Asimetrik Savaş, Gayri Nizami Harp, Vekalet Savaşı, Psikolojik Savaş, 4. Nesil Savaş, 5. Kol Faaliyetleri olarak nitelendirdiğimiz terör saldırıların da millet olarak yüreğimiz yanmakta ve kelimeler kifayetsiz kalmaktadır.
Türkiye önemli kararlar alarak büyüme döneminde girdiği her dönemde terör olayları ile durdurulmak istenmektedir. Küresel güçler bu mücadeleyi vekalet savaşı olarak, yapay örgütler üzerinden gerçekleştirmektedir.
Terörle mücadele, silahlı, ideolojik, siyasi, ekonomik, sosyolojik, psikolojik, diplomatik olarak her alanda kararlılıkla devam etmeli ve terör suçuna daha ağır ve caydırıcı cezalar verilmelidir.
1984 yılında başlayan terör saldırılarına karşı ancak 1991 yılında kanun çıkartabildik. Bu kanunda uygulamada birçok soruna neden oldu. Hantal işleyen bürokratik uygulamalar, seri hareket eden terör örgütleri ile mücadelede yetersiz kalmaktadır. Daha sonra yapılan revize çalışmalarıda bu sorunu gidermeye yetmemiştir.
ABD ve Fransa ve Belçika'nın terör saldırıları sonrası ortaya koyduğu tavır bizede örnek olmalıdır. Komşumuz Iran'ın terörle mücadele uyguladığı yöntem ve caydırıcı cezalarda oldukça başarılı olmuştur.
Cezaların caydırıcı olması oldukça önemlidir. Terör suçuna idam ve müebbet, yardım ve yataklık yapanlarında mal varlıklatına el konulması bir gerekliliktir.
Dünya da terörle mücadeleyi en uzun süreli yapan ve en fazla bedel ödeyen ülkeyiz. Bu nedenle Avrupa ülkelerinin bizi anlaması mümkün değildir.
Osmanlı'nın son döneminden itibaren başlayan etnik, ayrılıkçı ve ideolojik terör örgütleri sürekli isim ve yöntem değiştirerek günümüze kadar gelmişlerdir. Küresel güçlerde bu süreçte daha az maliyetle yapay terör örgütleri ile vekalet savaşlarını sürdürmektedir.
Terör ile mücadele ve Terörizmle farklıdır.
Terör bir olay olarak, mücadele gayri nizami harp teknikleri almış PÖH, JÖH, ÖKK gibi kolluk kuvvetleri MIT, Emniyet ve Jandarma istihbarat birimlerinin koordineli çalışmalı ve gayri nizami harp kanununa göre yapılmalıdır.
Sürekli yöntem, isim, şekil ve saldırı teknikleri geliştiren terör örgütlerine karşı, istihbarat ve operasyon birlikleri ancak birlikte çalışarak ve seri hareket ederek başarılı olabilirler. Kırsal ağırlıklı terör saldırıları, zamanla şehir merkezlerine doğru genişlemeye devam ederek, sürekli yöntem ve saldırı teknikleri geliştirmektedir. Bürokratik engellerinde azaltılması bu nokta da bir gereklilik arz etmektedir.
Terörizm ile mücadele ise, idelojik bir olgudur ve siyasetin, bürokrasinin, diplomasinin ve diyanetin görevidir.
Etnik, ideolojik, ayrılıkçı terör örgütleri ve ideolojileri aynı anda bir konsept içerisinde siyasi, askeri, hukuki, ekonomik, stratejik, diplomatik, sosyolojik ve psikolojik mücadele birlikte yapılmalıdır.
Küresel güçler, terör örgütleri üzerinden vekalet savaşları ile Türkiyeyi'yi köşeye sıkıştırmak ve kanseri gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlar.
Türk Milleti terörle terbiye edilebilecek bir millet değildir. Terör suçuna caydırı cezalar verilmeli ve kararlıkla uygulanmalıdır.
Bütün küresel güçler ve maşaları olan terör örgütleri bunu böyle bilmelidir!
PKK Kürt kimliğini kullanarak örgüte militan toplayan uluslararası kaçakçılık ve narkoterör bir taşeron terör örgütüdür.
PKK, DHKP-C, IŞİD-DEAŞ, MLKP, TİKKO ve FETÖ gibi farklı yöntem ve amaçlara hizmet eden taşeron terör örgütleri kimin işi düşüyorsa ona hizmet ediyor ama mutlaka sonu gelecek ve yok edilecektir.
Türk milleti on bin yıldır büyük badireler atlatarak yoluna devam etmektedir.
Ülkemizde otuzdan fazla terör örgütü, küresel güçlere ve emperyal amaçlarına hizmet eden maşalar olarak tarihin tozlu sayfalarında yer alacaktır. Bunu herkes böyle bilmelidir.
"Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez." (Mehmet Akif Ersoy)