Tarih sahnesine baktığımızda büyük devletler, kabileler ve kavimler sürekli savaş halinde kalmışlardır. Bu süreç dahilinde mutsuzluk, huzursuzluk ve üzüntü vs. gibi durumlar hep yaşanmıştır.

Savaş toplumun düzenini sarsan yıkan en büyük acı kayıptır. Savaşı meydana getiren etkenler insanların birbirine olan düşmanlığı değildir. Savaşa meydan olan faktör aslında ekonomik etkenler söz konusudur. Toplumun birlikteliğine, beraberliğine, sıkıntılarına yol açan savaş, insanı hedef alan bir durum olmadığı gibi büyük acı kayıplar sonucunda bireyin maddi ve manevi dünyasını yıkan sarsan acı kayıptır. Savaş toplumun düzenini sarsmak için bir çok durumları hedef alır. Savaş ülkenin, insanların yaşamına konu olan kötü nedenlere yol açan oyunlar, planlar ve aldatmalardır. Kardeşlik hukukunu, insanlık hukuku yok sayar. Yaşamak duygusunu yoksun bırakan birliktelik duygusundan öteye götüren en büyük acı kayıptır savaş. Savaş bir kaostan ziyade, aslında aydınlık dünyayı karanlığa çeviren masumiyet gibi görünen şeytanlaşmış insanların kirli oyunlardır.

Dünya hayatımıza baktığımızda hep çıkarlara, oyunlara ve planlara maruz kalan bir millet olageldik. Yaşamak uğruna ve hayaller peşinden değil de yalnızlıklar, göz yaşları, üzüntü ve acı kayıplar peşinde süregeldi hayatımız. Hangi günü, haftayı, ay’ı, yılı savaşsız, oyunsuz, mutlu, huzurlu vs. gibi geçirdi ki bu ülke? Bizi biz yapan maddi ve manevi değerlerden ötürü bir hayata iten kirli oyunlar yüzünden bölündürmek istediler. Bu kutsal Vatan içinde barış halinde yaşamak son derece önemli bir umut’tur, ihtiyaçtır. Barış içinde yaşamak, toplumu güçlendirdiği gibi, hayatı da kolaylaştırır. Savaş yerine barışı seçmek hayatı ve güzellikleri seçmektir. Toplumsal barış ve uzlaşma iyi yaşamanın şartıdır. Savaşın çevreye verdiği zarar insanlarda büyük ve önemli etkiler bırakmaktadır. Savaş her yerde kötüdür. Çünkü ardında hep gözyaşı bırakır. Peygamber Efendimiz (a.s)’den önce ve sonradan da gelen kirli oyunlar yüzünden yaşandı hep kayıplar.

Aslında bizi bizden uzaklaştıran maddi ve manevi değerler değildir. Avrupa’nın sinsi planlarıdır. Güçlü devletlerin 100 yıllık planları değil de 1000-2000 yıllık planların uygulandığı garip ülkemin insanlarına olan merhametsizlik bir bölücülük, kaos, oyun ve planlardır. Hayatta hep acılar gözyaşılar ve üzüntüler yaşadı, yaşadık. Hangi anne, baba, abi ve kardeş istesin ki CANIN’dan çok sevdiğinin kaybını yaşansın ki? Kim istesin ki...? Anlam verilmeyecek mi, verilmiyor mu, ya da neden verilmiyor bunca yaşanan kirli oyunlara niçin? Neden? Oysa kendi evinden mutlaka bir kaybın yaşanması mı gereksin. Gerek yok bunlara aslında. Neden Güneydoğu'da oluyor bütün bunlar? Sizce yeraltının verdiği madenler mi? Yoksa Kürt deyip ülkeyi bölerek içimize sinmek mi? Hangi akla hayale sığar ki. Değil miydik Çanakkale’de, Kurtuluş’ta ve bir çok yerde aç susuz elbisesiz savaşan? Biz değil miydik başka ülke miydi? Neden anlam verilmiyor. Bütün yaşananlara? Kürt, Türk, Laz, Çerkez, çatışması mıdır? Yoksa, madenler ve coğrafi konumlar mı? Tarihin emelleridir onlar için bu topraklar. Bizim içinde Müslüman kardeşinin birbirine kin duymasına çevirmesidir. Bir krallık, bir koltuk ve bir saltanat yüzünden bizi bize düşürenler, düşürtürenler oldu. Avrupa Devletleri. Tıpkı Irak, Filistin, Mısır’da ve Suriye’de onlara yapılanlar gibi. Onlar mıydı kendi kendini yok eden? Yoksa başkaları mıydı? Ölenler onların evlatları olmadı ki, ölenler onların yakınları olmadı ki, ölenler onların sevdiği olmadı ki, ölenler hep biz olduk.

