“Amr en-Nâkıd, Züheyr, İbn-i Harb, hepsi birden, İbrahîm Uyeyne’den rivâyet ettiler. Züheyr dedi ki; Bize Süfyan İbn-i Uyeyne Zührî’den naklen rivayet etti. O da Sâlim’i, babasından naklen rivayet ederken dinlemiş, babası da Peygamber (salla’llâhu aleyhi ve sellem)’den naklen rivayet etmiş. Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem: “Birinizden zevcesi (eşi) mescide gitmek için izin isterse onu men’etmeyin,” buyurmuştur. 

“Harmele İbn-i Yahya, İbn-i Veheb, Yunus İbn-i Şihâb, Sâlim İbn-i Abdullah, Abdullah İbn-i Ömer şöyle demiştir: Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem: “Kadınlarınız mescitlere gitmek için sizden izin istediklerinde onları mescitlerden men’etmeyin,” buyururken işittim. “Bunun üzerine Bilâl İbn-i Abdullah (Bilâl İbn-i Abdullah, İbn-i Ömer, Medinelidir ve Sahih-i Müslim’in râvilerindendir.) “Vallâhi, biz onları pekâlâ men’ederiz...” dedi. Müteâkıben, Abdullah ona dönerek, kendisine öyle çirkin sövdü ki, ona böyle sövdüğünü hiç işitmemiştim (rivayete göre ona üç def’a la’net etmiş ve ölünceye kadar görüşmemiş.) 

Abdullah: “Ben, sana Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem’den hadis haber veriyorum, sen hâlâ: “Vallâhi biz onları men’ederiz,” diyorsun, dedi.” 

Muhammed İbn-i Abdullah İbn-i Nümeyr, bize babam ile İbn-i İdrîs rivayetle dediler ki: Bize Ubeydullah Nâfî’den o da İbn-i Ömer’den rivâyet etti ki: Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem: “Allah’ın cariye’lerini, (Kadınları), Allah’ın mescid’lerinden men’etmeyin,” buyurmuştur. 

İbn-i Nümeyr, babasından, o da Hanzala’dan rivayetle, Sâlim’i şöyle derken işittim. İbn-i Ömer’i şunları söylerken işittim: Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem: “Kadınlarınız mescidlere gitmek için, izin isterlerse, onları izin veriniz,” buyurmuştur. 

Ebû Küreyb, Ebû Muaviye’den, o A’meş’den, o Mücâhid’den, o da İbn-i Ömer’den Rivâyetle, Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: 

- “Kadınları geceleyin mescidlere çıkmaktan men’etmeyin,” bunun üzerine Abdullah İbn-i Ömer’in oğullarından birisi: -Biz onlara çıksınlar da bunu fitne ve fesada vesiyle ittihaz etsinler, diye müsaade edemeyiz!... dedi. İbn-i Ömer bu sözden dolayı oğlunu azarladı ve: “Ben Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem’den şöyle duydum, buyurdu, diyorum; sen hâlâ biz onlara müsaade edemeyiz, diyorsun,” dedi. 

Bu hadis’in bir benzerini, Ali İbn-i Haşrem’den İsâ İbn-i Yunus’un, A’meşe isnad ederek şöyle rivayet etmiştir: 

Muhammed İbn-i Hâtem’den ve İbn-i Râfî’den, Şebâbe bize konuştu, Verkâ, Amr’dan, Mücâhid, İbn-i Ömer’den, Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem: 

“Kadınlara geceleyin mescidlere gitmek için izin verin!...” buyurdular. Bunun üzerine Abdullah İbn-i Ömer’in Vâkıd ismindeki bir oğlu: “Öyleyse, kadınlar bunu bir fitne ve fesad vesiylesi ittihaz ederler.” dedi. İbn-i Ömer onun göğsüne vurdu ve: 

- Ben sana Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem’den hadis rivayet ediyorum; sen hayır diyorsun!... dedi...” 

