“ABD ve Türkiye NATO birliklerinin Afganistan’dan çekilmesi sonrasında Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nın güvenliğini sağlaması konusunda uzlaştı. NATO Liderler Zirvesi sonrası Genel Sekreter Jens Stolstenberg’in basın açıklamasında milyonlarca Suriyeliye ev sahipliği yaptığı için Türkiye'ye olan takdirlerini vurguladı. Ardından Afganistan konusu için ise Türkiye’nin anahtar rol oynadığını belirtti. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nın güvenliğini sağlama konusunda verdiği taahhütten memnuniyet duyduklarını açıkladı.  Böylelikle daha önce de Afganistan’a asker gönderen ve Afgan halkı tarafından da oldukça sevilen Türkiye için yeni sayılmayan ancak dengeleri korumak adına zorlayıcı bir hamle oluşmuş oldu. Türkiye için kolay olmayan bu sorumluluğun zor olması sebebi ise bölgedeki karmaşık dengeler…  

Her ne kadar 11 Eylül saldırılarından sonra NATO ‘un Afganistan’daki varlığıyla terör kampları yok edilmiş ve güvenli düzen şekillenmiş olsa da Afganistan’ın birçok yerindeki Taliban’ın varlığı azımsanacak gibi değil. Kabil Havaalanı’nın güvenliğini sağlama teklifini reddeden Taliban,  Türkiye için risk oluşturmayacak mı?  

 Dünyanın birçok ülkesi tarafından ‘terör örgütü’ olarak kabul edilen bir gruptan bahsediyoruz. Bu sebeple dile getirilen dost ülke Pakistan ‘ın da desteğinin önemi ayrıca ortaya çıkıyor. Diğer akla gelen soru ise şahsen benim açımdan daha tehlikeli bir boyutun habercisi olabilir.  ABD’nin 2003’deki "Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu" gerçek adıyla “Irak İşgalini” hatırlarınıza sunmak istiyorum. Mezhepsel savaşın kol gezdiği,  yüz binlerce sivilin hayatını kaybettiği işgal sonrasında Irak halkı o zamanların korkusunu ve ağır etkisini hala yaşıyor.  

2011 yılında dönemin ABD Başkanı Obama’nın “savaşı bitirme sözü”  ile ABD askerleri geri çekilmiş ancak Irak’ta geriye büyük bir enkaz kalmıştı. Daha da kötüsü tüm dünyada vahşetli terör eylemleri ile gündeme gelen DEAŞ’ın ortaya çıkmasına kapsamlı bir zemin hazırlamıştı. Yani kısacası ABD’nin çekilmiş olduğu bir bölgeden yeni bir terör grubunun doğma olasılığı veya bunun alt yapısını hazırlamış olması çok da uzak bir ihtimal değil. Umarım şimdiki Başkan Biden samimi dostu Obama’nın akıllardan gitmeyen  “umut “ ve “değişim” sloganın bir benzerini yapmayı düşünmüyordur.”

 


Bir önceki köşe yazımda Afganistan ile Türkiye’ye oluşturulacak tuzak ile ilgili bu satırlara yer vermiştim. Konu güncelliğini tutmaya devam ediyor.

Türkiye uzun zamandır ABD ile yaşadığı sıkıntılı ilişkilerini sunduğu Afganistan teklifi ile onarmak istiyor. Ancak pandemi sebebiyle sadece Türkiye’de değil tüm dünyada oluşan sosyokültürel ve ekonomik sıkıntıların olduğu bu dönemde yeni bir sorumluluğun altına girer iken ince eleyip sık dokumak, taraftar gözlüğünü çıkarıp objektif olarak negatif yönleri görebilmemiz gerekiyor.

Ardından enkaz bırakmaya alışkın olan ABD sonrası Afganistan ‘da Türkiye’yi nasıl bir ortam bekliyor? 

 Taliban'ın Sözcüsü Suheyl Shaheen  Eylül'de ABD'nin tamamen çekilmesinden sonra ülkede kalacak tüm yabancı askerlerin işgal gücü muamelesi göreceği uyarısında bulundu. Aleni bir tehdit olan bu söylem, Kabil havalimanın güvenliğini sağlayacak olan Türkiye’yi hedef almaktadır.

Havaalanının başkentin tam ortasında bulunması ve Taliban’ın şimdiden önemli bölgeleri devralması sebebiyle güvenliği sağlanacak bölge kuşatılmış durumda bulunuyor. Diplomatları ve diplomatik görevleri korumak ve uluslararası trafik akışının devam etmesi amacıyla da bu güvenliğin sağlanması büyük önem arz ediyor. Hal böyle ilken kuşatılan bu bölgede lojistik sorunların şart koşulan destek ile çözülebilmesi gerekiyor. Ancak beklenen desteğin ne derecede Türkiye’yi tatmin edeceği veya iyi niyetli bir çözüme ulaştırabileceği konusu ise meçhul. Birçok bölgede desteğini göremediğimiz üstüne üstlük müttefikliğimizle sınandığımız konularda ABD ne kadar destek çıktı ise bu tehlikeli bölgede de aynı şekilde destek olacaktır. Kısacası “denenmişi denememek” sözünü hatırımızda tutarak hareket etmek en doğru yol olacaktır.

Afganistan ve Türkiye’nin çıkarı 

ABD Başkanı Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beklenen görüşmesi öncesinde, Türkiye’nin Afganistan teklifi ile gitmesi gergin havayı yumuşatıcı bir etki yaptığını söyleyebiliriz. Türkiye bu adımı ile bozulan ilişkileri revize etmek adına ve herhangi bir NATO ülkesinin almakta zorlanacağı bir sorumlulukla askeri ve diplomasi prestijini perçinleyen bir girişim yapmış oldu. Bu risk olasılarının sıfır olduğu bir durumda pozitif etki yaratacak bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak Afganistan Bataklığında gerçekleşebilecek Türkiye’ye karşı her tehdit bu girişimi anlamsız hale getirecektir.

Diğer taraftan uzun yıllar öncesine dayanan Afgan halkının Türkiye’ye olan pozitif bakışının desteğini ve ekonomik alanda oluşacak yeni kapıların varlığını konuşmak isek tek taraflı analiz yapmış oluruz . Bu sebeple Türkiye bölgedeki başarısı ile göstermek istediği güçlü prestijini tüm küresel güçlere tekrar hatırlatmış olacaktır. Dost ülke Pakistan desteği ile birlikte Taliban'ı dinginleştirebilmesi durumunda bölgedeki hakimiyetini sağlamlaştıracaktır. Uzun yıllardır barışa hasret bölgeye barış getirmesi ile dünya barışını savunup ancak yıkım ve kaostan beslenen başta ABD olmak üzere diğer dünya ülkelerine de barış kavramının anlamını yeniden ezberletecektir. Tabi bu her şey yolunda gider ise gerçekleşecek olasılıklar olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.