Bir millet için dil; nefes alıp verme gibidir. Dilini kaybeden milletler benliğini de millet olma vasfını da kaybederler. O sebeple güzel dilimizin kullanımı ve gelişmesi üzerinde ne kadar dursak azdır. Bugün çok ciddi şekilde dil yozlaşması var. Esnaf tabelalarındaki isimlerden tutunda, aydın insanların konuştuğu kelimelere varıncaya kadar dilimiz yabancı sözcüklerin istilası altında... Bugün maalesef Türk Dili hakkında Türk Dil Kurumu'nun yayın organı olan aylık 'Türk Dili' dergisi bile gereken hassasiyeti gösterdiğini söylemek biraz güç. Türk Dili dergisindeki yazı ve şiirlere bakıyorum hiçte doyurucu değil. Türk Dili dergisinin Şubat 2007 tarihli nüshada sigarayı metheden iki adet şiiri okuyunca çok şaşırdım. Gerek Türk Dili dergisi ve gerekse Türk Edebiyatı dergisi bir süreden beri garip şiirler neşrediyor. Her iki dergide de bir 'fantazi' almış başını gidiyor. Dil birliği konusunda Mustafa Kemal Atatürk'ün hassasiyetini Prof. Dr. Ali Özek Bey'den duyunca doğrusu çok sevindim. İslami İlimler Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ali Özek, Atatürk'ün Batı'dan alfabe almasındaki maksadın Orta Asya'daki Türk kardeşlerimizle Dil Birliğini kurmayı amaçladığını belirtiyor. Rusya'nın bunu fark ederek Orta Asya Cumhuriyetlerinde Latin Alfabesini bırakarak Kiril Alfabesine geçildiğini vurgulayan Ali Özek, "Atatürk kendi döneminde Arap Alfabesini bırakıp Latin Alfabesine geçmesi Batılaşmadan ziyade Orta Asya'daki Türk soydaşlarımızla birlik oluşturmaktı. Milletin millet olarak kalması için dile ihtiyacı vardır. Millet devlet olmak istiyorsa, o zaman dinini iyi bilmesi lazım. Bunları Atatürk iyi biliyordu. Bir dilin devlet dili olması için asırların geçmesi gerekiyor. Bugün Türk Cumhuriyetleri için dil birliği gerekiyorsa Türkiye Türkçe'si olmalıdır." Evet Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nde Latin Alfabesine geçmişlerdir. Bu durum önemli bir aşamadır. Bütün bunlar olurken Türkiye Türkçe'sini bilerek veya bilmeyerek kuşdiline çevirmek isteyenler de yok değil. Bu konuda bir önemli uyarıda Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan hocamızın Türk Dünyası Tarih ve Kültür dergisinin Mart 2007-243. sayısındaki başmakale de yer alıyor. Vakıf üniversiteleri Türkçe'yi adeta büyük çoğunlukla hakir gördüklerine işaret eden Prof. Dr. Turan Yazgan; " Temel eğitim ve orta öğretimde yabancı dille eğitim, aileler için, adeta, mutlaka ulaşılması gereken bir amaç, çocuklar da bunun köleleştirilmiş vasıtasıdır. İstihdamda, gerekli gereksiz olduğuna bakılmaksızın, yabancı dil, her türlü kabiliyetin önüne geçmektedir. Yabancı dil bilen bir "ahmak" "kabiliyet ve dirayetli"ye tercih edilmektedir. Türk alfabesi adeta fiili olarak değiştirilmiştir. Cafe yazıp kafe okumaya mecbur olduğumuz bir ortam yaratılmıştır. Hiçbir yabancının girmesinin mümkün olmadığı meselâ bir konferans salonunda çıkış kapıları "exit" yazılarak gösterilmektedir. Sokaklarda, caddelerde, ticari işletmelerin hemen tamamının levhalarında neredeyse tamamen yabancı dil kullanılmaktadır. Çıkan dergilerin birçoğunun adları, hep yabancıdır. Televizyon adları, televizyonlarda program adları geniş çapta yabancıdır. Türkçe'nin eğitimi gerekli ölçüde ve gerekli ciddiyetle yapılmamaktadır. Şu anda Türkiye'nin üniversitelerinde ve hatta diğer eğitim kurumlarında yeterli Türkçe öğretim üyesi ve öğretmeni yoktur. Anadolu'da Türk dili asistanlarının (hocalarının değil) ortalama