TÜRKİYENİN ENERJİ SORUNUN KÖKLÜ ÇÖZÜMÜ İÇİN ÖNERİLER V

Abone Ol

 

Bir diğer deyimle "Alternatif Enerji Kaynakları" diye tanımlayabileceğimiz bu kaynaklar sırasıyla;

 

 

l Rüzgardan elektrik enerjisi temini, bu konuda daha önceki yazılarımda da söz ettiğim gibi ülkemizde yeterli kaynak ve teknoloji mevcuttur. Ancak yatırım sahibinin tüm üretiminin ülke sistemi tarafından derhal çekilerek bedelinin paçal fiyat "yani her türlü elektrik enerjisi üreten kaynakların birim enerji bedelleri ile sisteme verdikleri enerji miktarının çarpımları toplamının tüm enerji miktarına bölünmesi ile elde edilen birim fiyat" ile satın alınmasını amir YEK Yasası henüz TBMM den çıkarılamadığı için bir çok istekli yabancı yatırımcı isteklerinden vazgeçerek hazır durumdaki finansman imkanlarını kullandırmaktan vazgeçmiş durumdadırlar. Fakat bu sistemde enerjinin depolanması çok pahalı ve gereksiz olduğundan ister istemez YEK yasa taslağı esasları korunarak yerli veya yabancı yatırımcılarla bu tesisler kurulmalıdır. Ancak bu tip santrallerin iki önemli mahsurunu da burada belirtmekte yarar görmekteyim. Birincisi kısıtlı güç imkanı nedeni ile grup generatörler ile dahi yeterli bir güce ulaşılması pek mümkün olamamaktadır. Bu da fizibilite çalışmalarında ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. İkinci mahsur da yaratılan ses kirliliğidir. Özellikle 365 gün servis alınabilen kıyı bölgelerde sürekli ses kirliliği ciddi bir sorundur.

 

l Güneş^ten elektrik pilleri vasıtasıyla yararlanma teknolojisi, bu teknoloji maalesef henüz ülkemizde mevcut değildir ancak ithal piller ile çeşitli uygulamalar "son zamanlarda özel arabalar dahi" yapılabilmektedir. Genelde ilk yatırımı çok yüksek olan bu pillerle tüm bir konutun aydınlatma ve priz enerjisi gereksinimini şebekeden enerji almadan veya bir redresör-akü-invertör grubu şebeke ile münavebeli olarak beslenerek karşılanabilinir. Bunun dışında trafik ışıkları,yol aydınlatmaları,genel telefonlar gibi birçok genel ve münferit alıcı da bu pillerle beslenerek şebeke yatırımından tasarruf sağlanabilir. Öncelikle bu teknolojiyi ülkemize getirme gayretinde olmamız gereklidir. Halen ülkemizde güneş enerjisi ağırlıklı ve imkan olan hemen her bölgede de yoğunlukla sıcak su temininde kullanılmakta bu suretle de ciddi bir yakıt tasarrufu sağlanabilmektedir.

 

l Bioetanoll "mısır ve buğdaydan üretilen yakıt katkısı" da ülkemizde PO tarafından ağırlıklı olarak kullanılmakta ve yıllık takriben 25 milyon $ lık bir ham petrol tasarrufu  sağlayabilmektedir. Katkı oranı %5 in de üzerine çıkarılabilirse bu tasarruf iyice artabilecektir. Su santralleri teressübatını sererek elde etmeyi önerdiğimiz yeni tarım alanlarında buğday ve mısır üretimi arttırılarak daha fazla bioetanol üretimi için ham madde bulunması da bu çevrimi daha etkinleştirecektir.

 

l Toprak altı su sıcaklığından yararlanılarak konut ısıtma-soğutma "ısı pompası" sistemleri, bu sistem ilk yatırım miktarının yüksekliği özellikle uygulama imkanı olan teknik kadrolarca az bilinmesi ve ülkemizde ciddi malzeme imalatının başlamamış olması nedeni ile ithalata dayanıldığı için henüz ekonomik etkinliğini tam anlamıyla gösterememiştir. Ancak mutlaka kısa zamanda özellikle yerden ısıtma ve soğutma sistemleriyle doğal bir ortam verilecek olan villa tipi konutlarda çok uygulanacağını ve ülkemizde bilumum malzeme ve ekipmanının imalatının gerçekleştirilebileceğini söylemek mümkündür. Sistemin esası yaz, kış daima sabit bir sıcaklığa dolayısı ile ısı enerjisine sahip olan yer altı suyunun ısı enerjisi ile ısı pompası ve entegreleri ile mevsimine göre sıcak veya soğuk su elde ederek konutu ısıtmak veya soğutmaktır. Bu yöntem ağırlıklı olarak ABD de kullanılmaktadır. Ülkemiz tektonik özellikleri nedeni ile de yeterli sıcaklıkta yer altı suyuna sahiptir.

