HAZRETİ  ÜSTAZ’IMIZIN  TASARRUFU Bİ’TAMAMİH  VE  Bİ’KEMALİH  DEVAM ETTİĞİ’NE GÖRE:

Biliendiği gibi, Merhum, Ahmed Arif Denizolgun, 07.09. 2016’da  füc’eten, ebediyyete intikal ettiler. Yolculukta  bile, kafile’nin başında bulunan kimse vefat etmiş olsa, kafile’nin selâmetle menziline ulaşması için, kafile’den birisi, “Kafile Reisi,” olarak seçilir. Hazreti Üstaz’ımızın, 16 Eylül 1959’da batınî, ma’nevî ve Üveysî Tasarrufa geçmesi üzerine, dünyevî,zâhirî, ve  günlük umuru tedvir etmek üzeremüsavî’ler arasından, büyük damadı, Merhum, Beyağabey, Kemal Kacar öne çıkmıştı.41 yıl, müddetle vefatına kadar, İmam-ı RabbânÎ Evlâdı’na,  hakkıyla,“Ağabeylik,” yapmıştır. Kendilerinde, aslâherhangi bir  ma’nevî tasarruf ve salahiyyet vehmetmediler, görmediler. Ve sık sık,” Benim sizlerden hiç bir farkım yoktur, Sizlerin en acizlerinhden birisiyim, tek farkım, Hazreti Üstaz’ımızı sizlerden ba’zılarınızdan önce bulmam ve Hasbe’l-Kader Kendilerinin damadı olma şerefine nail olmumdır,” buyururdular.Merhum, Kemal Kacar Ağabeyimizin, 17 Haziran 2000  yılında ebediyyete intikalinden sonra, o günün şartları müvacehesinde, Süleyman Efendi Hazret’lerinin Küçük Kızı, Feriha Ferhan- Kâmil Denizolgun Çifti’nin Küçük oğulları, Ahmed Arif Denizolgun, dünyevî, Zâhirî  ve de günlük işleri tedvir etmek üzere, müsavî’ler arasından bir adım öne çıktı. Merhum, Ahmed Denizolgun’un 07.09. 2016  tarihinde ebediyyete intikali üzerine, yine günün şart’ları müvacehesinde, Efendi Hazret’lerinin Küçük Kızı, Feriha Ferhan- Kâmil Denizolgun çiftinin tek kızları, Mehmed Beyazıd Denizolgun, Merhum, Ahmed Arif Denizolgun Kardeşleri, Ayşe Gülderen Kuriş’in Büyük oğlu Ali Han Kuriş, dünyevî, Zâhirî  ve günlük işleri tedvirle vazifeli olarak, müsavî’ler arasından bir adım öne çıkmış. İdareci olmuştur. 

Hazreti Üstazımızın Üveysî Tasarruflarına geçmesi üzerine Umur-u Dünya’yı tedvir ile vazifelendirilmiş, yaşlarına bakılmaksızın, “ İmam-ı Rabbânî Evlâdı’na ağabeylik yapmış  olanların, Kemal Kacar, Ahmed Arif Denizolgun, Alihan Kuriş, dahil hiç birisinin herhangi bir  ma’nevî   tasarruf salahiyyetleri yoktur. Hazreti Üstazımızın tasarruf  salahiyyeti el-Yevm, bi’temâmihâ  ve     bi’kemâlihâ devam etmektedir ve ilâ Mâşâ Allah, devam edecektir.Halböyleyken,Ahmed Arif Denizolgun’un vefatı üzerine, yerine geçirilen, Alihan Kuriş için, sanki, bir Saray Darbesiyle yerine bir başkası geçirilecekmiş gibi, aklıevvel, ba’zı aklını kiraya vermiş, tevâkuş ve mankurd’lar, ba’zı bölgelerde, yurt ve kurs’larda, ihvan ve ahevât’dan, Alihan Kuriş için bi’at istenmiştir. O zaman’da yazmıştım, “ Çocukca bir hareket,” demiştim.Niçin bi’at,Hâşâ! Alihan Kuriş, Halife mi seçilmiştir, Sahibizaman, Mürşid-i Kâmil ve Müceddid midir? Niçin bi’at edeceğiz.

