Tarih boyunca çeşitli Türk Devlet ve İmparatorlukları kurulmuştur.

Bunlar çoğunlukla başka isimlerle anılmışlardır, Göktürk Devleti dışında.

Bu devletler her ne kadar başka isimlerle anılmış olsalar da, komşuları ve diğer ülkeler, bu devletleri "Türk Devleti" olarak adlandırmışlardır.

Türk Ulusu'nu bölme ve parçalama yolunda dış güçlerin asırlardır sürdürdükleri çabalar sonucu, bugünkü çelişkili duruma geldik.

Selçuklular ve Osmanlı'lar döneminde hiçbir ayrılık kaygısı taşımayan Kürt kardeşlerimiz şimdilerde Türk adını hazmedemez bir durumdalar?

Aslında bu hazmedemeyenleri tüm Kürt Halkı'na ait olarak görmemek lazımdır.

Dış güçlerin oyununa gelen bazı elebaşılar, tahriklere ve vaadlere kapılıp bir rüzgârın önünde sürüklenmektedirler.

Yıllardır Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da etkin olan terörist saldırılardan en çok Kürt vatandaşlarımız zarar görmüşlerdir.

Terörden zarar gören halk; Kuzey Irak, Suriye veya İran'a sığınmamıştır.

Türkiye'nin batı illerine göç etmişlerdir.

Kürt Halkı, kendisini Türk Milleti'nin bir parçası olarak görmektedir.

Asırlardır birlikte yaşadığımız Yahudiler veya Ermeniler de azınlık statüsüne karşı çıkmaktadırlar ve kendilerini Türk Milleti'nin asli unsuru olarak kabul etmektedirler.

Yazarlarımızdan Üstad Levon Panos Dabağyan ile sohbetlerimizde, özellikle bu duygu ve inanışını sıklıkla dile getirmekte ve azınlık değil, Türk Ulusu'nun asli üyeleri olduklarını vurgulamaktadır.

Lozan'da alınan kararlar ve dayatmalar sonucu, Türkiye bazı etnik kökenleri "azınlık" olarak nitelemek zorunda bırakılmıştır.

Şimdi Avrupa Birliği yolunda, karşılaştığımız yeni dayatmalarla yeniden başka azınlıklar yaratılma çabaları yoğunlaşmaktadır.

Türk Ulusu'na hayat veren unsurlar, daha soğukkanlı ve daha akılcı davranırlarsa, Avrupa'nın tuzağına düşmekten kurtulabiliriz.

Bu noktada Lozan'da yapılan hataları da düzeltme yolunda özgür iradelerimizi birleştirmeliyiz.

Güneşin ortasında ışık, ışığın ortasında hakikat, hakikatin ortasında ise ölmezlik vardır.

Vedalar