NUH TUFANINDAN BERİDİR,
BU COĞRAFYA’NIN ZİNETLERİ BİRBİR, YOK OLUYOR!...
Kur’ân-ı Kerim’de Kıssası pekçok surede çok geniş geçen, 4. Peygamber,Adem, Şit ve İdris aleyhimü’s-Salâtı ve sellem’den sonra gielen, Nuh aleyhisselâm’dır. Yine Kur’ân-ı Kerim’e göre, “ Yemin olsun ki, biz Nuh’u toplumuna gönderdik, O, onların içinde elli yıl hariç, bin yıl kaldı. Derken onları tufan yakalayıverdi, hep, zulm’ediyorlardı.” ( Ankebût / 29 / 14 )
Nuh aleyhisselâm, yaşadığı dokuzyüz elli yıllık uzun ömrünün büyük bir bölümünü kavminin hidayeti, irşadı, tevhide dönmeleri için harcadı. “ Nuh şöyle dedi. Ey benim kavmim! Haberiniz olsun ben, size “ gönderilmiş) apaçıak bir uyarıcıyım. “ “ Şöyleki, Allah’a kulluk edin, Ona ( kaürşı gelmekten) korunun, bana itaat edin. “ “ Sizin günahlarınızı bağışlasın, sizi belirli birsüreye kadars geciktirsin. Muhakkak ki, Allah’ın belirlediği süre gelince geciktirilmez. Keşke bunu bilseniz! “ “ ( Nuh sözüne devamla şöyle) dedi:s Ey Rabbim! Ben, halkımı gece gündüz ( senin yoluna) da’vet ettim.” “ Fakat benim da’vetim, sadece onların uzaklaşmasını artırdı.” “ Ben onları mağfiret buyurman için her da’vet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler( kabul etmeme konusunda) ısrar edip direnoiler, kibirlendikçe kibirlendiler.” “ Sonra ben onları yüksek sesle( açıkça) da’vet ettim.” “ Sonra ben, onlara açık açık da söyledim, onlara gizli gizlli de söyledim. “ “ Gelin dedim, Rabbinizin mağfiretini isteyin, çünkü O, bağışlaması çok olandır.” ( Nuh /71/ 2,3,4,5,6,7,8,8,10)
“ Nuh şöyle dedi: Ey Rabbim! Malumun, onlar bana ısyan ettiler, mal ve çocuğu kendisine zarardan başka bir şey getirmeyen kimsenin ardınca gittiler.” “ Büyük bir hile’ye giriştiler.” “ Sakın ilahlarınızı bırakmayın, sakığn, Ved, Suva, Yegûs, Yeûk ve Nesr’i bırakmayın, dediler.” ( Nuh/ 71/ 19,20,21,22,23) ( Bunlar Hazreti Nuh’un kavminin kendilerince en büyük tanıdıkları ve tapındıkları putların isimleriedir.)
“ Nuh ( dev amla) şöyle dedi: Ey Rabbim! Sen, yeryüzünde hiçbir kâfir bırakma” “ “Çünkü sen, onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarıyorlar, nankör günahkardan başkasını da doğurmuyorlar.” ( Nuh/ 71 / 26,27)
“ Nuh’a, şu vahiy edilmiyti: İman edenlerin dışında, artık halkından hiçbir kimse iman etmeyecek, onların yaptıklarına üzülme.” “ Bizim gözetimimiz ve vahyimiz altında gemiyi yap, zalimler hakkında Ben’den bir şey isteme. Çünkü onlar boğulacaklardır.” ( Hûd/ 11/36,37) “ O, gmiyi yapıyordu. Halkından bir topluluk, yanından her gçtiğinde onunla alay ediyordu. “ Siz bizimle eğleniyorsanız, biz de sizinle sizin bizimle eğlendiğiniz gibi eğleneceğiz.!” Dedi.” “ Kendisini rüsva edecek azabın kime geleceğini, sürekli olan azabın kimin başına ineceğini ileride bileceksiniz.” “ Nihayet emrimiz geldiğinde ve tandır kaynadığında şöyle dedik: Geminin içine her birinen ikişer çift, aleyhinde hüküm verilmiş olan dışında aileni ve iman edenleri bindir!” Onunla beraber çok az kişi iman etmişti.” (Hûd/11/39,40)
“ ( Nuh, şöyle dedi:) “ Onun gitmisi ve durması Allah’ın ismiyledir. Şüphesiz Rabbim, çok bağışlayan çok acıyandır.” ( Hûd / 11/41)
“ Gemi, içindekilerle birlikmte dağlar gibi dalgalar içinde atıp gidiyordu. Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna şöyle seslendi: Ey oğlum! Gel bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! “ “O, “ Ben, beni sudan koruyacak bir dağa sığğınacağım” dedi. ( Babası),” Bugün Allah’ın emrinden O’nun merhamet ettiği dışında kurntulacak kimse yoktur” dedi. Derken aralarına dalga giriverdi, o da boğulanlardan oldu.” ( Hûd / 11/42,43 )
Allah’ın emri gelip, geminin buhar kazanları harlanıp, harekete hazır hale geldiğinde, son bir da’vet olarak, kendi oğlunu gemiyie da’vet etti. Fakat, kendisine inanmayan oğlu, “alçakları, çukurları su isti’lâ etse bile, yüksek dağlara çıkar kurtulurum,” diye babasının da’vetini bir kerre daha reddetti...