“ Muhakkak ki, sana bi’at edenler, ancak Allah’a bi’at etmektedirler.” Fetih /48/10) Bizim bi’atımız, Allah’a, Allah’ın Resûlü’ne, Resûlü’nün vârisi’ne,Pîran’a, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil’e, Müceddid’e, ya’ni,Hazreti Üstazımıza’dır ve elyevm devam etmektedir. Alihan Kuriş Kardeşimizi  bir mü’min Kardeşimiz olarak severiz, sayarız, meşrû’ ve ma’kuûl bir talebi olursa, imkânlar dahilinde yerine getirmeye çalışırız. Değişmez ölçümüz, aslî düstudrumuz, Sevgili Peygamber’imiz koyduğu  ölçü ve düstur,”Halika ısyan olan hiçbir şeyde mahluka itaat olunmaz.”

Dünyevî, zâhirî  ve  günlük işleri tedvir ile  vazifeli de olsa,hata’ya düşmememk için, istişareye çok ehemmiyyet vermesi gerekir, “ el- Müsteşar-u   Emînün,” emîn müsteşarlarla istişare neticesinde verilen kararların sonu emniyyetir, selamettir.Müdahaneci,( yağcılıkta  hudud tanımayan), “ Evet Efendimci, sepet Efendimci, isabet buyurdunuz, zâten, siz hiç hata yapmazsınız,” diyenlerden, ne idareciye ve ne de kendilerine bir fayda dokunmaz.

Bu istişare ve yol gösterme vazifesi, evveliyyetle,Hazreti Üstaz’ımızın  Rahle-i Tedrisinde bulunmuş, sohbetine mazhar olmuş, en azından Hal-i Hayatında kendisiyle müşerref olmuş, İmam-ı Rabbânî Evlâdı’nın, yaşları neredeyse doksan’a yaklaşmış, Aksakallı’lara düşer, fakat,bunlar da bir Avrupa seyahatine, bir hac ve umre seyahatına her şeyi feda etmiş sus-puş olmuşlar, yol göstereceklerine, karşısında iki büklüm, evet efendim, sepet efendim,siz, ne söylerseniz, doğrudur,” demişlerdir.

Kendisine,  tasarruf,keramet,bilinen mahfillerde Ruhânî’lerle, mülakat ve emir ta’limat almak gibi meziyyetler izafe ve iznad ettiğiniz, bu zât’ın Seyr-i Sülûki    nedir? “ El bebek, gül bebek,” olarak büyütülmüş, ömründe açlık nediur, susuzluk, nedir,fakirlik nasıl bir şey dir? Bilmeyen bu zât,Çilesini ne zaman ve nerede çekmiştir?

Her hangi bir kimse’de bulunmayan, bulunması da imkânsız olan ba’zı meziyyetleri ona haml’etmek en azından ona iftira ve hakaret olur.

Müdahane’de sınır tanımayan, birisi, ma’sum talebe’ye sohbetinde,” Ben, Büyüğümüz,( A.K.) Bey’in daha sabi iken, kerametlerine şahid olmuştum,” diyormuş,,Be ahmak! Kur’n-ı  Kerim’de ve sahih hadislerde, “Çocuk Peygamber,” haberi verilmiştir ve fakat, “ Çocuk velî,” haberi verilmemiştir...

İslâm düşmanları ve muarızlarımız tarafından bize yaştırılmaya çalışılan, “ SÜLEYMANCILIK, SÜLEYMANCILAR, SÜLEYMANLILAR,” yafta’larını asla kabul etmiyor, şiddetle ve nefretle red’dediyoruz M’alesef, şuursuzca ba’zı Kardeşlerimizin, “ Biz Süleymancı değil, Süleymanlıyız,” demelerini de kabul etmiyor, şiddetle ve nefretle red’dediyoruz.

