TESPİTLER (8 / 40) - KUR’ÂN OKUNDUĞUNDA, DİNLEYİNİZ, SUSUNUZ!... 

Abone Ol

KUR’ÂN OKUNDUĞUNDA, DİNLEYİNİZ, SUSUNUZ!... 

“Kur’ân   okunduğu  zaman  onu  dinleyin  ve  susun  ki,  size  merhamet  olunsun.”  (A’raf / 7/204)

(Gerek  namaz  içinde  geremse  namaz  dışında   Kur’ân  okunurken,  onun  ma’na’larını  iyice  anlamak,  öğütlerinden  faydalanmak  ve  davranışları  ona  göre  ayarlamak  için,  bütün  dikkatleri  ona  vermek  ve  sükût  etmek  gerekir.)

Ba’zı  müfessirler,Namaz  kılınırken, susmak  ve  dünya  kelâmı  konuşmamak  olarak  tefsir  etmişlerdir;  Zira, bidayeti  İslâm’da  insanlar  bilmedikleri  için  namaz  kılarmen dünya  kelâmiyle  konuşuyordular. Cemaatle  Nmaz  kılınırken  dışardan  gelen,  namaz  kılanlardan  birisine kaçıncı  rek’atta  olduklarını  soruyor,  o  da  “ ikinci  rek’atta, üçüncü  rek’atta  gibi  cevap  veriyordu.  Bu  âyeti  Kerime  nazil  olduktan  sonra,  namaz  içinde  dünya  kelâmiyle  konuşmak  namazının  fesadına  sebeb  sayılmıştır.

Ba’zı  müfessirler, İmama  uyan  cemaatin,  imam, dört  rek’atlı, üç  rek’atlı  namazların  ilk  iki  rek’atında cehrî, (  açıktan) okurken, son  iki  rek’at  veya  üçüncü  rek’atta  gizlice  fatiha  okurken  sükût  etmeleri  olarak  tefsir  etmişler.

Diğer  ba’zı  müfessirler  de,Cum’a  ve  bayram  hutbeleri, Cum’a  ve  bayram  namazlarının  bir  parçası olup, cemaat  hutbeyi  dinlerken, Amel-i  Kesir, dünya  kelâmı  konuşmak  gibi namazı  ifsad  eden  hareketlerden  kaçınmalarıdır. Buna  Peygamber’imizin  Has  ismi  zikredildiğinde, Salavat  getirme, du’â’ya “ Amiiin)  demek  de  dahildir.

Ehl-i  Sünnet’in  temel  kaidelerinden   birisi,” Biz, Nas’ların (  kat’î  deliller,  âyet  ve  hadis’lerin,  zahir  ve  sarih’leriyle  hükm’ederiz,” fahvasınca,bu  âyeti  Kerime’nin  zahir  ve  sarîh’ine  göre, Tefsir  eden,  müfessirlerimize  uyarak, “ Her  nerede  ve  ne  zaman,  Kur’ân  okunduğunda,   onu  dinleyiniz, ve  susunuz, ki,  size  merhamet  olunsun.”

Son  yıllarda, güya,  İslâmî  usulde  düğün  yapıyoruz, denilerek,  insanlar,  akraba  ve  tallukat,  düğün  salonlarına,  lokantalara  ya  da  konferans  salonlarına  da’vet  ediliyor,yemek  ikramı  sırasında, da’vetli’ler  çalakaşık, yemek  yiyorken, her  masa  kendi  arasında  salonda  oluşan  uğultu  sebebiyle  yüksek  sesle  konuşuyorken, arkada,  dijital  sistemle  veya  canlı olarak  Kur’ân-ı  Kerim  okunuyor, Kur’ân  okunuyorken,  dinlenmesi, dinlemek  de  yetmez, susulması,  sükût  edilmesi  de  gerekir. Ne  dinleyen  var, ne  de susan, hâşâ! bu  kargaşa  ve  gürültü  ortamınrda, Kur’ân-ı  Kerim, fon  müziği  olarak  yansıtılmaktadır. Unutulmamalıdır  ki, Kur’ân’ı  okumak  sünnet,  dinlemek, dinlerken  de  susmak  farz’dır.  Hiç  fark  etmez, ister,  canlı  olarak,  ister, radyo- televizyon  kanallarından olsun  veya  herhangi  bir  dijital  kanaldan  olsun, Kur’ân  işitildiğinde, hem  dinlemek,  hem  susmak  farz’dıor. Muhatabınızla  konuşurken, susmadan  da  onu  dinlersiniz, arada  sırada,  suallerine  cevap  verir, sböylediklerini  lisanınızla  veya,  işaret  dilinizle  tasdîK  edersiniz. Ama,  Kur’ân  öyle  değil, Mütekellim,  bizzat  konuşan  Allah’tır,  kula  düşen,  dinlemek  ve  susmaktır.

