Aralarında terör örgütü PKK’nın da olduğu Türkiye’de faaliyet gösteren yasadışı 10 örgüt birleşerek, “Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ni” kurduklarını duyurdular. Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP), Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist Hareketi (TKP/ML), Devrimci Komünist Partisi (DKP), Maoist Komünist Partisi (MKP), Türkiye Komünist Emek Partisi-Leninist (TKEP-L), Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği (TİKB) Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi/ Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birliği (THKP-C/MLSPB), Devrimci Karargah Örgütü (DKÖ) temsilcileri bundan sonra bir arada hareket edeceklermiş.
Malesef bir ve bütün olan Türk milletini etnisite seviyesine indirerek etnik kamplara ayırma çabalarıyla yüz bulan bölücü hainler, Türk Devletine karşı alenen savaş ilan ettiler.
Türk’ün varlığına kasteden dış güçlerin 101 yıl önce Çanakkale’deki saldırılarını büyük fedakarlıkla durduran Türk Milleti, Büyük Önder M.Kemal ATATÜRK’ün “birlik ve beraberlik, kaderi ilahiden başka her güçlüğü yener” sözün- den aldığı feyz ile, bugün de hain planları boşa çıkaracaktır.
Bizi Ortadoğunun cehennemine sürüklemek istiyen, amaç ve tabanları farklı şer güçler kendi aralarında birleşebiliyorlarsa, biz niye kendi birlikteliğimizi sağlayamayalım! Süratle düşmanları azaltıp, dostları çoğaltmakla işe başlayabiliriz. Türk milletini etniste seviyesine indirgeme çabaları, eşit etnisiteler oluşturma gayretleri devasa bir bölücülüğü doğurdu. Oysa bu coğrafyanın asıl sahibi ve egemen tek gücü Türk milletidir.
Türk Milletinin varlığına karşı bombalı saldırılarla yeni bir boyut kazanan ve şehirlerde hızla artan teröre karşı yapılacak en öncelikli husus, siyasi, sosyal, kültürel, etnik, dini, mezhebi yöresel tüm farklılıklarımızı kucaklayarak, ortak bir payda oluşturmak ve yeniden millet olabilmektir. İstiklal Harbinden sonra içimizdeki Rum, Ermeni, Yahudi gibi Hristiyan ve Musevi azınlıkları dahi bir potada kaynaştıran ülkemiz, kifayetsiz yetkililer tarafından sürekli farklılıklarımız kaşınarak birbirimiz- den kuşku duyar hale getirildi. Eskiden filmlere konu olan zengin-fakir konusu varken şimdi Türk-Kürtle başladık, alevi-sünni, dinci-laik/Atatürkçü, mütedeyyin-yobaz, ateist-tarikatçı, Osmanlıcı- Cum- huriyetçi, Fethullahçı-hükümetçi, türban- lı-başı açık, İmam hatipli-kolejli, partili-partisiz, bizden-bizden değil, oralı-buralı (köyü, kasabası, şehri bağlamında), vs.vs. bir çok gruplara ayrıldık. Gün geçtikçe birbirimize sevgi ve saygımız azaldı ve kamplaştık.
Bunu feci sonuçlarını Ermenistan-Azerbaycan savaşı sırasında bazı Azerbaycan askerlerinin Ermenilere karşı savaşmak istemeyip, “banane Elçibey’in köpekleri savaşsın” dediğinde görmüş ve çok üzülmüştüm. Bizi de bu noktaya sürüklemek istiyorlar ama başaramayacaklar inşallah.
1920’lerde Osmanlı toprakları işgal edilmiş ve devlet yıkılmışken Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde milli birlik ve breberliğimizi tesis edebilen halkımız bugün de bunu başarabilir. Yabancı istihbarat örgütlerinin art niyetli plan ve programlarına engel olmak, devletin temel görevidir.
Türkiye’yi bölmeye, üniter yapısını değiştirmeye, kukla bir Kürdistan kurmaya yönelik politikalara ve  din-mezhep-Allah adına Müslümanları katleden Ortaçağdan kalma, yobaz-Vahabi-Emevi zihniyete karşı Atatürk Cumhuriyetinin kuruluş felsefesine bağlı kalmak en baş- ta gelen çaredir.
13 Mart 2004’de sekiz milyon İspanyol Teröre karşı tek yürek olarak sokağa çıktmış ve lanetlemişti. Biz niye yapamıyoruz, siyasi kaygılarımız bu kadarmı önemli ve öncelikli. En azından Mecliste grubu bulunan üç parti birleşip ortak bir çağrıyla biri İstanbul’da diğeri Ankara’da 3-5 milyon insanın katılacağı  dev birer protesto eylemi yapıp terörü lanetleyemez mi???