Öncelikle bize  kendinizden  bahseder misiniz?

Gazi Üniversitesi bölünmeden sonraki adıyla Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema 3. Sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda fakültemiz bünyesinde bulunan Türk İletişim Topluluğu'nun başkanıyım.

Neden Medya? 

Öncelikle kişilerarası iletişim eski dönemlere göre azalsa da medyayla iletişim arttı bir sebebi bu diğer sebebi ise lisede de Radyo-Televizyon bölümü öğrencisi olmam bununla beraber lisede eğitim gördüğüm yıllarda meslek derslerine giren kıymetli hocalarımın danışmanlık yapması ve alanı sevdirmeleri. Medya güzel bir sektör... Bana göre hareketli, enerjik ve sıradışı bu da başka bir nedeni.

Medyaya ilk adımı nasıl attınız?

Önceden de söylediğim gibi lisede RTV bölümü öğrencisi olmamla aslında ilk adımı attım ve bölüm benim için tutku haline geldi. Her zaman hayal gücünüzü kullanma imkanınız olan ve pek sıradanlık kabul etmeyen bir sektör. Sürekli yeni şeyler yapıyor, üretiyor ve öğreniyorum ve bundan mutluluk duyuyorum. Üniversitede de bu yüzden devam etmek istedim ve iletişim fakültesine geldim.

Medya dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?

Pek medya dışı sayılmasa da Grafik-Tasarım dikkatimi çeken başka bir dal. Yaratıcılık ve gerçekten sıra dışılık isteyen özgün bir sektör günün birinde bu alanda da çalışma imkanım olursa denerim.

Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?

Bizim sektörde/meslekte oldukça fazla bir rekabet etkisi var. Sadece iletişim fakültesi öğrencileri ile değil, başka fakülte mezunları ile de bir rekabet halindeyiz. Öyle geniş bir skala var ki mühendislik okuyan birisi de bizim sektörde çalışabiliyor ama bizim sektörden birisi mühendislikte çalışamaz pek tabii ki. Olumsuz olarak ise iletişim mezunlarının önünün kapanması, olumlu olarak ise bu rekabet ortamının verdiği azimle daha çok işlere önem vermek diyebilirim ama açık konuşmak gerekirse pek bu rekabet ortamı sadece iletişimciler arasında olmalı.

Medya dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Eğer bir şeyler değiştirme şansım olsaydı kesinlikle iş istihdamı olurdu, güzel bölüm lakin bir istihdam sıkıntısı var.

Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı  ya da bu işi yapabilmek için sizce iletişim mezunu olmak gerekli midir? 

Bunu şöyle yorumluyorum kendimce; bir ekmeğin pişmesi belli bir zaman alır veya bir ağacın meyve vermesi zaman alır ve belli aşamalardan, işlemlerden geçer. İletişim mezunları bu aşamalardan geçiyorlar fakat doğrudan sektöre atılanlar bir yalpalama yaşıyorlar. En azından doğrudan değil de bir kursla geçmeleri daha iyi ama öncelik kesinlikle iletişimcilere verilmeli. Bu sektörde yeteneği olan da eğitimini almalı, aşamalardan geçmeli.

Salt spikerlik / sunuculuk kursu ile spikerlik / sunuculuk yapılabilir mi? 

Bu aslında biraz da yetenek işi. Misal her iletişimci spikerlik/sunuculuk yapamaz yeteneği yoksa. Ama yeteneği olan bir insan da belli bir eğitim sürecinden geçtikten sonra rahatlıkla yapabilir. Çok sayıda iletişim fakültesi var ve kesinlikle içlerinden çok sayıda bu yeteneğe sahip insan var, öncelik onların hakkı diye düşünüyorum.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

İlk olarak çabuk sinirlenme gibi bir huyum var, onu değiştirirdim. Eğer işler kontrolümden çıkarsa veya ufak aksilikler olsa bile canımı sıkar ve sinirlenirim fakat saman alevi gibi, çabuk geçer sinirlilik halim ve öfkemi kontrol edebilirim. Bir diğeri ise her şeyi bir an önce bitirme isteğim sanırım, aceleci bir  yapım var bir köşede beni bekleyen işler varsa rahat edemem, onu bitirmem gerekir önce.

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

Medyayla içli dışlıyız bu bölümden de kaynaklı bir şey, gündemden haberdar olmalıyız sonuçta bu sektörde çalışmaya adayız. Sosyal medya ile aram iyi, gündemi de genellikle oradan takip ederim artık yeni medya daha çok kullanılan bir şey. Fakat geleneksel medya fikrimce hiçbir zaman bitmeyecektir.

Türk İletişim Topluluğundaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? 

Türk İletişim Topluluğu fakültemizin birçok etkinliğini düzenleyen, hedefi öğrenci arkadaşlarımıza bir şeyler kazandırmak olan son derece başarılı bir topluluktur. Geziler, söyleşiler, konferanslar, belgesel ve kısa film çekimi projeleri vs. şeyler yapıyoruz. Etkinliklerimiz gayet beğeniliyor, hocalarımızdan da ciddi destekler görüyoruz bu bizi ekip olarak çok mutlu ediyor. Toplulukta 3. yılım ve bu yıl başkanlığı devraldım, görevimi severek sürdürüyorum ve keyif alıyorum çok güzel proje ve etkinliklerle yine bu yıl da adımızdan söz ettireceğiz ve öğrenci arkadaşların isteklerine de her zaman olduğu kulak verip, bir şeyler kazandırmaya devam edeceğiz.

