TESPİTLER  ( 8 /  52  )

Abone Ol

HER  DEVRİN  MAĞDURU, MAZLUMU,  METRÛKÜ   Konya !...

29, Nisan  1920, T.B.M.M.’si,  daha   önce   İttiuhad  ve  Terakkî   Hükûmeti’nin   çıkardığı,  “Hıyânet-i   Askeriuyye,” kanunudan  ilham  ile,  “ Hıyânet-i  Vataniyye,” kanununu   kabul  etmişti. Hıyâneti Vatanieyye, ( Vatna  ihnet)’in  sübut  bulmuş  bir  delili,  şekli  şemaili  yoktu. Belliki, yeni  rejmin  zimamdarları,  rejme   karşı   olanları   sindirmek, susturmak   için,  bu  kanunu, Demoklesin  kılıcı  gibi,  hep Aziz Milletimizin  başının  üstünde  bir  gölge  olarak  tutacaklardı.

Bu  kâfi  görülmedi, 25  Kasım  1925   tarihinde, 671  Sayılı,  Şapka  İktisası  kanunu  çıkarıldı. Rejim,Milletimizi, dininden,  tarihinden,  kültüründen, Millî  ve  ma’nevî   tüm  değerlerinden,  giyim-  kuşam  şekilleri  dahil, uzaklaştırmak, Milleti  Millet,  yapan  bütün  değerleri   ayaklar   altına  alıp, bir  güruh,  her  hususta  güdülebilen  bir  sürü  haline  getirimek  istiyordu.Bunların  aksıni   düşünen,  aksini  söyleyen,  aksine  hareket  eden  herkes “ Hıyânet-i  Vataniyye,”( Vatan  hainliği)  ile,itham  olunuyor,  bir  bahane bulunuarak, “Hıyânet-i  Vataniyye,” kanununa  istinâden,  kurulan, Cellad’lar  çeteleri,  İstikilal  Mahkemeleri  ve  uydurmaca,  Divan-ı  Harp   tarafından   idam   ediliyorlardı.

Şapka  İktisası  kanunu  çıkarılmaedan  iki  sene  önce,   yazdığı, “ Frenk  Mukallidliği,”  adlı   eseri  delil  gösterilerek, Şapka Kanunu, Şapka  Devrimine  muhalefetle  itham  olunarak  İstiklal  Mahkemesince  idama  mahkum  ediulmiş  ve idam  edilmiştir, Cihanşümul  Hukuka  göre, Kanunlar  makabline  şamil  değildir. Bir  çıkmadan  önce  işlenmiş  bir  fiil, daha  sonra  çıkarılan  kanunlarla  suç  addedlip, tecziye  edilemez.

25  Kasım  1925  tarihinde  çıkarılan  bu  kanundan  sonra,  Mustafa  Kemal, ilk  önce, Kastamonu’ya  gitmiş,başına  lengeri  geçirmiş,”  Efendiler.  İşte  bu  Şapka’dır,”  dedikten  sonra, şapka  takmak  bütün  illerde  yaygılaşmıştı. Aslında, Şapka  İktisası  hakknıdaki  Kanuna  göre, Cumhurbaşkanı,  Başbakan,   Bakanlar,  Saylavlar   (  milletvekilleri)     ve   her  kademedeki  me’murlar  Şapka  takmak   mecburiyetindeydiler. Fakat, Tâgûtî   idare  vesayet  rejmi,  polis  ve  jandarma  eliyle  bütün  Halkımıza  zulm  ederek, Başlarına  taktıkları  serpuşları  zorla  çıkartarak  şapka  takmaya  mecbur  ediyorlardı.