KANDİL  GECE’LERİ!... kmerî,( Ay)  Takvimine  göre, Rebîu’l-evvel  ayı’nın  12.  Gecesi, Velâdet,( Peygamber’imizin  Dünya’yı  teşrif  ettikleri  gece,  Receb-i  Şerif  ayının  kaçıncı  güne  rastlarsa  rastlasın,  ilk  Cum’a  gecesi,  Reğâib  gecesi, yine  Receb-i  Şerif  ayı’nın  27.  Gecesi  Mi’rac  gecesi, Şa’ban-ı  Şerif  ayının  15.  Gecesi  Berâet  gecesi,nihayet,  Ramazan-ı  Şerif  ayı’nın  içerisinde  gizlenmiş, Ramazan  ayı’nın  birinci  gecesinden  son  gecesine  kadar,  her  gece  Kadir  Gecesi  olabilir, Peygamber’imizin, “ Kadir  Gecesini, Ramazan  ayı’nın  son  günlerinde  tek  gecelerde  arayınız,”  buyurması, Kadir  Gecesi  hakkında  nazil  olan, ( Kadr  suresinde, 97) dokuz  harf’ten  ibaret,    “Leyletü’l-Kadr,”   Cümlesinin  üç  def’a  tekrar  buyrulması, 27. Geceye  bir  işaret  ve delâlet  kabul  edilmiş,asırlardır,  ehl-i  Sünnet, Ramazan-ı  Şerif  ayı’nın 27.  Gecesini,  her  ne  kadar  kat’î  olmasa  da  Kadir  gecesi  olarak  tebrik  ve  tes’îd  ederek,  ihya  etmiştir.

Bu  mübarek  geceler,  uzun  bir  müddet, yarısı,  Arabî   yarısı,  Türkçe,  Galat-i  Meşhur  bir  ta’bir,terkib  ile  zikridiliyordu. “ Leyle-i  Reğâib  Gecesi,  Leyle-i  Mi’rac  Gecesi,  Leyle-i  Berâet  Gcesi,  Leyle-i  Kadir  Gecesi  ve  Leyle-i  Veladet  Gecesi,  gibi.Son  yıllarda,  daha  da  garib  bir  ilave  yapılır  oldu.Reğâib  Kandili. Mi’rac  Kandili,  Berâet  Kandili,  Kadir  Kandili,  Mevlid  Kandil,  hepsine  birden  de  Kandil  Geceleri...  Kandil, ışık  veren,  eski  zamanlarda,  Zeytinyağı  ve  gazyağı  doldurulmuş,bir  idare lambası,  içine  yerleştirilmiş  bir  bez  fitil  ateş le  temas  ettirildiğine  yanıyor,bir fener-fanus  içerisine  konuluyor,  az  da  olsa  etrafına  ışık  veriyor,  “ Kandil,” budur,  ışık  veren  bir  alet,Elektriğin  icadından  ve  Türkiye’mize  getirilmesinden  sonra elektiğin  aydınlattığı,  lambalar,  günümüzün  fenerleri,  kandilleridir. Ramazan  aylarında,Salâtîn  Camii’lerin  minareleri  arasına  asılan  mahya’lar,  işte  günümüzün  kandilleridir.

Niçin  Halkımız  bu  Mübarek  gecelere,”  Kandil  Gecesi,”diyor. Milâdî, ( 1566- 1574)  yılları  arasında  Hüküm  süren,  Sultan  2.Selim  devrinde, Mübarek  Gecelerde,  İstanbul’daki  Selâtîn  Camii’lerin  minarelerinin  şerefiyyelerine  Zeytinyağı  ile, yanan  etrafına  ışık  saçan  fenerler,  kandiller  asılmaya  başlanmış, bu  gören  halk,” A, kandiller  yanmış,  demek ki,  bu  gece  mübarek  gecelerden  birisidir,”dermiş. Zaman  içinde  kandiller- Fenerler, mübarek  gece’lerin  bir  işareti  oylmaktan  çıkarılmış, vasfı  haline  getirilmiş, “ Bu  Gece  Kandil, Kandil  Gecesi, Kandiliniz  Mübarek  olsun,”  denilmeye  başlanmıştır.  Bırakınız,  Halkımızı,Diyanet  İşleri  Reisi, Diyanet  mensubu  imam- Hatip,  müftü-vaiz’ler  bile,”Kandil  Gecesi  diyor, Kandilimizi  tebrik  ediyorlar. Aslında  tebrik  edilen, ma’na’larla  dolu  Mübarek  gecedir,  zamandır,  yoksa  bu  zamanı  bildiren, alet,  fener  veya  kandiller  değildir. İsminin  önünde  Prf.Doc. Dr.  Öğretim  üyesi  gibi  titr’ler  bulunan  İlahiyatçı  arkadaxlarımız  bile, “Kandiliniz  mübarek  olsun,” diye  Telefon  ediyor,  ya  da  kart  gönderiyor...

Bu  mübarek  geceler  nasıl  tebrik  ve  tes’îd  edilmelidir,  veya  nasıl  tebrik  ve  tes’îd  edilmemelidir?  “  Kandil  Özel  Programı.  Maddî  ziyafetin , ma’nevî  ziyafetle  taçlandığı  bu  gece’de  sizleri  aramızda  görmekten  ziyade  memnun  olacağız.  1800,  Kur’ân-ı  Kerim  tilveti, 18,49  iftar  yemeği...  Hanımlar  için  yerimiz  mevcud’dur. Lütfen  iştirak durumunuzu  bildiriniz...Da’vetiyemiz  tek  kişiliktir.  Yemek  bedeli  kişi  başı  200 TL’dir.  17.02.23  Cum’a 8 Mi’rac  Kandili) Lemar  Düğün  Salonu/ Kasımpaşa)  Mübarek  Geceleri  biz,  nasıl,  tebrik, tes’îd  ve  ihya  ederdik! “Öyle  Hatırat  vardır, ki, yadı, Cihane  değer... Hafta’ya  İnşa  Allah!...