Kızlarımız, kadınlarımız güven içinde rahatça sokağa çıkamıyorlar. Tacize, tecavüze uğrayıp, öldürülüyorlar. Sadece 2019 yılı içinde işlenen kadın cinayetleri 800’ü geçti. Sebepler aynı; kadın hayal kırıklığı içinde, insan şeklindeki yaratık, adamından kurtulmak, boşanmak istiyor. Bazen daha iyi bir eşle hayatını birleştirmek istiyor. Eski koca elinde bıçak, balta, tabanca, eşini, çocukların, aileyi doğruyor, öldürüyor. Bu konularda ünlü profesörler yorumlar yapıyorlar, “Beyin düşünsel, tahrik duruşu” veriyormuş, eğitim şartmış. Yahu sen önce kanayan yarıyı durdur, eğitimi, sosyolojik, psikolojik eğitimi sonra düşünürüz... 

Bu cinayetleri bitirmek için, caydırıcı, acıtıcı cezalar şarttır. Bir şeyi anlamıyorum, daha Avrupa Birliği’ne girmeden, idam cezasını kaldırdık. Özellikle kadın, çocuk cinayet ve tacizlerinde, idam cezası getirilmelidir. Cürüm işleyenlerin polis tarafından yakalanıp, mahkemelerce serbest bırakılmalarını duyuyoruz. Bu durum toplum vicdanını yaralıyor. Eğer kanunlar yetersiz ise, Adalet Bakanı bu konuya el atmalı, TBMM’ne yeni, etkili yasalar sevk edip, kanunlaştırmalıdır. Zira serbest bırakılan caniler, tekrar cinayet işliyorlar, bıraktıkları işi tamamlıyorlar. Diğer bir cinnet konusu da, daha çocuk yaştaki kız evlatlar, koskoca adamlarla evlendiriliyorlar. İnsan kılığındaki yaratıklar, küçücük çocuklarımızın hayatlarını karartıyorlar. 

Ülkemizde ferdi silahlanma had safhada, 5 milyon kişi elinde, belinde silahla dolaşıyor, en küçük bir olayda çekip, öldürüyor. Silah almanın bu kadar kolay olduğu başka bir ülke yok... İşin ilginci devlet silah veriyor... Silah terörü, motorsiklet, trafik terörü toplumumuzu kemiriyor. Düğün var, çek silahı ateşle, askere gidiyorlar çek silahı ateşle, devlet bu silahları toplamalı... Bir polis söyledi; “Aman trafikte kimseyle dalaşmayın, hem suçlu, hem güçlü, çekerler silahı vururlar.” Yani devlet vatandaşını koruyamıyor. Bakın ordumuz, polisimiz, korucularımız, özetle tüm güvenlik güçlerimiz canları pahasına, şehit vererek, ülkemizin bölünmez bütünlüğü için, büyük mücadele veriyorlar. Allah razı olsun, onların sayesinde rahat yaşıyor, uyuyoruz. Ancak şehirlerde güven içinde, huzur içinde değiliz. Sokaklarda yeterli polis yok. Geceleri emniyet devriyeleri yok, sade vatandaş her an saldırı tehdidi altında. İçişleri Bakanı, Valiler, Kaymakamlar görevlerini bihakkın yapmalıdırlar. Şu konuya bir açıklık getirelim; kaldırımlar, yayalara mı aittir, yoksa kanun kural dinlemez, ses dehşeti yayan motorsikletlere mi, bisikletlere mi, scooterlere mi?... Artık yaya kaldırımlarını da denetleyen, buraları yayalara bırakmayan insanlara müeyyideler getirecek, denetime ihtiyaç vardır. Yeni trafik yasasının, caydırıcı, yeterli olmadığını daha önce belirtmiştim. Hatta bu konuda beni arayan emniyet genel müdürü ile uzun bir görüşme yapmıştım. 

Bak, her bayramda 100 kişi ölecek diye yazılar yazıyorum, 1000 yaralı hayatlarını sakat geçirecek insanlarımız.. Çok üzülerek, müşahede ediyorum ki, insanlarımız bayrama değil, ölüme gidiyorlar. Tüm tedbirlere  rağmen, önleyemiyorlar... Bayramın ikinci günü, Beşiktaş’ta makas atan cani, 4 kişiyi öldürdü, 10 kişiyi yaraladı, bir kısmı engelli kalacak... Makas, kaynak, drift, yarış, eksozları söküp, ses dehşeti, önlenemiyor... Bunları yapanları, vatandaşı rahatsız edenleri doğduklarına pişman etmek gerek. 

Toplumumuz her geçen gün iyiye gideceğine, kanun, devlet, kural tanımayan kendi kafasına göre hareket eden, çıldırmış, cinnet getirmiş kişilerin serbestçe cirit attığı, sade vatandaşın ezildiği, bir toplum haline geliyor... Sade vatandaşları, yaşlılarımızı, hastalarımızı, çocuklarımızı, kadınlarımızı, velhasıl, devletin, milletine, kanunlara bağlı, saygılı, efendi, ahlaklı, insanlarımızı koruyacak, kollayacak, zecri, etkin, caydırıcı, acıtıcı yeni kanunlara, müeyyidelere acilen ihtiyaç vardır...