Geçen hafta 20 Kasım günü İstanbul Güngören’de yolcu dolu bir minibüsün aşırı hız yüzünden iki yolcu hayatını kaybetmiş biri de ağır yaralanmış. 21 Kasım’da da Beykoz Çubuklu’da kontroldan çıkan bir minibüs denize uçmuş, ön camdan fırlayan sürücü hafif yaralanmış. Aynı gün yurt sathında meydana gelen diğer minibüs kazalarında da 2 kişi hayatını kaybetmiş, 10 kişi de yaralanmış.
Bu olaylar özellikle İstanbul için kent içi ulaşımda minibüs terörünü gündeme getirdi. İstanbul’un gerçekten büyük bir yarası olan bu soruna, yolcuların, minibüs şoförlerinin ve Esnaf Odası’nın yaklaşımları gazetelerde yer aldı.
Aslında İstanbul’da yaşayan ve bu araçlarla seyahat eden herkesin, sürücülerin aşırı hız, trafik kurallarına uymama, fazla yolcu kapma ve taşıma rekabet alışkanlıkları yanında dikkatsizlik, eğitimsizlik, disiplinsizlik ve denetim yetersizliğinden bizar olduğunu bilmeyen var mı?
Geçenlerde bir minibüsün binmekte olan bir hanım yolcuyu ani hareket ederek sürüklediğine, aynı şekilde bir yolcunun belediye otobüsünün kapısında sıkışıp yolda sürüklendiğine ben bizzat şahit oldum. Artık İstanbul’da sürücülerin pek çoğunun; hareket halinde telefonla konuşacak ve mesaj çekecek, gelen mesajları okuyacak, hem araç kullanıp hem sandviç yerken çayını ve meşrubatını içecek kadar başı boş ve umursamaz oldukları da normal hale gelmiş gibidir.
Kurban Bayramı sıkışıklığında otobüsle Ankara’ya gitmem gerekti. Karayolu seyahatlerimde hem yolu hem de sürücüyü izlemek gibi takıntım olduğundan otobüsle seyahati pek tercih etmem. Aksi gibi bu zorunlu yolculukta sürücünün arkasındaki koltukta oturuyordum. İstanbul’dan hareket ettikten biraz sonra sürücü cep telefonu ile mesaj alışverişine başladı. Yok tıklım tıklım dolu. Sürücünün bütün dikkati telefonda. Dayanamadım ikaz ettim.
Peki bu vahim olaylar şehirlerarası yolculukta oluyor da İstanbul’da belediye otobüslerinde olmuyor mu?
Olmaz olur mu? Ancak sanki alışmış gibiyiz. Oysa kurallar uygulanmak için konur ve kontrol edilirse kural olur.
“İtimat kontrola mani değildir” ifadesi ne kadar doğru, değil mi?