Allah’ın emriyle, tabi’î vukuata me’mur,İsrafil aleyhisselâm gökteki bütün yağmurları yeryüzüne boşalttı. Yeryüzü de derinliklerinde muhafaza ettiği suları yeryüzne fışkırttı. Böylece bilinen eski dünya,Orta Asya, Türk İlleri, kafkasya, Ortadoğu, Ceziretü’l- Arab, Anadolu’nun , doğusu, batısı, ortası, güneydoğusu, kuzeydoğusu, alçakları yüksekleri, bütünüyle sulara garkoldu. Nuhun Gemisinde olanların dışında, her canlı helâk oldu. Alçaklarda ve çukurlardaki su seviyesi ne kadar ise dağların zirvelerinde de aynı seviyede idi.
“ Şöyle denildi: “ Ey toprak, yut suyunu! Ey gökyüzü, açıl!” Su çekildi, iş bitirildi, gemi Cudi( dağı) üzerinde durdu. O zalim topluluğa, “ Defolun!” denilmişti.” ( Hûd/11/44)
“ Nuh, Rabbine seslendi ve şöyle dedi: Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum, ailemdendir, senin va’din elbette haktır. Sen hakimler içinde en iyi hükmedensin!” “ Ey Nuh! O, senin ailenden değildir. Çünkü o, doğru olmayan bir iş yapmıştır. Bundan dolayı bilmediğin bir şeyi benden isteme! Ben, sana cahillerden olmamanı öğütlerim” dedi. “ “ Ey Rabbim! Ben, senden bilmediğim bir şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer sen beni bağışlamaz, bana acımazsan, ben hüsrana uğrayanlardan olurum” dedi.” “ Şöyle denildi: Ey Nuh! Bizden bir esenlikle, sana ve seninle birlikte olan topluluklara bereketle gemiden in. Başka taplulukları da( ni’metlerimizden) faydalandıracağız. Sonra onlara Bizden acı veren bir azap dokunacak.” ( Hûd / 11 / 45,46,47,48)
Görüldüğü gibi, iman etmedikçe Peygamber’in oğlu olmak veya eşi olmak, insanları kurtarmıyor, Esasen, onların amelleri kötü olduğu için, her ne kada zürriyet bakımından Peygamber’lerin ehli olsalar da, ma’nevî olarak, onların ehil ve ayali değillerdir
“ Allah inkar edenlere Nuh’un karısıyla Lût’un karısını örnek verdi. O iki keadın kullarımızdan iki salih kulun( nikahı) altındaydı. Onlara ihanet ettiler. Onun için o iki kul da onları Allah’ın azabından zerrece kurtarmadı. O iki kadının ikisine de, “Ateşe girenlerle beraber girin denildi.” “ Allah iman edenlere de Firavn’un hanımını örnek verdi. O, BİR ZAMANLAR, “ Ey Rabbim! Katında cennette bana bir ev yap, beni Firavn’dan ve onun işlediğinden kurtar, beni o zalimler topluluğundan kurtuluşa erdir!” demişti. “ ^( Allah iman edenlere bir de) İmran’ın kızı Meryem’i ( örnek verdi), O, NAMUSUNU ÇOK İYİ KORUDU. Fakat biz ona ruhumuzdan üfledik. O, hem Rabbi’nin kelimelerini ve kitaplarını onaylayıp doğrulamış, hem de ibadete devamlı olanlardandı.” ( Tahrim/ 66/9,10,11)