Cihan bilsin ve kabul etsin ki,” Biz’ler, Süleyman Efendi Hazret’lerinin talebesi ve müntesipleriyiz,”Süleyman Efendi Hazret’leri, zâhirî, islâmî  ilimlerde, Yed-i Ulya Sahibi, Devrinin en Büyük Alimi, Medreseler kapatıldığında, En Yüksek ilim Müessesesi, Süleymaniye Sahn-ı Seman Medresesinde Tefsir ve Hadis Profesörü idi.Hayatı boyunca, Ashab-ı Suffe usûlü Tedrisat ile on binlerce talebe yetiştirmişti Tedrisat Sistemi, nesilden nesle aynı metod üzere devam ettirildiği için, Biz. Hepimiz, Süleyman Efendi Hazret’lerinin talebesiyiz, böşyle anılmaktan da şeref duyarız.

MA’NEVΠ VEÇHESİ: Süleyman Efendi Hazret’leri, Tarîkat-i Zikr-i Hafî, Tarîkat-i Nakşibendiyye-i aliyye’nin, Silsile-i Zeheb, Silsile-i Sâdât’ın 33. Halkası, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid(dir, Sahibizaman ve bu devrin, hakîkî,Şeyh’dir. Bizler de kendisine intisab ettiğimiz için, 2 Süleyman Efendi Hazret’lerinin müntesipleriyiz, kendisinin müntesibi olmak bizim için şereflerin en büyüğüdür...

Günümüz  yazılı ve görüntülü matbuatta ve sosyal Medya denilen mecra’larda, cühela ve humeka takımı, kimi ma’lûmatfüruşlar, “ Falanca Süleymancıların Lideriydi, filanca da bundan bir önceki lideriydi, halen de Feşmekanca Süleymancıların lideridir,” diye neşriyat yapıyorlar.

Lider: Türk Dil Kurumu. Sözlügünde. Yönetimde gücü ve etkisi olan kimse, önder, şef.” İhtimal partilerin liderlerini ilk def’a tanıyacaktım.F.Rıfkı Atay.., Bir partinin veya kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse,  bir yarışmada başta bulunan takım veya yarışmacı...Biz bir kurum, kuruluş, parti değiliz, biz, müsabakalara katılan bir spor kulübü ve sporcu da değiliz. Onun için, bizde liderlik, şeflik yoktur. Süleymancılık, Süleymanlılık, her hangi bir kurum, kuruluş, şirket,spor kulübü olmadığı gibi, Süleymancılık, Süleymanlılar, diye bir tarîkat da yoktur. Bizim, Tarîkatimiz. Zikr-i Hafî, Tarîkat-i Nakşibendiyye-i  aliyye’nin Müceddidiyye Kolu’dur.Bu devirde  bu kolun, Şeyh’i, Silsile-i Zeheb, Silsile-i Sâdât’ın 33. Halkası, Sahizaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid, eş- Şeyh, Ebu’l-Faruk, Süleyman Hilmi Silistrevî(K.S.)  el-ma’ruf, bi’ TUNAHAN, Efendi Hazret’leridir, Bizim de Şeyh’imizdir.Başkaca da bizim, Şeyh’imiz,Liderimiz, Şefi’miz yoktur.Yol arkadaşlarımız vardır, içimizden  müsavî’ler arasından bir adım öne çıkıp, dünyevî, Zâhirî  ve günlk işleri tedvirle vazifeli Kardeşimiz vardır. Hepimiz gibi o da hata’dan muarrâ  değildir, doğru ve isabetli kararlarını alkışlar,     meşrû’  ve ma’kûl olmayan sözlerini ve tavırlarını da  en ağır bir şekilde tenkîd ederiz

Ehl-i Sünnet’in temel düstur’larından birisi de “ İmam da,( namaz kıldıran  imam veya önder, hükümdar da dahil olmak üzere) hiç bir kimse ma’sum değildir.Hiç bir şekilde akıldan çıkarmayalım,  “Halık’a ısyan olan yerde mahluka iüaat olunmaz. “