Jeopolitik konum; bir devletin ekonomik, ticaret, ulaşım, ulaştırma, kültürel, coğrafi konum, iklim, yeraltı zenginlikleri, boğazlar vs. askeri açıdan sahip olduğu artılar ve eksilerin toplamıdır.

Ülkemizin stratejik önemi bölgede hassas bir denge unsurudur. Bunun yanı sıra Dünyada hala büyük öneme sahip petrol yataklarına komşudur. Enerji kaynakları dünyada savaşlara neden olmaktadır. Enerji kaynaklarına hâkim olmak, güç göstergesinin yanı sıra hükmetmek anlamını taşımaktadır.

Orta Asya ile bağlantısı, tarım alanları ve geleceğin yakıtı olacak olan bor maden rezervinin tespit edilebilen % 75’i Türkiye dedir. İşte tüm bu sebepler ülkemizin önemini artırmaktadır.

Peki, bu kadar jeopolitik bir bölgede bulunan ülkenin ayakta kalması, yaşaması nasıl mümkün olabilir?

Tarih sahnesine bakınca Anadolu coğrafyasında birçok ülke ve uluslar yok olmuşlardır. Her karışı başka bir tarihtir.

Bu coğrafya Anadolu çakalların geçiş yolu, kesişme noktasıdır. Avantajları olduğu kadar dezavantajları bir hayli fazladır.

Bu coğrafyada yaşayabilmenin olmasa olmazı güçlü ordudur. Hani geçmişten bu yana entel dantel takımı konuşur. Efendim neymiş, bu kadar askeri harcamaya veya güçlü orduya ne gerek varmış.

Gelinen noktada ordunun önemi bir kez daha anlaşılmıştır. Her tarafımızı çakal sürüleri sarmıştır, zayıflayıp sendelememizi dört gözle beklemektedirler.

Türkiye Cumhuriyeti akıllı, becerili, diplomasi ve tarih bilgisi yüksek donanımlı liderler tarafında yönetilmek durumundadır. Aldatılmayan kanmayan tuzaklara düşmeyen uluslar arası diplomasiyi bilen ilim ve fen ekseninde teknolojide ilerlemiş bir ülke yaratmak durumundadır. Dini referanslı, sığ düşüncelerin bu ülkeyi bir adım ileriye götürmeleri mümkün değildir.

Demokrasiden ve hukuktan hızla uzaklaşan ülkemiz her türlü iç ve dış tehlikelere karşı savunmasız kalmaktadır. Tarihte hiç olmadığı kadar risk altında olduğumuzu umarım yönetenler farkındadır. Beka sorununu konuşuyor olmamız bile tehlikeyi gözler önüne sermektedir.

İnsanlarımızı zihinsel olarak bölme projeleri yürürlüktedir. Zihinsel bölünmenin sonunun fiziki bölünme olduğunu idrak etmek zor olmasa gerek.

Ordumuz bilerek veya bilmeyerek siyasetin içine çekilmektedir. Liyakat esasına dayanmayan atamalar yapılmaktadır. Kuvvet komutanları emir komuta zincirinden kopartılmıştır. Atamalar sivil daire başkanlarına devredilmiştir. Son atanan savunma bakanlığına terör örgütü flamasıyla poz vermekten kaçınmayan zat maalesef personel daire başkanı olmuştur.

Ordumuz son 10 yılda ‘vesayeti kırıyoruz’ kılıfı adı altında bölünmüş parçalanmıştır. Ergenekon balyoz vs. gibi asılsız, mesnetsiz iftiralar ile yurtsever subaylar ordudan tasfiye edilmiştir. Başarısız darbe girişimi sonucunda haklı olarak fetocularda tasfiye edilmiştir. Lakin OHAL kapsamı devreye girmiş fetocuların kazanına sırf dünya görüşleri bizden değil mantığı ile harmanlama yapıldığı şüpheleri tavan yapmıştır.

Ordumuz cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar moral ve motivasyonu sıfırlanmıştır.

Feto denen hain İzmir’in bir köyünde sıradan imamlık yapan bir imamdı. Meşhur adı ise sürekli burunu çekmesi ile “sümüklü imama” çıkmıştı bölgede.

Nasıl oluyor da bir imam bu kadar güçlenir? Onu esrarlı kılan veya bu kadar büyük bir camia oluşturmasına sebep hangi yeteneğiydi?

Şüphesiz ne büyük yeteneği hain oluşudur. Bunun yanı sıra dini ajitasyonu çok iyi yapıyordu. Peki, tüm bunlar yeterlimi? Tabi ki hayır malum güçler tarafından keşfedilen bir kişidir.

Düşünecek olursak Dünyanın 130-140 ülkesinde okul açmak ve izin almak tabi ki onun harcı değildir. Maddi olarak desteklendi, okul açacağı ülkelerde uluslar arası emperyal güç odakları devreye girdi.

Sadece ondan istedikleri kendilerine çalışması takiyye yapması ve din kisvesi adı altında kitleleri harekete geçirmesiydi. Yoksa insanların hangi inanca sahip olması güç odaklarını pek ilgilendirmiyordu.

Sadece onları ilgilendiren, biat eden yöneticiler ve toplumlardı. Örnek olarak bugün Suudi Arabistan’da baskıcı ne idiği belli olmayan şeriat vardır. Gel gör ki ABD’nin İsrail’den sonra en önemli müttefikidir. Ne insan hakları ne demokrasi getireceğini dillendiren bir Amerika duydunuz mu? Duyamazsınız. Tam biat eden bir kralları var çünkü.

Gelelim feto darbe yaptı.. CIA ve mossad kontrollü amacı belli bir girişimdir. Hala kendimizi stratejik ortağımız falan diye kandırmayalım. Artık terör örgütlerini açıkça silahlandıran ve ülkemizi tehdit eden bu örgütleri eğiten bir ABD var. Alçak girişimden kim karlı çıktı kim gücüne güç kattı iyi düşünmek lazım.

Coğrafi konumumuz başta yönetenlerimiz olmak üzere tüm vatandaşlarımızı ilgilendirmektedir. Dünyada bir örneği dahi olmayan geçiş garantili dibine kadar zarar eden yol köprü ve tünellerden daha önemlidir ülke bütünlüğü.

Seçilenlerin zaafı ve günahı kadar seçenlerinde sorumlulukları vardır.