Türkiye, dünyanın önemli tarım ülkelerinden biri. Oldukça büyük bir nüfus geçimini tarımdan sağlıyor. Yaklaşık 28 ülkede üretilen Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı (GDO) tohum ve buna bağlı GDO'lu gıda ve yem ham maddeleri, biyolojik çeşitliliğimizin korunmasını, ekosistemi tehdit ediyor. 

Dünyada yaklaşık 200 milyon hektar alanda genetiği değiştirilmiş (GD) tarım ürünü ekimi yapılıyor. En fazla GD tarım ürünü ekimi yapan ilk 10 ülke sırasıyla ABD, Brezilya, Arjantin, Hindistan, Kanada, Çin, Paraguay, Güney Afrika, Pakistan ve Uruguay’dır. En fazla GDO’lu ürün tüketiminin yapıldığı ülke ise ABD’dir. GDO’lu ürünler, AB’de de serbesttir. 

Tartışmalara konu olan tohum cinsleri şöyle adlandırılıyor:

Yerli tohum: “Standart tohum ve dededen kalma tohum” da denilen nesilden nesle aktarılan, gelişmesine müdahale yapılmadığından doğal kabul edilen tohumdur. Aynı coğrafyalarda ekilen bu tohum sonraki yıllarda da ekilebilir. İnsan eliyle değişikliğe uğratılmadan özelliklerini en fazla koruyan tohum türüdür.

Islah edilmiş tohum: Bir bitki türünden daha iyi verim alabilmek için yapılan bütün işlemlere “ıslah çalışması” deniyor. Tohumculukta en yaygın ıslah yöntemleri “hibrit” ve “genetiğin değiştirilmesi”dir.

Hibrit tohum: Tohum ıslah yöntemleri içinde en yaygın olanı “Hibrit”, “melez” anlamında kullanılan bir kelime. Kısaca, aynı türe ait bitkilerin farklı ailelerinden gelen çeşitlerinin insan eliyle tozlanması ile elde edilen tohum, olarak tarif edilebilir. Bitkiler doğal, yöntem yapaydır.

Bu tohumun ürünleri tekrar aslına dönme ihtimalinden beklenen verim alınamayacağı için yeniden ekilemez, hibrit tohum her yıl satın alınmalıdır.

Genetiği değiştirilmiş tohum: Bir canlıdaki genetik özelliğin kopyalanarak diğer canlıya aktarılması şeklinde açıklanıyor. Genetiği değiştiği için doğal değil. İnsan sağlığına olumsuz etkileri şüpheli ve henüz bilimsel yollarla açıklanabilmiş değil. Bu GDO’lu türlerin, doğadaki diğer türlerle döllenme riski var. Bunun ekosistem için nelere yol açabileceği meçhul. Sadece insanlık için bir risk taşımıyor, aynı şekilde ekosistem için de riskli. Örneğin mısır 3 km’den döllenebiliyor ve GDO’lu mısır da şu an dünyada oldukça yaygın.