30 Ağustos 2024 günü Kara, Deniz ve Hava Harp okullarında mezuniyet törenleri yapıldı. Bu törenlere Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan da katıldı. Derece alan öğrencilere anmalıklar verildi. Her üç okulda da birinciler kızlar oldu. Bu, Cumhuriyet’imizin kadınlara tanıdığı hakların ve onlara toplumsal yaşamda verdiği fırsat eşitliğinin bir kanıtı. Demek ki eşit haklar tanındığında kadınlarımızın yetenekleri ortaya çıkmakta.

Okullarını birincilikle bitiren üç teğmenin konuşmalarını dinledim. Üç teğmenimizin de Atatürk’ün düşünce sistemini içselleştirdiğini gurur duyarak gördüm. Askeri okullarda birincilik, yalnızca kuramsal eğitimle olmuyor. Uygulamalar da değerlendirmekte. Her alanda yetenekleri, bilgileriyle öne çıktı üç birinci teğmen. Bu nedenle ülkemizin yüz akı olan bu üç teğmenimizin değeri bilinmeli.

Harp okullarında birinci olan üç teğmen kızın başarısını içine sindiremeyen yobazların olduğu çok açık. Çünkü kadının çalışma yaşamında olmasını istemez bu Ortaçağ kafalılar. Onlar için kadın, erkeğin hizmetçisi konumundan dışarı çıkmamalı. Kadınların kendilerini yönetmesini istemez bu kişiler.

Teğmen kızların Kurtuluş Savaşı’mızda olağanüstü yararlılıklar göstermiş Kara Fatma, Şerife Bacı, Çete Ayşe, Gördesli Makbule, Tayyar Rahime, Halime Çavuş ve adı sanı duyulmamış nice kadın kahramanlarımızın izinden gittiklerini söylemeliyim. Türk kadını, tarih boyunca erkeğiyle yan yana, omuz omuza yaşamın her alanında yer aldı. Tarlada, yaylada, kışlakta, göçlerde, savaşlarda, kıtlıkta, salgınlarda, yazda kışta, baharda güzde, sağlıkta sayrılıkta, iyilikte kötülükte, çarşıda pazarda, sılada gurbette, varlıkta yoklukta, mutlulukta üzüntüde, acıda tatlıda birliktedir kadınla erkek. Yaşam her iki cinsin işbirliği, görev bölüşümü, sırt sırta vermesiyle yürüyüp gelmiştir binlerce yıl. Bu birlikteliği anlamayanlar, toplumumuzun küçük bir kısmı.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra askeri okulların hepsinde yeni düzenlemeler yapıldı. Askeri liseler kapatıldı ki bu, büyük bir yanlıştı. FETÖ sızması, neredeyse tüm devlet kurumlarında görüldü. Bu kurumları kapattık mı? Askeri hastanelerin de kapatılması büyük yanlış. Bu, trafik kazalarını önlemek için tüm motorlu taşıtlara yollara çıkmayı yasaklamak gibi bir yaptırım. Evet, yollarda taşıtlar olmasa kazalar da olmaz. Oldukça mantıksız ve yaşama uymayan bir uygulama...   

Harp okulları Milli Savunma Üniversitesi çatısı altında toplandı. Ne yazık ki bu üniversitenin başına sivil bir profesör atandı. Bunu da onaylamak, doğru kabul etmek olanaksız. Askeri, asker eğitir. Harp okullarının tarihin derinliklerinden gelen birikimini yok saymak büyük yanlış.

TSK’dan ve askeri okullardan sökülüp atılan FETÖ, her zaman olduğu gibi yalanlarla saldırdı bu kurumlara. Özellikle de Atatürkçü görünen kesimi yanına çekmeye çalıştı uydurduğu yalanlarla. Harp okullarını bazı tarikat ve cemaatlerin ele geçirdiği yalanını yaydılar. Yeni alınan öğrencilerin bu dinsel kümelerden olduğunu söylediler. Konuyu iyi araştırmayan ve AKP’ye karşı muhalefet oluşturmak amacıyla FETÖ yalanına kolaylıkla inanan, her gün Atatürk fotoğrafı paylaşmayı Atatürkçü olmak sanan bazıları bu yalanın yayıcıları oldu. Zaten bu kesimde “Tayyip düşmanlığı” üst düzeyde. Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak için kim olursa olsun, ister FETÖ isterse PKK fark etmez herkesle bir arada olmayı düşünen bir kesim bu. Bilerek ya da bilmeyerek emperyalizmin Türk askerini halkın gözünden düşürme, ordumuzu Atatürk’ten uzaklaştırıp güçsüzleştirme saldırılarına ortak oldular. Ne yazık ki harp okullarındaki öğrenciler üzerinde olağanüstü ve haksız bir baskı oluşturdular bu yolla.

Kara Harp Okulu öğrencileri, resmî törenden sonra 2023’e dek askeri okullarda okunan yemini ettiler. Sonunda da “Mustafa Kemal’in askerleriyiz.” diye bağırdılar. Bunun nedeni, onları tarikat ve cemaat üyesi olmakla suçlayan yalancılara bir yanıt vermekti. Eğitim yaşamları boyunca üzerlerinde oluşturulan baskılardan kurtulmaktı amaçları.  Ne yazık ki bunu bazı siyasetçiler ve hükümet üyeleri anlayamadı. FETÖ bu kez tavır değiştirerek bunların darbeci olduğu yalanını yaydılar. Ne yazık ki AKP içinde çok açık olmasa da FETÖ artıkları ve onlardan etkilenmiş önemli bir kesim var. Ayrıca yandaş basının içinde FETÖ etkisi ve Soğuk Savaş döneminin koşullanmalarıyla davranan çok sayıda gazeteci var. Teğmenler konusunu köpürtenler de bu kişiler.  Bunları anlamanın en kolay yolu, bu kişilerin azılı Atatürk düşmanları olmasıdır.  

Bir Harp Okulu öğrencisinin Mustafa Kemal’in askeri olması ve bunu dile getirmesi kadar olağan bir şey yok! Subayımız, Mustafa Kemal’in askeri olduğunda yurdunu savunabilir. Mustafa Kemal’in askeri olmayanlar 15 Temmuz’da görüldüğü gibi emperyalizmin askeri olurlar. Kara Harp Okulu mezunu teğmenlere soruşturma açılmış, onları çok sevdikleri yurt hizmetinden yoksun bırakmak için. Bu teğmenlerin içinde okul birincisi Ebru Eroğlu da var. Eğer bu teğmenler askerlik görevinden atılırsa buna en çok FETÖ, PKK ve ülkemize düşmanlık eden emperyalistler sevinir.

Sözüm, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’edir. Teğmenlere kıymayın! Kıyıp da FETÖ’cüleri sevindirmeyin. Çünkü FETÖ, harp okullarında Kemalist subayların yetişmesini istemez. Atatürk’ün olduğu yerde FETÖ de PKK da olmaz. Çünkü o ulusumuzu birleştiren en önemli öğe. Teğmenlerimizin yüreklerinden gelen güçlü sese ortak olmak için bağırıyorum: Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Seksen beş milyon yurttaşımız bu sese katılırsa ülkemizin dirlik ve düzenini sağlayabiliriz.

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                       19 Kasım 2024