CİHAN HÜKÜMDAR’I’NIN MEKTUBU!...
Yedi İklim, 48 Krallığın Hükümdar’ı, babası,Yavuz Sultan Selim Han’ın kendisine bıraktığı, Cihanı daha da genişleten ve tahkîm eden, kânûnî, Süleyman Süleyman Han Haüzret’lerinin 46 yıllık çok uzun saltanat döneminin neredeyse tamamı at üzerinde seferlerde geçmişti.72 yıllık ömrünün son seferini 1566’da Zigatvar’a tertip etmişti. Zigatvar zaferinden sonra, Pay-i Taht’an, Âsitâne’den, İstanbul’dan uzaklarda, gurbette ebediyyete intikal etmiştir.
Cihan Pâdişah’ı, Zigatvar Seferinde Niş Kasabasına ulaştığında, Müftîy-i Benâm( Cihan Müftüsü), Diyar-ı Rum Uleması’nın Yüzakı Ebussûd Efendi Hazret’lerine bir “ Mahabbetnâme,” göndermiştir: “ Kaziyye, Merhum, Sultan Süleyman Han aleyhirrahmet-i ve’l-gufran ( Allah’ın rahmeti ve mağfreti onun üzerine olsun), Zigatvar Seferine gittikte Niş NÂM-I Kasaba’dan Merhum, Ebussûd Efendiye irsal buyurdukları( gönderdikleri) Muhabbetnâme’dir.( Muhabbet ifadeleriyle dolu Mektubudur.) “ Halde haldaşım, sin’de sindaşım,( Haldaşım, yaşta yaştaşım), ahiret karındaşım( ahiret kardaşım) tarik-ı Hakk’a yoldaşım,( Hak yolunda yoldaşım), Mola Ebussûd Efendi Hazret’lerine Duây-i bî’ hadd-i iblâğ’ın sonra( haddim olmayarak du’a tebliğinden sonra) nedir haliniz ve nîce Mizâc-ı lazımü’l- imtizacınız( haliniz nedir? Lüzüumlu imtizacınız, micazınız nicedir.) Hazret-i Huzâne-i hafiyyesinden Kemâl-i kuvvet, nihayet-i Selâmet müyesser eyleye!” Hazreti Allah gizli hazinelerinden mükemmel bir kuvvet ve sonsuz selâmet müyesser eyleye( kolaylaştıra) bi’mennihî ve Keremihî Lütuflarından niyaz olunurki,( Allah’ın inâyeti(yardımı) ve ikramiyle Lütuflarından dilenirki,) Evrkât-ı Müteberrike’de( Mübârek vakitlerde) bu muhlislerin kalb-i Şerif’lerinden ( ihlaslıların kalblerinden) ihrac ve iz’aç etmeyenler( kalblerinden çıkarmayanlar) olakim, küffâR Haksâr münhezim( Olakim, küffâr, hak ile yeksn, münzehim,( hezimete uğramış ve “ asâkir-i İslâm”( İslâm askerleri) mansur ve muzaffer olup rızaullah’a muvafık ola( İslâm askerleri yardıma mazhar ve zafer kazanmış olarak Allah’ın rızasına muvaffak olalar.)” Ed’dua, Sümme’d’dua, Bende-i Hüdâ Süleyman Han bî’riyâ. “ Du’a, sonra yine du’a Allah’ın kulu(kölesi) riyasız Süleyman Han...
ZİYA PAŞA( 1849-1880) Tanzimat devri devlet ve fikir adamı, gazeteci ve şair.Tanzimat döneminde 51 yaş gibi kısa bir ömür sürmesine rağmen, dahilî ve harici önemli vaziflerde bulunmuş, Devletimizi temsil etmiştir. “ Eşâ’r-i Ziya( İstanbul 1881) Ziya Paşa’nın Şiir’leri, vefatından sonra damadı, Hamdi Bey tarafından neşr’edilmiştir, Münâcaat, na’t, kaside, mersiye, gazel, kıt’a, şarkı, türkü, tercî’i bend, terkib-i bend müseddes, tahmis ve tarih manzumelerinden meydana gelen eserde bütünüyle klasik şiir’in havası hakimdir. Bu küçük hacimli kitabın eksik ve hatalı basılan kısımyları daha sonra Süleyman Nazif tarafından düzeltilmiş ba’zı notlar ve açıklamalar ilavesiyle, “ Külliyat-ı Ziya Paşa,” adıyla neşredilmiştir, (İstanbul 1924) “ Tercî’i Bend”, ve “ Terkib-i Bend,” müstekıl halde önce 1872 de daha sonra Arap ve Latin harfleriyle def’alarca basılmıştır.
