TASAVVUF’TA BİD’AT!... (4)

Abone Ol
- Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den naklen, Ebû Hüreyre radiyallahu anh’den şöyle rivâyet edilmiştir: 
- Resûlullah sallallahû aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuştur ki: 
- (Namaz ve ibâdet için) hiçbir mescide sefer edilmesi (yolculuk) doğru değildir (daha ziyâde sevap umarak) yalnız (şu) üç mescide sefer edilir, (yolculuk yapılır): 
- Mescid-i Haram, Mescid-i Nebî (Resûl aleyhis-Selâm) ve Mescid-i Aksâ (Kudüs-ü Şerif’teki Beyt-i Makdîs)... 
Buhârî’nin bu Ebû Hüreyre Hadis’inden başka Ziyâd İbn-i Ebû Süfyân’ın kölesi Kazaa’a vasıtasıyla Ebû Said-i Hudrî’den de bir rivâyeti vardır ki, bu rivayet Ebû Hüreyre Hadis’inden fazla daha üç hüküm ihtiva etmektedir. Kazaa’a demiştir ki, Ebû Said-i Hudrî radiyallahu anh’in Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’den dört şey rivâyet ettiğini işittim. Doğrusu, bunlar bana hem hayret hem meserret (sürûr-sevinç) bahşetti. Resûl-i Ekrem buyurmuştur ki: 
1) Zevci (eşi), veya bir mahremi kendisiyle beraber bulunmayan her kadının iki günlük mesâfeye sefer etmesi (yolculuk yapması) doğru değildir. (Kadının mahremleri, ebediyyen nikah düşmeyen, babası, dedesi, kardeşi, amcası, dayısı birinci dereceden yeğenleri ve Kâim-i Pederidir)
2) Ramazan bayramının ilk günüyle Kurban bayramının dört gününden ibaret olan Ramazan ve Kurban bayramı günlerinde oruç tutulmaz. 
3) İki namazdan sonra da namaz kılınmaz. (Birisi) Sabah namazından sonra güneş doğup yükselinceye kadar (Kuşluk Vakti), (öbürü) ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar. (Yalnız o günün ikindi namazının farzı akşam ezanı okununcaya kadar eda olarak kılınabilinir. 
4) Namaz kılmak için şu mescidden başka hiçbir mescid’e sefer edilmez. (yolculuk yapılmaz): 
Mescid-i Haram, Mescid-i Aksâ, bir de benim Mescidim. (Buhârî, Müslim, Tirmîzî, Nese’î ve İbn-i Mâce müştereken rivayet etmişlerdir.) 
MÜSLÜMAN KADINLARIN YANLARINDA MAHREMLERİ BULUNMADAN YOLCULUKLARI: 
Rivâyeti sahih iki hadisten birisinde, kadınların mahrem’leri yanlarında bulunmadan iki günlük mesâfeye, bir başkasında, üç günlük mesâfe’ye yolculuk yapamayacakları hususu tasrih buyrulduğu için, hadis şârihleri ve mezhep imamları, değişik hüküm ve görüşler ortaya koymuşlardır. 
1) Hasan-i Basrî, Zührî ve Katâde’nin mezhebidir. Bu Tâbî’î Devri uleması, Ebû Said-i Hudrî’nin rivayet ettiği hadisi, huccet göstererek (Şer’î delil kabul ederek), kadın için zevci veya mahremi bulunmaksızın iki gecelik bir mesâfe’ye seferi câiz değildir. Bundan az bir mesâfe için câizdir, demişlerdir. 
2) İbrahim Nehâî, Şa’bî mezhebidir bu Tâbiî imamları da, uzak olsun, yakın olsun, mutlâk surette kadının zevci veya mahremi birlikte bulunmaksızın sefer etmeleri câiz değildir. (Burada, sefer etmesi ta’birinden, hem yolculuk hem de uzak olsun, yakın olsun, misâfirlik anlaşılmalıdır.) Bunların başvurdukları delilleri ise, Tahâvî’nin rivayet ettiği meâlini aşağıda bulacağınız, İbn-i Abbas’ın rivâyet ettiği hadistir. 
İbn-i Abbâs radiyallahu anhûma demiştir ki: 
Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bir kerre halka karşı irad buyurdukları umûmî bir hutbe’lerinde, bir kadın, yanında mahremlerinden birisi bulunmadıkça sefer etmesin. Yine bu kadının yanında mahremlerinden birisi bulunmadıkça, ecnebî (mahremi olmayan nikahı düşen) bir erkek dâhil olmasın! (Bulunduğu yere girmesin!) buyurdu. 
Ashab’dan bir kişi ayağa kalkarak: 
Yâ Resûlellah! Ben filan, filan (şu bu), gaza’larda bulundum, maddi ve ma’nevî olarak her bakımdan çok istifade ettim. Şimdi hayat yoldaşımla (eşim’le) birlikte hacc’etmek istiyorum, ne buyurlur? dedi. 
Resûl-i Ekrem cevap vererek: 
“Evet, sen zevcen’le hacc’edebilirsin,” buyurdu. 