Bu topraklar üzerinde yaşayan kardeştir. Öyle olmalı bundan başka gaye yok. Bizi yöneten başka eller olmamalı. Bizi bizden alıp götürecek kötülüklere yer verilmemelidir. Asıl mesele bu değil midir.? Bütün bu oyunlar bizi bizden alıp götürmeleridir. Neden BİZ? Sizce oturup sormak gerekmiyor mu bu soruyu kendimize sormayı? Meselenin boyutu birliktelik, barış, huzur, mutlu, ve umut olmalıdır. Hayatımızda hiç bir oyuna gelinmemelidir. Artık bu “KUTSAL VATAN” parçası üzerinde. Kardeşlik duygusu pekiştirilmeli ve pekiştirmek içinde her türlü güzellikler eda edinmelidir. Barış tacıyla, saltanat tacıyla kıyaslanamayacak kadar güzel ve değerlidir bu toprak parçası. Ve kardeşlik duygusu dökülmelidir. Bir karış kan bile olsa dökülmemelidir hiç zaman. Üzülen biz olmamalıyız ne Batı ne Doğu ne Karadeniz ve de ne Akdeniz’deki kardeşlerimiz. Üzülen Peygamber (a.s) olmamalıdır. Ve hangisi? Yıkılmış binaların, çökmüş evlerin, göçmüş mağaraların içinde ölen çocukların hayatını ve o çocukları öldürten silahların ve yapanların servetlerini biraz daha arttırmak, yaptığım gizli anlaşmalarla kanı paraya çevirmek için feda ediyorum? diyebilecekti.

Niye içimizde tükenmeyen bir öldürme isteği var.? Neden kardeş dediğimiz halde birbirimizin ölmesini yaşanmasını istemiyoruz? Bütün ocaklar üzülürken sevinen kim oldu? Avrupa mı biz mi.?

Belki bu yazımda bütün anlattıklarım aptalca belki de değil ben ise sadece kardeş olduğumuzu hatırlatarak bir kez daha yapılanlara gelinmemelidir. Herkes kendisiyle yüzleşme cesareti göstermelidir. Aşk pınarları, sevgi sözcükleri, kardeşlik duygusunu esmeli ve esmesi ile yaşanmalıdır bu hoş esen topraklarda hep. Hep kendi ideolojilerin, kendi arzularını uygulayanların yüzünden yaşandı, yaşanıyor olaylar, kaoslar, zedelenmeler. Kardeş olduğumuzu unutmayarak her türlü oyunlara aldatmalara gelinmemelidir. Tam tersi yapılmalıdır. Unutulmamadır ki üstünlük takvadadır. Öyleyse kardeşlik duygusu için hiç bir şey zayi olunmamalıdır ve korunmalıdır. Kürt, Türk, Laz, Çerkez vs. gibi olduğu için değil ‘İNSAN’ olduğu için değer verilmelidir, sevilmelidir. Unutulmamalıdır bütün kardeşlik prensipleri, yaşananlar ve yaşayanlar ve yaşatanlar mutlu bir hayata adım atarak ve yaşamaya süre gelmiştir. Eğer istemiyorsak da Suriye, Irak, Filistin, Mısır gibi bir hale düşüp esir olarak yaşarız.

MEHMET YILDIRIM

Muğla Üniv. Spor Bil.Fak.