“ Dehrin, ne safâ var acabâ sîm-ü zerindende?
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde.
“Seyrettti hevâ üzere” denir, taht-ı Süleyman!
Ol saltahatın yeler eser şimdi yerinde
Hür olmak istersen olma cihanın,
Zevkinde safâsında, gamında, kederinde.
Yıldız arayıp gökde nice turla müneccim;
Gaflet ile görmez kuyuyu reh- güzerinde.
Anlarki, verir, lâf ile dünyâya nizâmât,
Bin türlü teseyyûb bulunur hânelerinde.
Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz;
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.
Ben her ne kadar gördümse ba’zı mazrrât!
Sâbit-i Kademim yine bu re’yin üzerinde;
İnsana sadâkat yaraşır görse de ikrah;
Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah. ( Ziya Paşa)
LÜGATÇE: Sim-ü zer; gümüş ve altın, hîn-ü sefer, ahiret yolculuğu, turla müneccim, acemi müneccim. Reh- güzer gidilecek yol, Teseyyûb ihmal ( ayıp), Rütbe-i aklı, aklın seviyesi, mazarrat, zarar ve ziyanlar...
Dünya tarihinde, Sînâ Çölü’nü Ordusuyle birlikte iki def’a kat’eden ilk Hükümdar, Yavuz Sultan Selim Han’dır; Şah İsmail’i mağlup eden, ve Şîa Fitnesini ebediyyen def’eden,Memlûkleri mağlup ederek, Hicaz’ın, Mukaddes toprakları Mekke ve Medine’nin Devlet-i aliyye’mizin hizmetine geçmesini te’min ile Osmanlı Sultanlarına, Halife-i Müslimin unvanının vöerilmesine de te’min eden, oğlu, Kânûnî, Sultan Süleyman Han’a bir Cihan devleti devr’edip, ebediyyete intikal eden, Yavuz Sultan Selim Han’ın tevazu’unu ve Peygamber sevgisini ve aşkını gösteren Şiir’i:
“ Ey Cemâl-i nûr-i çeşm-i evliyâ
El- medet ey ma’den-i nûr-i Hudâ
Hâk-i Pây-i tûtiyâ-i asfiyâ
El- meded ey ma’den-i nûr-i Hudâ
Kimse sensiz bulamaz Hakk’a Vvusûl
Feyz-i lütfunla olur meded-i kabûl
Rahmeten li’l âlemin’ sin yâ Resûl
El- meded ey ma’den-i nûr-i Hudâ
Eyledim bî’had cürm ile cerîm, oldum eşhâs-ı hevâ ile nedîm
Eyle ısyanım şefâat ya Kerim
El- meded ey ma’den-i nûr-i Hudâ
Ey Keremkân-ı Resûl-i Kibriyâ
Kemterindir, bu Selim-i pür- hatâ
Dergahından iltica eylar atâ
El- meded ey ma’den-i nûr-i Hudâ.... ( Yavuz Selim Han )
El-meded, imdat,yardım, Cemâl-i Nur-i çeşm-i evliya, evliyanın gözünün nurunun güzelliği, ma’den-i nûr-i Hudâ, Cenab-u Hakkın nurunun menba’ı, Hudâ, Allahu Teâlâ, Hak-i Pây-i, ayağının tozu, Tûtiyâ-y-i asfiyâ, sofî’lerin sürmesi, vusûl, ulaşmak, erişmek, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş ıolan, Bî’had, sınırsız, cürüm ile cerim, suçlu, eşhâs-ı hevâ, nefislerine uyan kimseler, Nedîm, sohbet arkadaşı, Keremkân, cömertlik kaynağı, Katmer i’tibarsız pek aşağı, pür-hatâ, hata dolu, Dergah, kapı,İltica, istemek, sığınmak, atâ, ihsan-kayra...