ANKARA

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı Türk Savunma Sanayii Zirvesi'ndeki konuşmasına bu yıl ilki düzenlenen zirveye katılmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek başladı.

Türk savunma sanayinin temelinin Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselme devrine kadar uzandığını belirten Akar, o dönemde kurulan Tophane-i Hümayun ve tersanelerle savunma sanayinde önemli başarıların elde edildiğini bildirdi.

Bakan Akar, daha sonraki süreçte çeşitle sebeplerle bu atılımların devam ettirilemediğini, istenen ilerlemelerin sağlanamadığını ifade ederek, Cumhuriyet döneminde savunma sanayinin topyekun kalkınma hareketinin önemli bölümünü oluşturduğunu söyledi.

Özel sektörün de katkısıyla önemli teşebbüslerin hayata geçirildiğini dile getiren Akar, Şakir Zümre'nin kurduğu ilk ve en büyük özel sektör savunma sanayi fabrikasını, Nuri Killigil'in mühimmat, Nuri Demirağ'ın uçak fabrikası ile Türk Hava Kurumu ve Makine Kimya Endüstrisinin kuruluşunu bunlara örnek olarak gösterdi.

Savunma sanayinde asıl dönüm noktasının Kıbrıs Barış Harekatı sırasında dost ve müttefik bazı ülkelerce uygulanan kısıtlamaların ardından yaşandığına dikkati çeken Akar, "Maruz kalınan bu yaklaşımlar neticesinde savunma konusunda bağımsız politikalar üretmek zorunda olduğumuz ihtiyacı açıkça görülmüştür. Bu çerçevede Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacını güvenli ve istikrarlı bir biçimde karşılamak amacıyla Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini güçlendirme vakıfları kurulmuş, böylece bugünkü savunma sanayimizin de temelleri atılmıştır." diye konuştu.

Savunma sanayinin önde gelen vakıf şirketlerini bugün dünya savunma sektörünün ilk 100'ü içinde yer aldığını vurgulayan Bakan Akar, şunları söyledi:

"Savunma Sanayi Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı iştiraklerimizle beraber, Milli Savunma Bakanlığı bünyesindeki askeri fabrikalarımız ve tersanelerimizde de bir bütünlük içinde projeler üretilmeye devam edilmektedir. Fırtına obüsü, ATAK taarruz helikopteri, MİLGEM korvet ve firkateynleri ile milli denizaltı MİLDEN gibi tamamlanmış ve devam eden projeler, savunma sanayimizin en güçlü referansları arasına girmiştir. Savunma sanayindeki başarılı çalışmalara ilaveten son olarak marka, tasarım ve tüm fikri mülkiyet hakları Bakanlığımıza ait bulunan MİLGEM'lerimizin, ASFAT aracılığıyla Pakistan'a ihraç anlaşması da savunma sektöründe geldiğimiz noktayı göstermesi bakımından da oldukça önemlidir. 2023 hedeflerimize ulaşmak için, Zat-ı Devletlerinin teşviki, seferberlik talimatı ve şahsi himayelerinde yürütülen projelerle bu başarıların çok daha ötesine gideceğimize inanıyor, hedeflerimizi gerçekleştirmek için azimle kararlılıkla çalışmalarımızı sürdürüyoruz."

Terörle mücadelede kararlılık

Akar, FETÖ, PKK/KCK/YPG ile DEAŞ gibi tüm terör örgütleriyle mücadelenin yurt içi ve sınır ötesinde eş zamanlı olarak büyük bir azım ve kararlılıkla sürdüğünü belirterek, şunları söyledi:

"Özellikle Suriye ve Irak'ta yaşanan istikrarsızlığı fırsat bilen PKK/KCK/PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleri bölgedeki otorite boşluğundan da istifade ederek ülkemizde alçakça terör eylemi düzenlemişlerdir. Bu terör eylemleri nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren yurt içinde ve sınır ötesinde geniş çaplı operasyonlar icra edilmiştir. Bu operasyonlarla Mehmetçik, 'girilemez' denilen yerlere girmiş, 'ulaşılamaz' denilen yerlere ulaşmıştır."

Operasyonlar devam ederken terör örgütü tarafından güneydoğu ve doğuda çukur eylemlerinin başlatıldığını, TSK'nın çok az ordunun başarabileceği bir başarıyla masumlara zarar vermeden teröristleri kazdıkları çukurlara gömdüğünü anımsatan Akar, sonrasında FETÖ'nün hain darbe girişiminin yaşandığını, söz konusu ihanetin bertaraf edilmesinin ardından Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarının başarıyla yerine getirildiğini anımsattı.

Bakan Akar, terör örgütü DEAŞ ile göğüs göğüse mücadele eden tek ordunun Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

"TSK, Fırat Kalkanı Harekatı sırasında 3 binin üzerinde radikal DEAŞ terör örgütü mensubu ile Zeytin Dalı Harekatı sırasında 5 bine yakın PKK/YPG'li teröristi etkisiz hale getirmiştir. Böylece sınırlarımızda oluşturulmak istenen terör koridoruna asla müsaade etmeyeceğimiz bir kez daha tüm dünyaya gösterilmiştir. Terörle mücadeledeki kararlılığımız İdlib, Münbiç ve Fırat'ın doğusunda da aynı şekilde devam etmektedir. Kara sınırlarımızda bunlar olurken aynı zamanda 462 bin kilometrekare mavi vatanımız Ege, Akdeniz ve Karadeniz'de yaşanan gelişmeler yakından takip edilmektedir. Ege ve Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve KKTC'nin tarihi hak ve menfaatleri kararlılıkla korunmaktadır. Mavi vatanımızda Türkiye'ye rağmen atılacak hiçbir adıma ve oldubittiye asla müsaade edilmeyecektir. Yurt içi ve sınır ötesinde yürütülen terörle mücadele operasyonlarında elde edilen bu başarılarda personelimizin kahramanlık ve fedakarlıklarının yanı sıra yerli ve milli savunma sanayimizin geliştirdiği üstün teknolojiye dayanan harp silah, araç ve gereçlerinin de büyük payı büyüktür. Bu vesileyle yerli ve milli savunma sanayimizin gelişmesine katkıda bulunan herkese yüksek müsaadeleriyle, teşekkür ediyorum."

"Aktörlerin ve rollerin süratle değiştiği yeni dünya düzeni"

Jeostratejik, jeopolitik konumu, risk ve tehditlerle dolu coğrafyada ülke ve milletin güvenliğinin sağlanması için her an harbe hazır, etkin, caydırıcı ve saygın bir orduya sahip olunmasını zorunlu kıldığını dile getiren Akar, "Bu nedenle TSK'nın azami ölçüde yerli, milli ve ileri teknolojiye dayanan harp silah, araç ve gereçleri ile teçhiz edilerek imkan ve kabiliyetlerinin artırılması hayati önemi haizdir" diye konuştu.

"Alet işler, el övünür" ifadelerini hatırlatan Bakan Akar, "Aktörlerin ve rollerin süratle değiştiği yeni dünya düzeninde Türk savunma sanayinin güçlü bir role sahip olmasının, sektörde küresel ilk 100 listesine giren firma sayısının artmasının ve savunma sanayi alanında dost ve müttefik ülkelerle iş birliği içinde hareket edilmesinin de son derece önemli olduğunu değerlendiriyoruz." dedi.