Dünyada kötülük yapan insanları öldüğü zaman, "toprağın onu kabul etmeyeceği" gibi bir inanış vardır halk arasında. Daha önceleri böyle bir olay yaşandımı, yoksa uydurulmuş bir efsaneden ibaretmi? bilemiyorum. Ama şayet böyle bir gerçek varsa, hepimizin vay haline.
Ne münasebet ben ibadetlerimi tastamam yerine getiriyorum, yok efendim ben çok iyi bir insanım "Toprak beni neden kabul etmesin?" demeyin. Çünkü ben dahil hepimiz bir çok iğrençliğe karşı gören körü oynuyoruz. Gördüğümüz halde görmüyor, duyduğumuz halde kulaklarımızı tıkıyoruz. Gün içinde binlerce cümle kuran dilimiz lal oluyor. Dolayısıyla hepimiz bir çok günaha ortak oluyoruz.
İşte o günahlardan bir tanesi daha.
N.N Erzurum'da 14 yaşında bir kız çocuğu.
Hamile kalıyor. Dört yıl boyunca dayısı M.İ 'nin tecavüzüne uğruyor.
Dayı inkar ediyor.
Mahkeme kararıyla gebelik sonlandırılıyor. Ceninden alınan örneğe DNA testi yapılıyor.
Dayı M.İ bebeğin babası olduğu kesinleşiyor. Polise yapılan isiösiz bir ihbarla olay ortaya çıkıyor..
Kızın babası hapiste.
Dayı; küçük kız, küçük kızın annesi, kardeşi ve ninesiyle birlikte aynı odada uyuduklarını söyleyerek suçunu iinkar ediyor.
Kız 10 yaşındayken yengesine söylemiş ilk.
Kuzenlerine söylemiş.
Yenge susmuş. Kuzenlerde aynı şekilde.
Koca bir ev susmuş.
Bir gizli ihbarcı konuşmuş.
"Günahtır" demiş. "Bu zavallı kızın babası hapiste."
Bazen ne düşünüyorum biliyor musunuz? Ülkemdeki bazı erkeklerin aklı sadece cinselliğemi çalışıyor? Şayet cevabınız hayır ise, o halde neden birileri ısrarla cinselliği gündemin ilk sıralarında tutmak için elinden geleni yapıyor.? Acaba diyorum, bundadamı dış güçlerin parmağı var. Ya da kafayı cinsellikle bozmuş sapık zihniyetli insanlar hayata toz pembe gözlüklerle bakıyor olmalılar. Başka açıklaması yok.
Onlara göre her yer güllük, gülistanlık.
Öyle ya!
Bu ülkede hiç kimse yarı aç, yarı tok yaşamıyor. Soğuk kış gecelerinde parklarda bankların üzerinde uyuyan çocuklar yok. Uyuşturucu batağına saplanmış çocuklar, gençler yok.
Yok işte yok. Ülkemizde bu kahrolası dramların hiç biri yok.
Hiç bir derdi tasası dahası, düşünecek beyni olmayan adam ne düşünecek ki? Tabi ki zevk-i sefaya dalarak uçkuruyla yatıp, uçkuruyla kalkacak.
Köşe yazılarımda bu tür konuların gündemde kalması için elimden geldğince yazarak katkı sağlamaya çalışıyorum.
Bugüne kadar kaç cinsel istismar acısını kaleme aldım inanın hatırlamıyorum.
Hepimizin çocuğu var.
Kaldı ki bu konuda hassasiyet duymak için bizzat anne-baba olmanızda gerekmez.
İnsan olmanız yeterli.
Çocuklar değil mi, bu toplumun en temiz, en masum varlıkları? Ve tabii hepimizin geleceği!
Laf olsun diye söylemiyorum. Gerçekten onlar bizin geleceğimiz.
Biz devrimizi tamamlayıp bu dünyayı terk edeceğiz. Ve vatanımızı, ülkemizi, bayrağımızı onlara emanet edeceğiz.
Peki yokmu çocuklarımızı bu sapıkların iğrenç emellerinden kurtaracak çözümler?
Var aslında. İzniniz olursa bir kaç önerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Hadi bakalım akıllı külotmu üretilldi yoksa" diye sevinmeyin, yok öyle bir şey peşinen söyleyeyim. Gerçi bir ara çocuk tacizlerini önlemek amacıyla üretilmiş bir giysiden söz ediliyordu, kendini koruyamayan, derdini anlatamayanlar için düşünülmüş bir üretimdi. Lakin ülkemizde ilgi gördümü, satın alan oldumu bilmiyorum.
Neyse gelelim önerilere.
Öncelikle çocuk istismarına karşı el ele verelim. Öyle lafta değil ama, gerçekten el ele verelim.
Yetmez. Toplumda bu tip hastalar, sapıklar varsa bunları tespit edelim ve yargı önüne çıkartalım.
Mümkün olduğunca çocuklarımızı yabancılardan uzak tutalım. Çocuğa tanımadığı kişilerle bir yere gitmemesi, onlardan gelecek yiyecek-içecekleri kabul etmemesi gerektiğini uygun dille anlatalım.
Çocuğumuza hayır demeyi öğretelim. "Hayır" deme becerisi gelişmiş çocuk istismarcısınada "Hayır" diyebilir.
Çocuğa bedeninin kendisine ait olduğunu o istemediği sürece kimsenin ona dokunamayacağını anlatın. Mahrem yerlerinin anne-baba ve doktordan başka kimsenin göremeyeceğini söyleyin.
İş sadece bizim temkinlerimizle bitmiyor tabii. Bunca felakete, iğrençliğe karşın devlet kurumlarıda gerekeni yapmalı. Öncelikle cezalar caydırıcı olmalı. Bana kalsa asın gitsin derim. Dünya gereksiz bir insandan kurtulmuş olur.
Neyse. Devam ediyorum.
Suçlu görünüşüyle değil, karakteri ile yargılanmalı. Yargılayanlar kendilerine gösterilen saygıdan çok, kurbana gösterilmeyen saygıyı göz önünde bulundurmalı.
İnternet ortamında açılan cinsel içerikli sayfalar, gruplar kontrol altına alınmalı dahası kapatılmalı.
Mesela ben emniyet mensubu olsam bu tür sayfalarda ve gruplarda dolaşan yüzlerce sapığı deşifre edebilirim. Hoş suç üstü yakalananlar dahi ceza almıyor o ayrı konu.
Neyse farkında olmadan yazıyı uzattım yine. Hepinizden özür dilerim.
Sabırınız içinde ayrıca teşekkür ediyorum.
Sağlıcakla kalın.