ders yükü 30 saatin üstündedir. Miktar yetersizliğinin yanında "vasıf" yetersizliğini düşünmeye bile imkân yoktur." Türk çocukları Türkçe'nin üstünlüğünden haberdar olmadıklarını belirten Prof. Dr. Turan Yazgan; "Çocuklarımız, sadece "göz" ile ilgili 2500 deyimimiz bulunduğunu, ölümün mahiyetine göre kaç çeşit ifade edildiğini (ölmek, göçmek, ruhunu teslim etmek, nalları dikmek, gebermek, şehit olmak, mort olmak.....) bilmemektedirler. Şu cümleyi hangi dil bu kısalıkta ve güzellikte ifade edebilir: Yaptırttırdıklarımızdanmış mıydınız? (Bu cümleyi eski YÖK başkanımıza İngilizce'ye çevirmesi ricasıyla söylemiştim.) Bugünkü eğitimde, insan beyninin hafıza kısmının en geniş ve derin şekilde Türkçe ile doldurulması, insanların düşünme ve yaratmada en tesirli şekilde Türkçe'yi kullanabilmelerinin temini şarttır. Başka bilgilerin beyne kaydedilmesine gerek yoktur. Beden hamallığı gibi beyin hamallığının da terk edilmesi, düşünme, sorma, arama, bulma, çözme, tartışma ve yaratma da çok zengin bir Türkçe'ye sahip gençlerin yetiştirilmesi eğitimin gayesidir. Bilgiler ise bunu sağlamada kullanılan vasıtalardır. Yabancı dil bilgiye ulaşmada kullanılan bir vasıtadır. Gerekli olan herkese tıpkı Fransız'ın, İngiliz'in .... öğrettiği gibi öğretilir. Yabancı dille eğitim milli cinayettir. Tarihte kılıçla, topla, tüfekle yok edilmiş hiçbir millet yoktur. Tarih, sadece dilini kaybettiği için yok olmuş milletlerin mezarlarını bize göstermektedir. Bu problemin çözümü siyasetten geçer. Siyasi güçlerimizi bu konuda ikna etmek için bütün kurum ve kuruluşlar, sonsuz bir gayretle çalışmalıdırlar." Dilimizle ilgili bir sevindirici haberi vermeden geçemeyeceğim. Türkçe'nin kötü kullanılmasını engellemek ve dilimizi yabancı kelimelerin etkisinden kurtarmak için yapılan çalışmalara TBMM'de hız verildi. İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem'in başkanlığı ve 106 milletvekilinin katılımıyla kurulan "Türkçe'deki Yabancılaşmanın Araştırılması, Türkçe'nin Korunması ve Etkin Kullanımı İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu" çalışmalarına başladı. Komisyon başkanı Ekrem Erdem Türkçe'nin yabancı dillerin istilasına uğradığını belirterek şunları söyledi "Dilde bozulma gündelik yaşantımıza o kadar çok yansıdı ki sabahları evden çıkarken çocuğumuza güle güle demektense bay bay demeyi tercih ediyoruz. Evet kelimesini kullanmaktansa okey, yes gibi yabancı kelimeler kullanıyoruz. Türkçe eğitim vermeli ve çocuklarımıza Türkçe'nin önemini kavratmalıyız " dedi. TBMM'deki çalışmanın sevindirici bir gelişme olarak gördüğünü söyleyen Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, "En önemli sorun, yabancı dillerin, özellikle de İngilizce'nin, Türkçe'yi olumsuz etkilemesi gerçeğidir. Yabancı dillerin etkisi sadece dilde değil, beslenme alışkanlıklarımızdan, giyime, müziğe kadar pek çok alanda etkisini göstermektedir" dedi. Öte yandan Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, Türkçe'nin yok olma tehlikesi bulunmadığını belirtti. TBMM Araştırma Komisyonuna bilgi veren Prof. Dr. Akalın Akalın, "Yeryüzünde 100 milyondan fazla kişinin konuştuğu diller arasında Türkçe 5. sırada yer alıyor. Almanya'da yapılan bir araştırmaya göre, yeryüzünde anadilini kurallara uygun olarak en erken Türk çocukları öğreniyor. Bunun nedeni Türkçe'nin zengin ve güçlü yapısıdır." dedi. Dilimizi muhafaza etmek neslin muhafazası kadar önemlidir. Hepimize büyük görev düşüyor.