İnsan; canlı - cansız, bitki - hayvan, taş - toprak her şeyle kardeş! Çünkü Hâlıkları / Yaratanları bir. Çünkü yetiştirici ve besleyici Rableri bir. 
     Aslında cansız diye bir şey yok. Her şey hareket hâlinde. Atomlardan gezegenlere kadar ve onların içindekilerle birlikte her şey canlı. Zira hareket; canlı oluşun belirtisidir.
     Tüm insanlar, Hz. Peygamber’in peygamberliğinden beri, O’nun ümmetidirler. İnananlar da, inanmayanlar da. O’na ümmet oluşları, ta Kıyamete kadar sürecek. İster O’nu kabul etsinler, ister etmesinler; farketmez. İnananlar; inanan ümmeti, inanmayanlar; inanmayan ümmeti.
     Zira her peygamber; kendisinden sonraki peygamber gelene kadarki bütün insanların peygamberi olup; o zaman şeridinde gelip geçen tüm insanlar da, o peygamberin ümmeti sayılırlar. İster inansın ister inanmasınlar. 
     Tabiatiyle, son peygamber Hz. Muhammed’den sonra, tâ Kıyamete kadar gelen geçen -ister inansın ister inanmasın- tüm insanlar; Hz. Muhammed’in ümmeti sayılır. Yani aslında O’na inanması, O’na bağlanması gereken insanları teşkil ederler. 
      Tıpkı kabul etsinler veya etmesinler; canlı-cansız her şeyin Allah’ın yarattığı varlıklar olması gibi. İnanmayanların tutumu; onları Yaratanın kulu olmaktan çıkarmaz. 
     Yunus Emre’nin: “Yaratılmışı severiz Yaratandan ötürü.” deyişini bir de bu açıdan düşünelim.
     İnsana akıl verilmiş; istediğini seçip seçmemek, kabul edip etmemekte serbest bırakılmış. Yani  akla kapı açılmış; seçip seçmemesi onun bileceği iş denilmiştir. 
     Kaldı ki:
x
     “Hepimiz Hz. Âdem’in çocuklarıyız. Öyleyse kardeşiz. Âdemî kardeşlik.
     “İnsanî kardeşlik dairesi, en geniş daire.
     “Hz. İbrahim üç semavî dinin atasıdır.
     “İbrahimî kardeşlik. Ehl-i Kitabın imanî kardeşlik dairesi.
     “Hz. Muhammed son dinin son peygamberidir.
     “Muhammedî kardeşlik. İslâm kardeşliği.
     “Yaratıcı ‘Rabbü’l-Âlemîn’dir. Sadece ‘Rabbü’l-Mü’minîn’ değil. 
     “Yani sadece inananların değil, bütün âlemlerin Rabbidir.
     “ ‘Ben bunlara inanmıyorum!’ diyenler var ise (de); 
     “Aynı havayı soluyup, aynı güneşle ısınıyor, aynı dünyada yaşıyoruz. 
     “Dünyevî kardeşlik. 
     “Evrensel kardeşlik! 
     “Bu dairelerin dışında kalan oldu mu?
     “Dünya kardeş, galaksi kardeş siz de gelin!
     “Sahi, hepimiz kardeşiz galiba!
     “Öyleyse!
     “Dünyamız ve kâinatımız yeterince geniş ve hepimize yeter. 
     “Kavgaya gerek yok. Ne dersiniz?”  
     (M. Said Zeki, Yeniasya, 8. 1. 2018)
x
     Hz. Ali atadığı yargıçları uğurlarken, onlara şu telkinâtta bulunur:
     “Müslümanlara karşı âdil olunuz. Çünkü onlar sizin din kardeşleriniz.
     “Müslüman olmayanlara karşı da âdil ve adâletli olunuz.
     “Çünkü onlar da sizin; insan olarak kardeşlerinizdir.”
x
     Aslında Hz. Ali: 
     “Müslümanlar din kardeşlerimiz. Müslüman olmayanlar da, insan olarak kardeşlerimizdir.” demiş oldu.