Şapka  İktisası  devrimine  karşı  geldi,  bahanesiyle  İstikal  Mahkemelerince  en  fazla,  idam  kararı  ve  infazı,  Konya’da  ve  Rize’de  verilmiş, edilmiştir.1920-1928  yılları  arasında,Konya’da, 780 kişi  yalnız,  Bozkır’dan  olmak  üzere,6529  kişi  idam  edilmiştir, Rize’de, Merkepleri  Pazara  giden  köylüler, Şapka  Devrimi  aleyhindeki  miting’e  katılacakları  ithamıyla  soru-sual  edilmeden  idam  edilmişlerdi.Konya’da  o  tarihlerdeki  rejmin  en  zalimlerinden  bir  kumandan, İsmet  Paşa’ya  çektiği  bir  telgrafında,Konya  Halkının  ekseriyyeti  rejmin  aleyhindedir, burada  bir  İstiklal  Mahkemesi  kâfî   değildir,  en  az  dört  İstikilal  Mahkemesi  ve  bir-kaç  da  Divan-ı  Harp  kurulması  uygun  olacaktır,”  der.  Bunun  üzerine,  İsmet  Paşa  Cevabî  Telgrafında, “ Bütün  bir  Konya  Bölgesi, irtica’ya  müsaid  bir  bölge  olduğundan, irtica  için  çok  önemli  bir  zemin  oluşturmaktadır.Gereken  yyapılacaktır,” diye  cevap  verir...

Konya, Orta  Anadolu’nun,  yüz  ölçümü  bakımından, Avrupa’nın  pekçok  ülkesinden  daha büyük, Türkiye’nin  en  büyük  ili,Doğudan  Batı’ya  Kuzey’den  Güneye  kesişen  yolların  merkezindedir. Konya  Ovası, Türkiye’mizin  ve  dünya’nın  Tahıl  Ambarıdır.

