ÇIBLAK AYAĞA, İNCE ÇORAPALR ÜZERİNE MESH!.. ( 3 )
“ Ey iman edenler! Namaza kalkacagğınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi, başlarınızı mesh edip, her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer hasta veya yolculuktaysanız v eya biriniz tuvaletten gelir veya kadınlarla cinsel ilişkiye girer de su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağaü teyemmüm yapın. ( niyet ederek) ondan yüzlerinize ve ellerinize mesh eyleyin. Allah’ın muradı,sizleri sıkıntıya sokmak değildir. Ancak O, sizi temizlemek ve size verdiği ni’metleri tamamlamak istiyor. Belki böylelikle şükredersiniz.” ( Maide / 5/ 6)
Abdest alırken, hangi uzuv’ların yıkanacağı, hangi uzva mesh edileceği, meal-i Âlî’sini verdiğimiz, bu âyet-i Kerime’de sarahaten beyan buyrulmuştur. Abdest’in farzları hakkında, sarîh, zâhir, kat’î nass,( kesin delil) bu âyet-i Kerime’dir. Âyet-i Kerime’nin, dâl bi’l- İbaresi, zahiri ve nazmine göre, yüz’ler, alından çene altına,kulak memeleri arasında, iğene ucu kadar kuru bir mahal kalmamasına yıkamak,( yüzü üç kerre yıkamak sünnettir.), dirseklere kadar ( dirsekler dahil),elleri, her iki topuğa kadar ayakları yıkamak farzdır.Başın dörtte bir bölümünü kullanılmamış su ile ıslatılmış elle mesh etmek farzdır. ( Alın’dan enseye kadar üç parmakla, şehadetd parmaklarıyla kulakların içini, baş parmakla da kulakların arkasını mesh etmek, - ki, bu harekete “ İsti’ab Mesh’i,” ( tam kaplama mesh’i) denilir, sünnetttir.
Ehl-i Sünnet’in Esas Kavâid’inden birisi, “ Nahn-ü Nahküm-i Bi’z-Zavâir,” ( Biz, nass’ların, Şer’î delillerin,( âyet- Hadis), Nazmi, ibaresi, zahiri ve sarihiyle hükmederiz. Müçtehid’ler, hükümleri bu zahir’den istihraç ederler. Şî’a, Batinî’ler ve diğer ba’zı Fıreak-ı dâlle, “ Delillerin,- âyet- Hadis,- bâtınî ma’na’ları vardır; bu ma’na’ları ancak, Allah ve rehber imamlar bilir,” diyorlar.
Delillerin,nass’ların,- âyet- Hadis,- zahir, sarih ve zahirinden udul edip,her hangi bir zarûret bulunmadıkrça, delalet, işaret, iktiza, mecaz ve kinayeye gidilemez.
Asgarî, Nahiv kaidelerinin bile cahili, Echel-i Cühelâ’dan ba’zı sözde İlahiyatçı, ba’zı, mülhid, münkir, zındık ve dâl- Mudîl kimseler, HâŞâ! “ Hareke oyunlarıyla, âyet-i Kerime’deki çıblak ayağa veya ince çoraplar üzerine mesh yerine ayakların yıkanmasına hükmederek, müslümanlara kolaylık yerine zorluğu getiriyorlar,”diye, tamamiyle butlanı ve fesadı, hatta küfrü terviç ediyorlar.
