Torpil nedir, nasıl yapılır, neden yapılır, kime yapılır, kimler yaptırır, sorular böyle uzayıp giderken torpil kelimesinin açıklamasını Türk Dil Kurumu internet sayfasına sordum ve dört farklı tanımı, açıklamasını aldım ;

 1. İsim Genellikle bayramlarda çocukların eğlence aracı olarak kullandığı yanıcı madde

2. Denizcilik Savaş gemilerinde su altı silahı olarak kullanılan büyük bomba, torpido

3. Bir kimseyi kayırma işi

4. Kayırıcı

Konumuz son iki madde, torpil yapmak, kayırmak, taraf olmak da, vurgum o ki torpil yaparken, adam ya da adamları kayırırken de esas kurallar, nizam vardır. Ülkenin kanun ve kaidelerine riayet edecek karşı bir duruş sergilemeyeceksiniz. Yazılı olsun ya da olmasın halkın kutsal değerlerine ve etik duruşuna karşı bir hal, hareket içerisinde olmayacaksınız. Her görüş ve akımın önde gördüğü adalet duygusundan uzak durmayacaksınız. Akıl ve vicdanınızla hareket etmeniz durumun da, torpil de günlük hayatımızın bir başvuru yöntemidir. Toplum için de nasıl bir yerde var iseniz, kariyer, yetken, etki alanınız ne olursa olsun torpil istenecek, torpil isteyeceksiniz. En ılımlı, etik haliyle anlatmaya, yazmaya çalışıyorum ki, toplum da alışılmış çirkin halleri ile karıştırmayasınız. Hani şu yere göğe sığdıramadığım ATATÜRK dahi torpil uygulamasının bir müdahili olmuş. Torpille ilgili Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı yıllarında ki rolünü, işleyişi, tepki ve uygulama halini tarihten bir yaşanmış hikaye ile yazıma alıyorum.

<< Torpil Nasıl Yapılır ?
Yıl 1934, o dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Ulus'tadır. Bakan ise Niğdeli Abidin ÖZMEN'dir. Bakan, makamında çalışmaktadır. Kapı çalınır. Bakanın gür sesi: "Giriniz!" Atatürk'ün yaverlerinden biri, yanında iki çocukla makama girerler. Konuklara yer gösterir ve zarfı açar. Atatürk'ten gelen bir mektuptur bu: "Bay Abidin ÖZMEN, Milli Eğitim Bakanı..." Abidin ÖZMEN zarfı özenle açar ve mektubu dikkatle okur: "Yaver Bey'le, size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum. Bu çocukları, uygun göreceğiniz bir liseye (parasız yatılı olarak) kaydını yaptırın..." Bu, Atatürk'ün bir emridir. Kesinlikle yerine getirilecektir. Bakan ÖZMEN, Orta Öğretim Genel Müdürünü çağırtır ve şu direktifi verir: "Yaver Bey'in yanındaki bu iki çocuğun evrakını alınız ve bu çocukların Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp her ikisi için de üçer yıllık paralı yatılı makbuzlarının veli ve ödeyen hanesine Atatürk'ün ismini yazdırarak bana getiriniz." der. Bakanın emri yerine getirilmiştir. Abidin ÖZMEN de kısa bir mektup yazarak Yaver Bey'le Atatürk'e yollar. Mektubun içeriği şöyledir: "Muhterem Mustafa Kemal Atatürk, Yaver Bey'le göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyeti' nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi biri bulunduğu için; bu çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız izin vermedi. Bu nedenle her iki çocuğunda emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım. Çocukların üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ek'te takdim ediyorum..."
Atatürk bu mektup üzerine, devrin Başbakanı İsmet İnönü'ye telefon ederek: "Bak senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı." diyerek olayı anlatmış. İnönü, Bakan adına özür dilemiş. Atatürk: "Yok! demiş özür dileme. Çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve doğruyu gösterebilse.>>

Yorumlamak, pay çıkarmak, günümüz halleri ile kıyas yapma hallerini yine siz değerli okurlarıma bırakıyorum. Bir atasözümüz vardı “Görülen köy kılavuz istemez” di sanırım. Analizi yazı ve tarihi gerçeklerimizle yapın sentez sizlere ait.