Hârun, İbn-i Abdullah’tan, Abdullah İbn-i Yezîd el-Mukrî’ ondan Said İbn-i Ebî Eyyûp, ondan Kab İbn-i Alkame, Bilâl İbn-i Abdullah, İbn-i Ömer’den, o da, babasından naklen rivâyetle şöyle demişti: 

- Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem: 

- “Kadınlar sizden izin istedikleri vakit mescid’lerdeki nasîplerinden men’etmeyin.” buyurdular. Bunun üzerine Bilâl: 

- “Vallâhi onları mutlakâ men’ederiz,” dedi. Abdullah ona: 

- Ben, Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurdu, diyorum. Sen hâlâ, onları mutlaka men’ederim, diyorsun.” dedi... (Sahih-i Müslim, Beyrut Tab’ı Cild 2 Sahife 32, 33) 

Yukarıda meâlini verdiğim bu hadis-i Şerif’i, Buhârî, “Kitâbü’L-Ezan”, “Kitabü’L-Cum’a,” ve “Kitâbü’n-Nikâh”, da, muhtelif râvî’lerden tahrîç etmiştir. Hadis-i Şerif bütün rivayetleri ile mescid’lere gitmek isteyen kadınlara izin verilmesini, gitmelerine mâni olunmaması lâzım geldiğini bildirmektedir. Rivayetlerin ba’zısı, mutlâk, bazısı ise, geceleyin çıkmakla mukayyed’dir. Fakat burada hüküm ve hâdise bir olmakla, mutlak mukayyede hamlolunmuştur. Binâenaleyh bütün rivayetlerde mevzu’ubahis izin kadınların geceleyin mescidlere çıkmalarına aid’dir. 

Kirmânî: Geceleyin çıkmalarına izin verilince gündüzleri çıkmaları evleviyetle kalır. Çünkü gece fitne ve fesadın vuku bulacağı zamandır. Gündüzün bu korku yoktur,” demişse de, diğer ba’zı ulema da, kadınlar geceleyin mescidlere çıkabilirler. Zirâ geceleyin fitne ve fesad ehli, fisk ve fücur ile, yahud uykuyla meşgul bulundukları için geceleri nispeten emniyyet zamanıdır. Kadınların gündüzleri mescidlere çıkmaları doğru değildir, çünkü fasıklar ve facirler her tarafa yayıldıklarından, emniyyet yoktur demişlerdir. 

Kadınların mescid’lere çıkıp-çıkmamaları Hanefiyye Uleması arasında da, diğer mezhepler uleması arasında da, ihtilaflı bir mes’ele’dir; Hanefiyye Ulema’sından “el-Hidâye Sâhibi,” “Kadınlara cemaatte bulunmak mekruhtur”, demiş, “Hidaye,” şârihleri bu sözden maksadın genç kadınlar olduğunu beyân etmişlerdir. “Cemaat,” ta’biri, Cum’a, bayram, husûf, küsuf ve istiska gibi namazların hepsine şâmildir. Bunun da sebebi kadınların dışarı çıkmakla, fitne ve fesad zuhur edeceğinden ve bunun da haramla neticeleneceğinden duyulan endişedir. 

İmam-ı Â’zam’a göre, gece fitne ve fesad bakımından emniyyet zamanı olduğu için, yaşlı kadınların, sabah, akşam ve yatsı namazlarına çıkmalarında bir beis yoktur. İmam Ebû Yusuf’la, İmam Muhammed’e göre, yaşlı kadınlar bütün namazlara çıkabilirler. Çünkü rağbet olmadığı için onlar hakkında fitne-fesad mevzu’ubâhis değildir. 

İmam-ı Şâfi’î’den bir rivayete göre, kadınların mescidlere-cemaate çıkmaları mübahtır. 

İmam-ı Mâlik, bu ve emsali hadislerin yaşlı kadınlara hamledildiğini söylemiştir. 

