Göğüs hastalığından şifa bulunması için açık ve temiz havanın hakim olduğu yerler salık verilir. Ne gibi yerler? Açık denize hakim, ya da çam ağaçların bolluğundaki ormanlık yerleşim yerleri gibi. Temiz hava şart.
Şimdi burada kalkıp tıptan bahsedecek değiliz. Ne haddimize! Çocukluğumda zafiyet rahatsızlığına yakalanmıştım. Akciğerlerimde duman vardı. Doktor hastaneye yatıracaktı, annem karşı çıktı: “Ben oğluma bakarım” dedi. Dört yıl deniz yasak, dondurma yasak, ‘koşmayacaksın, terlemeyeceksin’ gibi bir sürü yasaklar! Annemin sözünden çıkmadım. O da bana çok iyi baktı ve biz 4. senesinde temize çıktık.
Beslenme kadar temiz hava da çok önemli insan sağlığında. 13 Mayıs Soma felaketi uzun süre zihinlerden silinmeyecek bir ders verdi tüm insanlığa! En iptidai ortamda ekmek parası uğruna insanların hunharca ölüme terk edilmeleri. Nefes alamama ve verememe. Ölümle baş başa. Şehit olsa ne olur olmasa ne olur? Ölüm acısı mı hafifler. Ağır olan olaya bakış açısı. Sorumlular işin kolayını bulmuş her şeyi Allaha havale ediyorlar!
İstedikleri çok basit bir şey: Temiz soluk. Amerika ve Avrupa bu işi halletmişler. Devlet devlet olmaktan çıkmış. Ne hukukluğu, ne sosyallığı, ne laikliği kalmış! Milletçe o maden ocağına tıkılmışız nefes alamıyoruz adeta! Üzerine üstelik insanlara baskı, şiddet ve zulüm. Demek ki biz buna layığız. Her şey Allah tarafından!
Türkiye yıllardır AB’ye girmek için uğraşıyor. Kapılarını çalıp bizi de aranıza alın diye tutturmuşuz! Onlarda bize şu şu kriterleri yerine getirirseniz sizi antreye alır görüşmelere başlayabiliriz dediler. DYP ve ANAP'dan bu yana bazı ıslahat çalışmalar yapıldı. Bugün bu çalışmalardan en başarılı olduğumuz saha sağlık oldu. Nitekim DSÖ, dünya genelinde ortalama yaşam süresi istatistiklerine bakıldığında Türkiye’de yaşam süresinin 10 yıl arttığını bildirdi. Bu bizim açımızdan çok sevindirici bir haber.
Toplum olarak her konuda AB standartlarına uyacak durumdamıyız? Yaşam biçimimizde ne gibi değişiklikler var! Beşeri ilşkilerimiz, aile yapısı, kadın-erkek ilişkileri, eğitim, özgürlükler vb. ne alemde? İleri mi yoksa geri mi gidiyoruz!
Son yapılan araştırmalar bizim genel portremizi şöyle gösteriyor:
Evvel Allah müslüman bir ülkeyiz her şeyden önce. Toplumun %33’ü 30 gün oruç tutuyor ve 5 vakit namazını kılıyor.
Dinin esas olarak bu dünyaya değil, ölümden sonraki dünyaya anlam kazandığını düşünenlerin oranı ise %76.
İşte burası çok tuhaf. İnsanlarımızın birbirine güveni yok denecek kadar az %10. Halbuki iskendinav ülkeler de bu oran %80 mesela.
47 Avrupa ülkesinde siyasi yelpazenin en sağında Türkiye yer alıyor. İddiaya göre Türkiye Avrupanın hatta dünyanın en dindar toplumlardan birisidir.
Kadınların %71 aile reisi erkek diyor. Bu düşünceden dolayı sürekli şiddet görüyor ve hayatı ile ödüyor. Nitekim yine kadınların % 59’u kadın her zaman kocasına itaat etmeli, sözünden çıkmamalı diyor!
Görünen o ki daha çok uzun yolumuz var. Bugün yaşanılan sıkıntılar bitecek gibi değil! Soluk soluğa kalmış bir haldeyiz. Yüzümüze temiz hava vurduğunda yaşama daha da sıkı sarılacağız.