Esas bir Nahiv kaidesidir,ki, gerek, ı’rab ve gerekse hüküm bakımından, ma’tuf,( atfolunan) ma’tufun aleyh’in( üzerine atfolunduğu), kelime’nin hükmünü alır. Âyet-i Kerime’de, “ Eydiyeküm,” Kelimesi,” Vücûheküm,” Kelimesini atfedildiği için, mensub - üstün ile harekelenmiş, yüzün yıkanması farz olduğu hükmü, eller için de geçerli olduğu için, ellerin yıkanması da farz’dır. “ Vemsehû bi’Rü’ûsiküm,” buradaki, “ Vav,” Vâv-ı Atıf değil, Vâv-ı İbtidâiye’dir. “Bi’Rü’ûsiküm,”deki (B) harfi, Harf-i Cer olduğu için,”Rü’ûsiküm,” mecrur ve esre ile harekelenmiştir. Bu Kelime, “ Vücûheküm ve Eydiyeküm,” Kelime’lerine atfedilmediği için, ı’rabı da hükmü de aynı değildir.Ya’ni, baş yıkanmaz, mesh edilir. “ Ve Ercüleküm il’el- Ka’beyni,” Cümlesi, “ Vücûheküm ve Eydiyeküm,” Cümle’lerine ma’tuf olduğu için, hem ı’rab olarak onlara göre harekelenmiş mensub üstün olarak, hem de aynı hüküm verilmiştir.Yüzün ve ellerin yıkanması farz olduğu gibi iki topuğa kadar ayakların da yıkanması farz’dır.” Ve Ercüleküm,” Kelimesi, eğer “ Bi’Rü’Ûsiküm,” Kelimesini atfedilmiş olsaydı, ırab bakımından mecrur, esre ile harekelenir, hüküm olarak da, ma’tufun aleyh’in hükmünü alacağı için, o takdirde çıblak ayağa, İnce çoraplar üzerine mesh caiz olabilirdi. Halbuki, hüküm tam tersinedir...
Şî’a ve diğer bütün Frak-ı dâlle ile Ehl-i Sünnet arasında kalın çizilmiş kırmızı çizgiler vardır;Bu kalın çizgilerden ba’zıları, Ehl-i Sünnetin alâmet-i Fârika’larındandır, “ Ehl-i Sünnet olarak biz, her bir ve fasık’ın arkasında namaz kılarız,” İmam’ın ma’zûm olması şart değildir. Mü’minlere, cemaate namaz kıldıran imam olsun, ya da, İslam Toplumunun önderi, lideri,Devlet Başkanı ma’na’sında İmamn olsun, İmam’ların ma’sûm olmaları şart değildir. Ve yine biz,Ehl-i Sünnet olarak bir ve fasık, iyi veya günahkâr her müslüman’ın cenaze namazını kılarız.Ve yine biz, ehl-i Sünnet olarak, çıblak ayağa, İnce çoraplar üzerine değil, mes’ler üzerine mesh ederiz. Mes, deriden veya keçe’den dikilmiş, yer konulduğunda, bir başka nesneye istinad ettirmeden kendi halinde durabilecek kalınlıkta ayak topuklarını da içine alan bir ayakkabı’dır.Yere konulduğunda, bir başka nesneye dayandırmadan duramayacak kadar ince çoraplar üzerine veya çıblak ayağa mesh asla caiz değildir.
Çıblak ayağa veya İrce çoraplara değil de, mes üzerine mesh hakkında, ayeti Kerime ve Hadis-i Şerifler,Asr-ı Saâdet’deti uygulama tevâtür derecesinde rivayetlerle sabittir, Hulefâ-i Râşidîn, Ashab-ı Güzîn, Tâbi’în, Teb’a-i Tâbi’în, mütekaddimîn, müteahhirîn, ulema ve müçtehidîn’nin ve bütün Ümmet’in icmâ-ı vardır. İcmâ-i Ümmet, Edille-i Şer’iyyedendir, kat’î delildir. Dolaysiyle kat’î delilleri inkar eden kafir olduğu gibi, mes’ler üzerine mesh’i değil de çıblak ayağa veya İnce çoraplar üzerine mesh’i müdafaa edenler kafirdirler.
İmam-ı Ma’sum ŞÎ’a tarafından ortaya atılmış bir ta’riftir; Kitab’da, Sünnette, daha doğrusu İslâm dininde bulunmayan, eses i’tibariiyle bir Yahûdî, Abdullah bin Selûl tarafından dizayn edilen bir inanç sisteminde 12 Ma’sum imam, Gaybûbet-i Kübra’da kayıplara karışan ve 12 yışındaki İmam-ı Muhammed Ma’sûm adına rehberlik eden Rehber imamlar ve oınların vazifelendirdikleri ma’sumdurlar, Filhakika,Sadece, Peygamber’lerin “İSMET,” sıfatları veardır, Yeryüzünde Peygamber’lerden başka hiçbir kimse ma’sum değildir...