Buhârî ve Müslim’in müştereken rivâyet ettikleri, mü’minlerin annesi Haz.Âişe radiya’llâhu anhâ, şöyle demiştir: 

- Resulullah salla’llâhu aleyhi ve sellem, “kadınların yeni yeni çıkardıkları modalara yetişseydi, Benî İsrail kadınlarının men’edildikleri gibi, onları da mescid’lerden muhakkak men’ederdi.” demiştir. 

Haz.Âişe radiya’llâhu anhâ, bundan kadınların, ziynet, süs güzel koku frapan elbise gibi şeylere düşkünlüklerini anlatmaktadır. 

Buhârî Şarihi Aynî, Haz.Aişe hadisini izah ederken, Âişe radiya’llâhu anhâ, bu zaman kadınlarının ortaya koydukları bid’at ve münkeratı görseydi, inkarı elbette daha şiddetli olurdu. Hele hele, Mısır Kadınlarını! Zirâ, Mısır kadınları arasında dille tavsîf edilemeyecek kadar bid’atler ve men’edilemeyecek kadar çok münkerât vardır. 

İbn-i Vehep, Hârun İbn-i Said el-Eylî’den, Mahreme babasından ve Büsr İbn-i Said’den, Zeynep es-Sakafiyye, Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem’den naklen şu hadisi rivayet etmiştir: Peygamber salla’llâhu aleyhi ve sellem: 

- Kadınlar! Sizden biriniz yatsı namazına çıkarsa o gece koku sürünmesin,” buyurmuşlardır. 

Yine, Büsr İbn-i Said’den, o da Abdullah’ın hanımı, Zeynep’ten rivayete göre, Zeynep demiştir ki, Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem bize, “Sizden biriniz mescide giderse kokuya el sürmesin,” buyurdular. 

Büsr İbn-i Said’in Ebû Hüreyre’den rivayetine göre, Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem: 

- “Herhangi bir kadın koku sürünürse bizimle beraber yatsı namazında bulunmasın,” buyurdular. 

Bu rivayetler kadınların mescid’lere giderken asla koku sürünmemeleri gerektiğini beyan etmektedir. Haz.İbn-i Ömer radiya’llâhu anh’in rivayetine göre, babası Haz.Ömer radiya’llâhu anh’in, sabah ve yatsı namazlarını cemaatle mescid’de kılan bir zevcesi vardı. Kendisine, Ömer radiya’llâhu anh’in, bunu hoş görmediğini ve kıskandığını bildiğin halde niçin cemaate çıkıyorsun?” dediklerinde, kadın: “Ona beni bundan men’etmeye ne mâni var?, demişler. Kadın, “Onu men’eden Resûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem’in: 

- “Allah’ın câriye’lerini Allah’ın mescid’lerinden men’etmeyin.” hadisidir,” cevabını vermiştir. (Haz.Ömer’in bu zevcesi (eşi), (Atike Binti Zeyd’dir,) Bu kadın hayatlarında Cennetle müjdelenen, on zattan, (Aşere-i Mübeşşeden) Said İbn-i Zeyd’in kız kardeşidir. Haz.Ömer namaza çıktıkça o da arkasından gidermiş. Ömer radiya’llâhu anh, kendisine: “Bilirsin ki ben böyle şeyi sevmem,” O da “Vallâhi sen beni men’etmedikçe ben cemaate gelmekten vazgeçmem!” dermiş... Bu hâl tâ Haz.Ömer’in şehadetine kadar devam etmiş, hattâ, Ömer radiya’llâhu anh, şehid edildiği zaman dahî zevcesi mescidde imiş... 

Nevevî, bu hadislerin zahiri kadınların mescidlere çıkmalarına mâni olunamayacağını gösteriyor. Lâkin, ulema yine hadislerden hareketle bir takım şartlar dermeyân etmişlerdir. Koku sürünmemesi, ziynetlenmemesi, sesi duyulacak ayak bilezikleri (halhal) takmaması, parlak, frapan, (gözalıcı) elbiseler giymemesi, erkekler arasına karışmaması, yolda mefsedetin bulunmaması gibi şartlar...