Mücerret ve soyut olarak herkes eşit.

     Ama imkân, gelir ve kazançları;

     Herkese bu eşitliği tadabilecek,

     Bu eşitliği tatbike koyabilecek

     İmkân ve olasılığı veriyor mu?

     Türkiye’de misyonerlik faaliyetlerine

     Bir de bu gözle bakmalı.

     Aynı şekilde toprak alımlarına da!

     Türk insanı kısıtlı geliriyle,

     Batılı insanın alım gücüyle

     Baş edebilir mi?

     Onlarla alış verişte

     Yarışabilir mi?

     Onlarla aşık atabilir mi?

     Türk insanı

     Dar imkân ve olanaklarıyla

     Değil Avrupa’da, Türkiye’de bile

     Ev, arsa alamazken,

     Nasıl olur da Avrupalı ile

     Alım gücünde bir tutulur?

     Onlarla eşit sayılır?

     Eşit imkânlardan Türkler de

     Faydalansın denilir!

     Bu tıpkı şuna benzer:

     Herkesin Hilton otelinde kalmaya hakkı var.

     Ama herkes kalabilir mi? 

     Kalamaz! Neden? 

     Çünkü parasal durumu buna elvermez!

     Bugün Türkiye’de bırakın mal mülk edinmeyi, 

     Türkiye’nin belli başlı şehirlerine, 

     Ömründe bir defa olsun, gidemeyenler çoğunluktadır.

     Türk insanı genellikle ancak görevli olduğu yeri bilir.

     Bir de yıllık izninde memleketine giderken, 

     Yol boyunca, ister istemez geçtiği şehirleri.

     Bu biliş de tabii ki, uzaktan, 

     Şöyle bir bakıştan ibarettir.

     Kaldı ki, Batılıların Türkiye’de toprak alımları,

     Pek de mâsumâne bir mal mülk edinmeye benzemiyor!

     Kıyılardaki ev, arsa ve villa alımları neyse de;

     Ya Anadolu’nun bağrında veya turizme elverişli olmayan yörelerinde

     Toprak alımlarına ne demeli?

     Endişeye mahal yokmuş! Satın alınanlar, Türkiye topraklarının 

     On binde üçüne denk geliyormuş!

     Sadece o kadarcıkmış!

     Bunda korkacak ne varmış?

     Gafletin böylesine pes doğrusu!

     Yahu bunlar bilmiyor mu ki, çeşme; gölden büyüktür.

     Akıttığı su az da olsa, bir gün göldeki su miktarını geçer!