 

l Yakıt Hücre Teknolojisi "yani havadaki hidrojen ve oksijenin ayrıştırılması ile açığa çıkarılacak enerjinin elektrik enerjisine çevrilmesi" yoluyla hem ısı hem de elektrik enerjisi üretilen kombiler" ki bunlar Vaillant tarafından üretilmeye başlanmış olup denemeleri tamamlanmış hatta 31 adedi bir batarya halinde bağlanarak orta boy bir elektrik enerji santrali bile oluşturulmuştur.Bu üretimin tek mahsuru ilk yatırımının yüksek oluşu bu nedenle de devlet desteğine gereksinimi oluşudur ama buna karşılık büyük yatırımlar yapılan çevre kirliliği konusunda da hiçbir (-) tarafı olmayan tertemiz bir sistemdir. Vestel ve Demirdökümün bu teknolojiyi yurdumuza sokmak gayretleri gözlenmeye değer.

 

l Yakıt Pilleri, daha önceki yazılarımda bor ve borakstan söz ederken hidrojen elde edilmesindeki önemini de vurgulamıştım, işte Vestel yoğun bir ARGE çalışması ile ülkemizde bol olan bor ve türevleri,Karadeniz'in altını kaplamış olan hidrojen sülfür ve havayı kullanarak elde edilebilecek sıvı hidrojeni nano teknoloji ile küçük pillerde değerlendirmeyi başararak çok önemli bir aşama kaydetmiştir. Bu pillerin "hidrojen yakıt pili" seri halde imal edilmesi, ekonomik fiyata indirilebilmesi halinde hem elektrik enerjisi kullanılan birçok alanda yer almaları hem de büyük bir dövize bağlı sarf malzemesi pazarını tamamen iç piyasaya çevirmesi mümkün olacaktır. Ayrıca büyük bir ihracat potansiyeli de hazır beklemektedir.

 

l Son olarak da Fransa ve ortaklarının çok ciddi bir AB projesi olarak geliştirmekte oldukları deniz suyundan temiz ve hiç tükenmeyen yakıt üretecek "Uluslar arası Termonükleer Deneysel Reaktörü"nden birkaç cümle ile söz etmek istiyorum. Kısa adı ITER olan proje Fransa'da gerçekleştirilmektedir, bu nükleer füzyon teknolojisine dayanan reaktörün hiç tükenmeyen temiz enerji üretimine on yıl içinde geçmesi beklenmektedir. Sistemin esası olan nükleer füzyon güneşin ısı üretim şekli esas alınarak düşünülmüştür, "bu atomların birleşmesi demektir" reaktörün ham maddesi olarak deniz suyunda bulunan deuteryum "ağır su" kullanılacağı için yakıt maliyeti sıfıra yakın miktarı ise pratik olarak sonsuzdur, bu sistemin gerçekleşmesi halinde, petrol ve gaz gibi fosil yakıtlar stratejik önemlerini kaybedeceklerinden büyük bir uluslar arası politika değişikliği oluşacak 70 $/varil gibi nedensiz bir yükselişe itilmiş ve sadece ABD çevresindeki üreticilerle ABD nin bir şekilde jest yapmak istediği Rusya,İran gibi ülkelere ek kazançlar sağlayan ,buna karşılık petrol ve gaz ithalatçısı olan Çin,Almanya,Japonya,Fransa,Türkiye ve daha birçok AB ülkesini çok ciddi maddi zorlanma durumunda bırakan politikaları da geçersiz ve yararsız kılacaktır. Çok az petrol üretimi olan ülkemizin mutlaka bu projeye katılması ve mümkünse bir reaktöründe bizim kıyılarımızdan uygun olan birine tesisi için girişimde bulunması gereklidir.

 

 

Buraya kadar beş makalede özetlemeye çalıştığımız enerji sorunumuzla ilgili önerilerimizi son bir yazı ile toparlayıp sonuçlandırmak istiyorum bu itibarla son yazımı da beklemenizi rica ediyorum.

 

Sürecek...