TÜRK TARİHİNİN İLK KADIN HÜKÜMDARI

TOMRİS 

Dünyadaki ilk gösterimi İstanbul’da yapılan ve 3 Eylül’den itibaren bütün illerimizde gösterime girecek olan tarihteki ilk kadın hükümdar TOMRİS’in filmini mutlaka izlemeliyiz. 

Tomris Hatun, Türk tarihi açısından olduğu kadar insanlık tarihi açısından da çok önemli bir kişidir, gururla anmamız gereken bir simgedir. Her yönüyle Kazak sanatçıların emeği ile üretilen Tomris, içerdiği mesajlar, kullandığı sinema dili, yönetim ve sanatçılar açısından Kazak sinemasının önemli bir eseridir. 

Tomris Hatun, sözde demokrasi beşiği olarak anılan Batılı toplumlarda kadına söz hakkı bile tanımayan bir dönemde, Türk kültür ikliminde kadına verilen değeri, kadına duyulan saygıyı ve kadının toplum içindeki rolünü ortaya koyması açısından çok değerli bir örnektir.  

O dönemde, Batı toplumlarında, kadının topluma önderlik ettiği olaylara pek rastlanmaz. Ortaçağ Avrupası’nda bile, halk sağlığı konusunda bir takım bilgilere ve ilaç yapma becerisine sahip olan kadınlar, “büyücü” suçlamasıyla diri diri yakılıyorlardı.  

Batı tarihinde topluma önderlik etmiş kadın simgesi olarak, Fransız Devrimi’nde öne çıkan  (M.S.1789) Jan Darck ısrarla gözümüze sokulur. Fakat, Tomris Hatun ile Jan Darck arasında yaklaşık iki bin yıllık bir zaman dilimi vardır. 

Batı toplumlarında kadınlar, hem ev içinde hem de toplumda hep geri planda tutuldukları için, Batı tarihinde Tomris Hatun gibi kadın kahraman bulmak kolay değildir. 

Türk toplumunda kadın, bilinen en eski çağlardan beri, Hakan olan eşinin yanı başında Hatun olarak değerli bir konuma, kurultaylarda söz hakkına sahip olmuştur. Evi düzeninden sorumlu oldukları kadar, toplumu yönetecek yeni nesillerin yetiştirilmesinde de önemli rolleri olmuştur. 

Türk kültüründe ana, babadan çok saygı gösterilmesi gereken aile büyüğüdür. Yaşantımızı, ülkemizin geleceğini ilgilendiren önemli konular, “ana sorunlar” olarak anılır. Bize beşik olmuş, besleyip büyütmüş coğrafyaları biz “anavatan” biliriz; namusumuz gibi koruyup kollarız. Gerektiğinde uğrunda ölmeyi kutsal bir görev biliriz. “Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” misali atasözlerimiz, anayı, kadını yüceltmek için söylenmiştir. 

Kadın hakları tartışmalarının zirve yaptığı günümüzde gösterime giren Kazakistan yapımı TOMRİS filmi, Çin Seddi’nden Adriyatik’e uzanan ortak kültür coğrafyamızda kadının yerini, “ana” ve “yar” olarak bir kez daha vurgulamış oldu. 

TOMRİS HATUN

Pers İmparatoru Kirus, uzun bir zaman diliminde geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Sakaların gerçek gücünü tahmin edemediği için, onları sınır bölgelerinden uzaklaştırabilmek amacıyla, uç beyleri komutasında sürekli saldırılar düzenliyordu. Saka tehlikesini temelden yok edebilmek düşüncesiyle, kocasının öldüğünü öğrendiğinde, Tomris Hatun’a haber göndererek evlenme teklif etmişti. Tomris Hatun Kirus’un gerçek niyetini anladığından, bu teklifi kendisine yapılmış bir hakaret olarak değerlendirmiş ve hiç düşünmeden reddetmişti. 

Tomris’in evlenme teklifini reddetmesi üzerine Kirus Sakalara yönelik saldırılarını artımış, bir defasında da tuzağa düşürdüğü oğlunu öldürmüştü. 

