Son beş ayda Ankara’da PKK’nın canlı bomba ile gerçekleştirdiği hain ve kalleş saldırıların üçüncüsü kamu vicdanını derinden yaraladı. Milletçe fevkalade üzüntü içinde bu hain ve kalleş saldırıyı yüksek sesle lanetliyoruz. Hiçbir günahı olmayan günlük yaşantıları içindeki masum insanların hedef alınması, acımızı ve tepkimizi dayanılmaz hale getirmiştir. 

Bunun yanında özellikle Güneydoğu’da PKK militanlarının güvenlik güçlerine saldırıları da tahammül edilemez hale gelmiştir. 

PKK militanları ile sempatizanlarının ortaya attığı hiçbir nedenle, bu hain ve kalleş cinayetler izah edilemez, kabul de edilemez. Bir de bütün bu hain cinayetleri “usuldendir, töre gereğidir” diye zımnen de olsa destekler mahiyetteki eylem ve söylemleri de kimsenin anlayışla karşılaması beklenemez. 

Aslında yeni değil, Türkiye’de aylardır koşul-kural dengesi bozulmuştur. Kamu düzenini sağlamaya matuf bugünkü kurallarla asayişin temin edilemediği de ortadadır. Ancak bütün bunlara ve her şeye rağmen Devlet’in öncelikli görevi kamu düzenini sağlamaktır. Ülkenin birçok yerinde nerede ise iç savaş şartları hüküm sürmekte ve kamu düzeni de normal kurallarla sağlanmaya çalışılmaktadır. Ve mevcut kuralların yani yasaların, terörle mücadelede yetersiz kaldığı, terörün artık her gün adeta vukuatı adiye gibi ortaya çıkmasından belli değil mi? 

Cumhurbaşkanı da terörün tanımının yeniden yapılması gerektiğine işaret etmedi mi? 

Basından öğreniyoruz, kırk küsur belediye başkanı PKK’ya yardım ve yataklık yapmaktan suçlu imiş. Bunlar suçlu iseler süratle cezalandırılmaları gerekmez mi? Yoksa bu suçların da mı tarifi yetersiz? 

Ayrıca onlarca masum insanı katleden teröristlere birçok ülkede idam cezası verilirken, ülkemizde bu cezanın zamansız kaldırıldığı kanaati oldukça yaygındır. İskandinav ülkelerinin koşulları ile Ortadoğu koşulları farklı olduğuna göre kuralların da farklı olması gerekmiyor mu? 

Günümüzün bir önemli konusu da istihbarat teminindeki yetersizliklerdir. Zamanında ve doğru istihbarat temini ile bu istihbaratın etkili bir şekilde ve zamanında kullanılabilmesi terörle mücadelenin en önemli şartlarından biri belki de en önde gelenidir. Her türlü gizleme veya geçiştirme gayretleri yerine, zaafiyetin veya istihbarat kanalları arasındaki irtibat yetersizliği veya uyumsuzluğun süratle giderilmesi gerekmektedir. 

PKK’nın Ankara Kızılay hain ve kalleş katliamını tekrar lanetliyorum. Büyük milletime ve kazada kaybettiklerimizin yakınlarına baş sağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. 

***

18 Mart’ta hem ŞEHİTLER GÜNÜ hem de ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ’nin 101nci yılını, bütün yurtta onurla, şerefle kutladık. Tarih durdukça milletimizin övünç kaynağı olacak bu müstesna gün münasebeti ile; Mehmet Akif’in “İsteme benden makber, sana aguşunu açmış duruyor Peygamber” diye seslendiği Kahraman Şehitlerimizi, Çanakkale’nin ebediyete intikal etmiş bütün aslanlarını, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün Kahraman Komutanlarımızı minnetle ve şükranla anıyorum. Mekanları cennet, ruhları şaad olsun.