arasından seçerek oluşturdukları azımsanamayacak sayı ve güçteki “hain kontenjanlarıyla” gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.

Son yıllarda daha da artarak devam eden politikalardan birisi de Türkiye’de eğitimden sanata, kültürden edebiyata, cemaat, tarikat, oluşum, ideolojik saplantılara varıncaya kadar her türlü iç ve dış çevrenin de desteğini alarak Türklerin tamamen Türklükten çıkarılmasına yönelik politikalardır. Bu amaçla “hain kontenjanında” bulunan kişi ve kurumlar her zaman emre amade, efendilerinin vermiş olduğu görevi yerine getirmek için hazır ve nazır bir şekilde beklemektedir.

Yüzyıllardır devam eden Türklüğün değerleriyle oynama politikaları son dönemde özellikle gençlik üzerinde yoğunlaşmış görünmektedir.

Son günlerde “Türkiye Tablosu” adı altında ortada dolaşan veriler her ne kadar gerçeği tam olarak yansıtmasa da içende bulunduğumuz trajik durumu gözler önüne sermektedir.

Türkiye’nin karamsar tablosu şöyle:

Kitap okuma oranı%1/Sanat Etkinliklere Katılım: %1/Gazete Okuma Oranı :%0.3

Müze Dolaşım Oranı :%0.1/TV İzleme Oranı :%78/Dizi İzleme Oranı:%37

Belgesel İzleme Oranı: %1/Haber İzleme Oranı: 32/Evlilik Programı İzleme Oranı:%76.1

Kültür-Sanat Haberlerine İlgi:%0.01/Siyasi Haberlere İlgi:% 39/Pornografiye İlgi%80

 Türkiye’nin içinde bulunduğu yukarıdaki korkunç tablo karşısında ciddi kafa yormak ve köklü çözümler getirmek zorundayız. Köklü çözümler kısa vadeli düşünenlere göre bir davranış değildir. 

Uzun vadeli düşünen, Türkiye’nin ebediyete kadar Türk vatanı ve devleti olarak kalmaya yeminli ve gönüllü iradeler sayesinde gerçekleşebilecek denli ağır ve sorumluluk isteyen bir tavır ve iradenin işidir köklü çözümler… Akis halde bu günleri mumla arayacak zamanlar yaklaşmaktadır!