Bu üzücü olay üzerine Sakalar, oğlunun intikamını almaya yemin eden Tomris Hatun’un peşine düşmüşler ve kendilerinden çokdaha kalabalık ve özel eğitimli köpek sürüleriyle donatılmış Pers ordusunu, büyük bir başarıyla uyguladıkları “Kurt Kapanı” na düşürerek yenmeyi başarmışlardı. Heredot’un yazdıklarına göre, “Kana susayan Kiros, Gök Tengri’ye yemin ederim ki, seni kanla doyuracağım” diye and içen Tomris Hatun, savaşta ölen Kirus’un cesedini, Pers askerlerinin kanıyla doldurduğu büyük bir fıçının içine attırmıştı.   

TOMRİS HATUN BİR UYGARLIĞIN SİMGESİDİR

Tomris Hatun, kocasının ölümü üzerine ülke yönetimini üstlenmiş bir Saka kraliçesidir. M.Ö. 6. Yüzyıl’da yaşamıştır. Hayatına ilişkin ayrıntıları ünlü tarihçi Heredot’un kayıtlarından öğreniyoruz. 

Tomris Hatun, kendisininken kat kat büyük bir orduya sahip olan Pers İmparatoru Kiros’un üzerine yürürken, yalnızca öldürülen oğlunun intikamını almayı değil, aynı zamanda ülkesinin batı bölgelerindeki güven ve istikrarı, milletinin yüzyıllar boyu çalışarak oluşturduğu yerleşim birimlerini korumayı hedefliyordu. Tomris Hatun zalim değil, adaleti baştacı eden bir hükümdardı.  

Günümüzden 2500 yıl önce yaşamış olan Tomris Hatun, Sakaların en güçlü hakanı Alp Er Tunga’nın torunu, dünya tarihinin ilk kadın hükümdarı olarak anılan Saka kraliçesidir. Tomris Hatun’un adı, Timur Han gibi demir ile ilişkilidir. 

Tomris Hatun hakkında en önemli yazılı kaynak, ünlü Yunan tarihçi Heredot’un aktardıklarıdır. Heredot’un aktardıklarından onu, kocası ile birlkte çok önemli işler başardığını, eşi öldükten sonra, halkının isteği üzerine ülkesinin yönetim sorumluluğunu yüklendiğini öğreniyoruz. 

Tomris Hatun, bir kadın hükümdar olarak, ülkesi ve milleti için çok önemli işler başararak adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. Bugün Batılılar çocuklarını ve gençlerini motive edebilmek adına, hayali kahramanlar yaratırken biz, adını tarihe yazdırmış Tomris Hatun gibi gerçek kahramanlarımıza sahip çıkmak ve onları genç kuşaklara anlatmak durumundayız. 

PAZIRIK VE ESİK KURGAN VERİLERİ NELER ANLATIYOR?

Sibirya’daki Pazırık kurganında ve Kazakistan’daki Esik Kurgan’da yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen buluntular, Sakaların Orta Asya’dan Karadeniz’in kuzey bölgelerine, Doğu Avrupa’ya uzanan geniş bir coğrafyada hüküm sürdüklerini ve binlerce yıl öncesinde üstün bir uygarlık geliştirdiklerini ortaya koymuştur. 

Pazırık kazılarında elde edilen altın ve gümüş kapların, süs eşyaları ve takıların üretilmesinde kullandıkları özgün teknikler nedeniyle Sakalar, haklı olarak, “Bozkırın kuyumcuları” olarak anılmaktadırlar. Pazırık Kurganı’ndan çıkarılan kendilerine özgü düğüm tekniği (Gördes Düğümü) ile dokunmuş ve aradan binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen renklerini koruyabilmiş olan halıları, Sakaların iplik yapma, boyama ve dokuma konularında ne kadar bilgili ve becerili olduklarını göstermektedir. 

Pazırık halılarının dokunmasında kullanılan düğüm tekniğinin yüzyıllardır Manisa’nın Gördes kazasında aynen kullanılıyor olması, Sakaların kültür ikliminin nerelere uzandığının somut delilleridir. Bugün bu dokuma tekniği dünyada,  “Gördes Düğümü” olarak anılmaktadır. 

1965 yılında Kazakistan’da Issık Kurgan’dan çıkarılan “Altın Elbiseli Adam” olarak anılan Saka prensinin üzerindeki kabartma motifli altın varaklarla bezeli elbisesi, altın kabzalı demir kılıcı, altın motiflerle bezeli başlığı ve kırmızı renklideri pantalonu Sakaların ulaştıkları uygarlık düzeyinin somut delilleridir. Aynı kurganda bulunan “Altın Elbiseli”nin gümüş çanağı üzerindeki 26 harflik belge de, Sakaların kendilerine özgü bir yazıları olduğunu göstermektedir. 

