Bir genç anlatıyor: “Nenemlerin evine gittiğimizde, hani sürekli gidip gelirdik. Bende her seferinde sorardım yani. Duvarda 6-7 tane resim asılıydı. Şehit dayılarımın (Pkk) resimleriydi, faili meçhul giden aile fertlerimin resimleriydi. Odadan gitmek isterdim, nenem bağırırdı: nereye gidiyorsun? Gel odaya. Bu sefer başlardım: “Nene bu kimdir? Dayın! Ne oldu dayıma?” Öldürüldüler. Diğeri? O da dayın! Ona ne oldu? Onu da öldürdüler. Eee diğeri, onu da...”

Diğer bir gençle devam ediyoruz: “Biz İskenderun’da Diyarbakır ismiyle büyüyoruz. Biz Diyarbakırlıyız; Diyarbakır. Ben küçükken uykumda, “Li Amade Li Amade” şarkısını söylüyormuşum, o kadar hani...”

Yine diğer bir genç “çok bariz ve gözle görünür bir şekilde kürtlerin (Pkk’lı) oranı artmaya başladı... Sen üniversite öğrencisisin, ailenin sana yüklediği misyon ve beklentiler var.”

Başkan bir genç yaşadığı yer ile ilgili olarak şunları söylüyor “Akrabalar burada daha iletişim içinde. Bir aile içerisinde yirmi otuz kişi yaşayabiliyor. Müthiş bir sosyallik var. Herkes herkesin içini biliyor, herkes herkesle ilgili, herkes herkesin psikoloğu. Hiç kimsenin canı sıkılmıyor.”

Yine bir mülakatçı “Bence bütün kürtler (Pkk’lı) siyasi doğar. Sadece farkında değilizdir. Bu benim kaderim zaten!”

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Yazıya bu örneklerle başlamamın sebebi “Türk Aile Yapısı” ile “ayrılıkçı bölücü terör destekçisi ailelerin yapısı” arasındaki farkları bulmak ve yaşama etkisini değerlendirmek.

Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu “Bir milletin vasıflarını öğrenebilmek için önce o topluluğun ailesini ele alıp incelemek kafidir. Aile nizamının bozulduğu an bir topluluğun da nizamı alt üst olur.” demektedir.

Türk Milleti, “Türk Ailesi”nin devletin ve ordunun temelini meydana getirdiğini unutmuştur. Oysa devletin güvenliği ve başarısı aileye bağlıdır.

Türk ailesinde kadın, çocukların terbiyesi ve yetiştirilmesi konusunda kocası ile birlikte çok büyük bir ehemmiyete sahiptir.

Türk Milleti, en sıkıntılı dönemlerinde ve bilinçli olarak ortadan kaldırılmaya çalışıldığı zamanlarda, güçlü aile yapısı ile sorunların üstesinden gelmiştir.

Türk aile yapısında anne ve babaların, çocuklarına karşı; biyolojik, ekonomik, koruyuculuk, psikolojik, eğitim, dini ve itibar sağlama gibi görevleri vardır.

Bilmeliyiz ki, ailenin bu görevleri yaşam boyunca aile dışında başka bir kurum tarafından yerine getirilemez. Çocuklarına karşı biyolojik görevlerin yani açlığın ve maddi ihtiyaçların yerine getirilmiş olması, aile ve toplum yapısının dolayısıyla da devlet yapısının korunması için yeterli olmaz.

Yani işin özü, büyük Türk hikayecisi Ömer Seyfettin’in “Anladım ki, aile ile millet arasında hiç bir fark yokmuş” dediği gibidir.

Hatta kesbettiği önemden dolayı, Anayasamızın 41. maddesinde “Aile Türk toplumunun temelidir” hükmü yer almıştır.

Aile yapımız bu nedenle, devletimizin bekası ve Türk Milletinin istikbali için inanılmaz bir önemdedir. Ancak bu halkımız tarafından bilinmemekte veya bilinse bile gerektiğince anlaşılamamaktadır.

Aksi olsaydı, anne ve babalar; çocuklarına karşı maddi ve manevi görevlerini yerine getirirken bir de buna milli düşünmeyi, yaşamayı ve davranmayı eklerlerdi. Oysa bu noktada, biz Türkler büyük bir zaafiyet içindeyiz diye düşünüyorum.

Yanılmış olsaydık; kadınlarımızın doğurganlığı azalmaz, menfaatlerimiz için kırk takla atmaz, Türklük söz konusu olunca taviz vermez, oportünist davranmaz, soyguna ve talana göz yummaz, milli hedefleri ıskalamaz ve ülkemizin felakete gidişine bugünkü gibi sessiz kalmazdık...

Türk Milleti adeta bir felakete doğru sürüklenirken; çocuk sayısı bir veya ikiye düşmüş, aile ve komşuluk bağları zayıflamış, topluluk arası ticaret sıfırlanmış ve kardeşin kardeşe yabancılaşmış olduğu, milli menfaatlerin bilinmediği yada görmezden gelindiği gerçeği, evlerimizde ne kadar konuşuluyor?

İnsan eğitiminin başlangıç kaynağı ailedir. Bu nedenle size, bölücülerin nasıl bir ruh yapısına sahip olduklarını ve bu eğitimi aldıkları aile tipi ile şu an milletimizin çekirdeğini oluşturan Türk Aile yapısını karşılaştırmaya çalıştım.

Tepkili olsak da bilmeliyiz ki, aileden başlayarak karşımızda ne istediğini ve ne yapacağını bilen idealist bir insan tipi var. Anne babalarımız ile bizler, nesilden nesile gelen arızalar nedeni ile aymaz bir toplumun oluşmasının en amil sebeblerinden biri olduk.

Yoksa % 93’ü “Ben Türk Milletindenim” diyen bir halkın ve onun devletinin, bölücülük ve terör diye bir sorununun olmaması gerekirdi.

Onun için anne ve babaları uyarıyorum: gelin geleceği el birliği ile oluşturalım ve koruyalım. Türk Aile yapısını, milli hedefleri ve menfaatleri düşünür ve ona göre yaşar hale getirelim. Vatan olmayınca çocuklarınızın ve torunlarınızın geleceği olmaz. Bundan dolayı evdeki hesabımızı; devlet, bayrak, Türk Milleti, toprak gibi hususları düşünerek yapalım. Yoksa milliyetsiz bir topluluğun vatan, devlet, bağımsızlık, din, iman, namus gibi kavramları taşıması ve koruması bir hayalden ibarettir. 

Bilmelisiniz ki, toplumdaki müspet değişimi mutlaka aileden başlatmalıyız ve başlatacağız...