Konya’ya, Cumhuriyet  döneminde  1950  yılına  kadar  devlet  eliyle  hiçbir  yatırım  yapılmamıştır; 1950 sonrası,sadece  tek  şerit  gidiş-geliş, toprak  Karayolları  açılmıştır.Beyşehir  Gölünden  Konya  Ovası’na  su  taşıyan  100  km.kanal  1908-1911  yılları  arasında  Osmanlı  Döneminde  yapılmış  olup, Kanal  başındaki  Regulatör  Taşköprü, artık,  Beyşehir’in,  görülmeye  değer  Tarihî   değerleri  arasına  girmiştir.Konya  Memleket  Hastahanesi,  halen,  Konya  Devlet  Eğitim  ve  Araştırma  Hastahanesi, Konya  Demiryolu  hattı,Konya  Tren  Garı,  Konya’ya,  Ulu  Hâkân  Sultan  2.  Abdülhamid  Han  Hazret’ lerinin  hediyesidir.Konya’ya  bir  Sivil  Hava  Limanı  yapılmamıştır. Kahraman  Türk  Silahlı  Kuvvetlerine  aid, Ana Jet  Üstü  Pistlerinden  birisi  tahsis  edilmiş,  derme-çatma   binalarla, Askerî  Hava  Meydanı, Sivil  uçuşlara  açılmıştır. Konyalı,  müteşebbis  Pancar  Ekicilerinin   Kurduğu, içerisinde, İlkokulu, Ortaokulu  ve  Lisesi, Ana  Okulu,  Kreşi,Camii  ve hertürlü  Sosyal  Te’sisleri  bulunan Türkiye’nin  en büyük  Şeker  Fabrikasına, Türkiye  Şeker  Şirketi  kurulduğunda, Devlet,  bilâbedel,  el  koymuş, yıllarca, Pancar   çiftçisine  tatmin  edici  bir  ücret  vermediği  halde, zarar  etmiş,  nihayet  Özelleştirnme  İdaresinini  ihalesinden  Pankobirlik, Konyalı,  Pancar  ekicileri  kendi  mallarını  yeni bir bedel  ödeyerek  geri  almışlardı .Anadolu’daki   pekçok  küçük  illere  bir  masa,  iki  sandalye  ile, Üniversiteler  kurulduğunda, Konya’da  Ünivöersite  yoktu. İstanbul’da  kalabalık  Konyalı  nüfusa  sahip  olmamıza  rağmen  dağınık  bir  vaz’iyyette  birtürlü  organize  olamayan  bizler,Konyalı  İlim  İnsanları, Konyalı  İş  insanları, Konyalı, yazar  ve çizerleri, Bu  satırların  muharririnin  İmtiyaz  Sahipliğini  yaptığı, devrinin  en  mü’essir  gazete’lerinden  Bâb-ı âlî  Gazetesi  ve refiklerimiz, Bizimanadolu, Ortadoğu,Yeni Asya  ve  Türkiye  Gazete’lerinin  başlattığımız  bir  kampanya  ile  organize  olduk. Anadolu’da  yeni  kurulan  üniversitelerde, Kasaba  avaukatlarını, Pratizyen  hekimlerin, Araştırma  Görevli’lerinin  ders verdiği  alaylı bir  şekilde  anlatılırken,Konya’da  Kurulacak  Selçuk  Üniversitesine, İstanbul  Üniversitesi  Edebiyat  Fakültesinden, başta  Merhum,  Prf.Dr. Mustafa  Kafalı, Prf.Dr. Necmeddin  Hacıeminoğlu  olmak  üzere, 10  Profesör,  gönüllü  olarak  vazife  yapacaklarını, Ankara’da  bulunan  Üniversmitelerden  de  bilhassa,  Konyalı,  öğretim  üyeleri, Profesör  ve  Doçent’ler  yine  gönüllü  olarak  vazife  yapacaklarını  beyan  etmeleri  üzerine, Devletin  herhangi  bir  katkısı  olmadan  Seyçuk  Üniversitemiz,  kurulmuş,Kuruluşta  Rektörlük  binası  olarak, Abdülhamid’in  açztığı,  yaptırdığı Tarihî  Konya  Lisesi  tercih  edilmişti.Konyalı  İşq  insanların  katkılarıyla  açılan, Meram  Göğüs  Hastalıkları  Hastahanesi  de Selçuk  Üniversitesi  Tıp  Fakültesi  olarak  hizmet  vermişti. Halen  Necmeddin  Erbakan  Üniversitesi  Tıp  Fakültesi  olarak  hizmet  vermeye  devam  ediyor.Merhum  Erbakan’ın  Konya  için  plânladığı,   başta   Motor   Sanayi’i  olmak  üzere,  büyük  yatırımlar  hep  akim  kalmıştı.

Tek  Parti  Mütegallibe, İttihad  ve  Terakkî  bakiyesi, C.H.P., devrinde,  Milletimizin  yararına  hiçbir  yatırım  yapılmamıştır. Fakir  fukara’dan  toplanan  vergilerle  bütün  il  ve  ilçelerde,  devasa, Mustafa  Kemal  ve  İsmet  İnönü  Heykelleri  dikilmiştir. Heykeller,  Ankara’da  ve  diğer  büyük  şehirlerde,  hep,  şehirlerin  merkezlerinde  dikilmiştir.Ne  varki, Konya’da  dikilen  heykel, Şehr’in  dış  Mahallesinde, sıtını, Şehir  Merkezi’ne, Hazreti   Mevlanâ ’ya  vermiş,  Şehre  ve Hazreti  Mevlâna’ya  küsmüş,  Meram  Dağlarına  bakar  bir  vaz’iyyette,  dikmişlerdir.

Ama,  artık  Konya, Sadece  kendi  dinamikleriyle, Sanayi’i’de, Ticaerette, Şehircilikte,  ayağa  kalkmış, Silah  Sanaayii’nde  dünya  Markası olmuş,Ziraaî   Makina  ve edevatta  dünya  birincisi,  Savunma  Sanayii’nin  de  Merkezi  durumuna  gelmiştir.