“Altın Elbiseli”nin gümüş çanağı üzerindeki tamgaların Kuzey Kafkasya, Volga-Don ve Tuna bölgelerindeki runik kitabelerde, Batı Anadolu’daki Frigyalıların anıt mezarının kapısı üzerinde, İtalya’da Etrüsklerden kalma aynaları ve seramik kapların üzerlerinde, Macaristan’daki kazılarda ele geçen Nad-sent-Mikloş hazinesinin altın kapları üzerinde, İskandinavya’daki runik kitabelerde de aynen kullanılmış olması ayrı bir araştırma konusudur. Batılı tarihçilerin “runik, okunamıyor” diyerek görmezden geldikleri bu yazılar A.M. Şçerbak, Yu. Nemt, S.E.Maolv, S. YA. Bayçorov, Olcas Süleyman, Prf. Dr. Ahmet Cilasun, Prof. Dr. Firudin Ağasıoğlu ve Kazım Mirşan tarafından okunmuş ve bu çözümler kitap olarak yayınlanmıştır. 

Biliminsanlarımızın Tomris Hatun’un peşine düşerek, Sakaların uygarlık tarihinde ne kadar önemli katkılar yaptıklarını, tarihimizin karanlıkta bırakılan sayfalarını aydınlatmaları mümkündür. 

ÇOCUKLARIMIZI BATILILARIN BELLi AMAÇLARA YÖNELİK ÜRETTİKLERİ HAYALİ KAHRAMANLARININ TUTSAĞI OLMAKTAN KURTARABİLMEK İÇİN TOMRİS HATUN ÇOK DEĞERLİ BİR İDOLDÜR

Tomris Hatun, yalnızca, kılıç gücüyle ün yapmış bir kadın hükümdar değil, müzelerde sergilen mirası, bugün de hayranlıkla izlenen üstün bir uygarlığın temsilcisidir. O nedenle, Tomris Hatun’u bir elinde kılıç bir elinde Pers İmparatoru Kirus’un kesik başıyla resmetmek, ona yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Tomris Hatun, başarılı bir savaşçı olduğu kadar, kendisinin giyimi ve bindiği atının kuşamıyla üstün bir uygarlığın temsilcisidir. 

Çocuklarımızı, Batılıların belli amaçlara yönelik olarak ürettikleri hayali kahramanların tutsağı olmaktan korumanın en akıllı yolu, kendi gerçek kahramanlarımızla tanıştırmaktır. TOMRİS filmi bu bakımdan çok yararlı bir fırsattır. Kazak sanatçılarımızı kutluyor, bizleri kendi değerlerimizle buluşturdukları için teşekkür ediyoruz. 

Dünyadaki ilk gösterimi İstanbul’da yapılan ve 3 Eylül’den itibaren bütün illerimizde gösterime girecek olan tarihteki ilk kadın hükümdar TOMRİS’in filmini mutlaka izlemeliyiz. 


PROF. DR. ABDULVAHAP KARA VE TOMRİS

Kazak kökenli bilim adamlarımızdan Prof. Dr. Tomris’in özel gösterimini izledikten sonra, seyircilerin de sormak isteyecekleri bazı soruları filmin yönetmeni Akan Satayev’e sormuş. Bu konudaki görüşlerini şöyle özetledi: 

“Tomris filminin yönetmeni Akan Satayev ile gösterimden sonra görüştüm. Filmle ilgili kafamda sorular vardı. Sordum. Özellikle filmin dili ilginçti. Bugünkü Kazakça veya Türkçe değildi. 2500 yıl önce konuşulan bir Türkçe, yani arkaik Sakaca kullanılmış. Bana ilginç geldi.”

Prof. Kara, TOMRİS’in ilk gösteriminin Türkiye’de yapılmış olmasından duyduğu heyecanı dile getirirken de, “Harika bir film olmuş Tomris. Emek verenlere binlerce teşekkür. Büyükelçimiz Abzal Saparbekuly'na bu tarihi filmin dünyada ilk olarak Türkiye'de gösterime girmesi yönündeki çalışmaları için şükranlarımı sunarım” dedi.