Üniversite radyosundaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? 

Radyo Gazi'de 2 yıl boyunca görev aldım, çalıştım. Gerçekten çok güzel bir ekipte yer aldım, benim için ayrı bir yere sahip. Radyomuzda aktif müzik yayınları, programlar vs. hazırlanıyor, sunuluyor ve "Genç İletişimcilerin Sesi" olmaya devam ediyor. Aktif müzik yayınları yaptım ve bunu büyük bir keyifle yaptım 2 yıl boyunca. Aylin Hoca'mız çok donanımlı ve bilgili bu konuda onun öğrencisi olduğum için şanslıyım, çok şey öğrendim ondan radyo serüvenim boyunca.

İyi sunuculuğu  nasıl tarif edersiniz?  

İyi bir sunucu haberi izleyiciye/dinleyiciye yansıtandır, duyguları geçirebilendir ve güçlü bir hitabet yeteneği olan kişidir bana göre.

Sunuculuğun dünyadaki stresli mesleklerden olduğu ifade ediliyor. Sizce böyle mi ? Spikerliğin stresli yanları neler? 

Stresli yanı canlı yayında olmak. Hata yapma şansınızı gözden çıkarmak demek bana göre çünkü düzeltebileceğiniz bir zaman yok o yüzden hata yapma lüksü pek fazla olmadığından dolayı stresli bir meslek.

Bir televizyon programı yapmak ister misiniz? 

Bir televizyon programı yapmak isterdim ama işin mutfak kısmını daha çok sevdiğimden kamera arkası tercih ederdim, düzenleyen olmak bana cazip geliyor bazen.

Sizce ekranda olmak için güzellik şart mı? 

Maalesef böyle bir algı var ama bana göre şart değil çünkü önemli olan hitabettir, duyguyu verebilmektir. Radyonun sevdiğim diğer bir yönü de bu aslında önyargının minimum seviyesinde olması ve sesin, hitabetin insanları etkilemesi görselliğin değil.

Yeni Medyanın ( Sosyal Medya ve İnternet ) Geleneksel Medyayı ( Radyo – tv gazete ) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz ? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek? 

Buna ihtimal vermiyorum en basitinden araçlarda hala radyo dinleniyor, bir işle meşgulseniz radyo dinliyorsunuz. Ben radyo dinlemeyi çok severim ve hayal kurma yetisi daha çok gelişiyor bence ve bir merak uyandırıyor. Örneğin bir spikerin veya sunucunun sesini beğenirsiniz ve nasıl biri olduğunu kafanızda canlandırırsınız, merak edersiniz ben hissi seviyorum. Günümüzde internet dizileri ve sosyal medya güçlü rakipler fakat TV sektörü bu açığı kapatmaya çalışıyor ve başarılı projeler görüyoruz. Belki kullanım olarak geçebilir ama geleneksel medya yok olmaz. Zamanında aynı şey radyo için de deniyordu fakat öyle olmadı. Hep bir teknolojik savaş var fakat kullanım oranı değişir, yok olmaz.

Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?

Boş zamanlarımda kurslara giderim, yeni yerler, yeni müzikler, yeni kitaplar keşfederim ve fırsat buldukça dinlenip arkadaşlarıma vakit ayırırım. Kültürel faaliyetlere katılırım. 

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Hayatımın kitabı kesinlikle Hüseyin Nihal Atsız'ın Ruh Adam isimli romanıdır. Okuduğumda beni çok etkilemişti ve daha sonraki okumalarımda da aynı şekilde etkileyen nadir kitaplardandır.

KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz? 

KırmızıTürk gayet hoş işler yapan ve oldukça başarılı bir platform. Spiker ve sunucular için gerçekten güzel ve beğenilen bir mecra. Günümüzde bu alanda en başarılı platform KırmızıTürk.

Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?

Bulunduğum yerden memnunum yine olsa yine okulumu tercih ederdim. Çok kıymetli, donanımlı hocalar tanıdım ve çok güzel bir arkadaş çevrem var benim için çok kıymetliler. Gelecekte kendimi güzel bir mevkii de görmek isterim tabi ki. Ve işin reji kısmında olmanın beni daha çok mutlu edeceğini düşünüyorum, mutfak kısmı dediğimiz alan yani. Birkaç düşüncem var, çok yönlü düşünürüm bir diğer düşüncem ise akademisyen olup daha sonra üniversitede hoca olmak. Aslında idealler mevcut şartlara göre de değişiyor bazen ama önemli olan gerçekten isteyerek yapmak. Birkaç düşüncem var sektörle ilgili daha netleştiremediğim ama başarılı olacağıma inanıyorum.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı? 

Kesinlikle sevmedikleri bir şeyi yapmasınlar ve hayalleri için mücadele etsinler. Hayat bize bir şeyleri altın tepsiyle sunmuyor isteklerimiz için uğraş vermemiz gerekiyor ve pes etmesinler. Bir işi severek yapmak çok başka, o iş o zaman tutkuya dönüşüyor ve ortaya mükemmel bir iş çıkıyor o yüzden severek ve isteyerek yapsınlar, yaptıkları işe özen göstersinler.

Röportaj : Cengizhan KAYA