Müslim, İbn-i Mâce de, Buhârî’nin yukarıdaki rivâyetine benzer rivâyetlerde bulunmuşlar ve hepsi de İbn-i Abbas hadisi’nin umumu ile uzak olsun, yakın olsun mutlâk surette kadının yanında mahremi olmaksızın sefer’den (yolculuk ve misâfir’likten) men edilmesine hükmetmişlerdir. 
3) Ata, İbn-i Ebî Rabah, Said İbn-i Kaysân zâhirîlerden bir kısmının mezhebidir. Bunlar da, bir Berid’den az bir mesâfe’ye, kadın’ın yanında mahremi bulunmadan yolculuğuna cevaz vermişler. Tahâvî’nin Beyhakî’nin, Ebû Dâvud’dan, Said-i Makbûrî tarıkıyle Ebû Hüreyre’den rivâyet ettikleri ve meâli aşağıda bulunan hadis’i delil göstermişlerdir. 
Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; hiçbir kadın bir Berîd mesâfe’ye zevci veya bir mahremi bulunmadıkça sefer etmesin, buyurmuştur. (Berid; ba’zılarına göre, dört fersah mesâfe’dir, bir fersah üç mil mesâfe’dir. Bir mil dört zira takdir edilmiştir. Bir fersah üç mil olduğuna göre, dört fersah oniki mil demektir. 12 mil kilometre’ye vurulduğunda, Berid’in kaç kilo metre olduğu ortaya çıkar.) 
4) Evzâî, Leys İbn-i Sa’d, Malik ve Şâfî’nin mezhebidir: 
Bunlar da bir günden az bir mesâfe’ye kadın’ın yanında mahremi bulunmadan yolculuk etme hakkı vardır. Bir günden ziyâde bir mesâfe’ye, kadın ancak zevci veya mahrem’lerinden birisiyle gidebilir demişlerdir. 
Şu kadar ki, İmam-ı Malik ile İmam-ı Şâfi’î, bu bir günlük mesâfe’yi gidilmesi Vâcip olmayan yolculuk hakkında bir ölçü olarak kabul etmişlerdir. Ve farz olan hac yolculuğuna kadın’ın yanında mahremi olmadan da gidebileceği görüşünü ortaya koymuşlardır. Bunların dayandığı delilleri ise Müslim’in rivâyet ettiği şu meâldeki Ebû Hüreyre hadisi’dir. 
- Resûl-i Ekrem: 
Allâhu Tealâ’ya ve âhiret gününe iman eden bir kadın için, yanında mahremi bulunmadan bir günlük mesâfe’ye yolculuk etmesi helâl değildir, buyurmuştur. 
5) Süfyân-i Sevrî, A’meş, Ebû Hanife, Ebû Yusuf ve Muhammed’in mezhebidir: Bunlar da, kadın’ın üç günlük ve daha ziyâde mesâfe’ye yanlarında mahrem’leri bulunmadan yolculuk hakkı yoktur. Üç günlük mesâfe’den daha kısa olursa mahrem’siz yolculuk edebilirler, demişlerdir. 
Ebû Dâvud’un Ahmed İbn-i Hambel tarıkıyla Nâfî’den onun da Abdullah İbn-i Ömer’den, radiyallahu anhümâ’dan, rivayet ettiği şu meâl’deki hadis-i Şerif’i delil göstermişlerdir. 
Resûl-i Ekrem: 
“Hiçbir kadın, mahrem’siz üç günlük uzak mesâfe’de bir mahalle (yere) yolculuk etmesin,” buyurmuştur. 
Yolculuk mesafe’sinin üç gün ile kayıt altına alınması şüphesiz bundan daha kısa bir mesâfe’ye yolculuğun mübah olmasının delilidir. Üç günlük mesâfe’den daha kısa bir yolculuğun mübah olmasının kabul edilmesi üç adedi’nin zikredilmesinin zarûrî bir neticesidir. Eğer böyle bir netice’ye ulaşılmazsa üç günün zikredilmesi lağiv bir cümle aline gelirdi ki, Hakîm olan bir zât’ın, faydasız ve boş sözler söylemesi gibi bir durum ortaya çıkardı ki, bu zât bunlardan masun ve mahfuzdur... 
Kadın’ların yanlarında bulanmadığı haller’de yolculuk yapabilmeleri hakkında vârid olan hadisleri ve bu hadis’lerden müçtehid’lerin, mezhep imamlarının çıkardıkları hükümleri bütün tafsilatı ile yukarıda arzettik. 
Görüleceği üzere, mezhep’ler arasında, hadisleri değerlendirme ve delil’den hüküm çıkarma hususunda, ruhsatları öne çıkarma bakımından hanefî ekolü’nü yine en önde görüyoruz. 
İmam-ı A’zam Ebû Hanife ve Talebe’sinden, İmam-ı Ebû Yusuf ve İmam-ı Muhammed’in, kadınların yanlarında mahrem’leri bulunmadığı halde en fazla üç günlük yolculuğa ve daha uzaklara yolculuk yapamayacaklarına dâir, görüşlerine i’tibar edeceğiz. Taklid ettiğimiz Mezhebimizin görüşü olduğu için, i’tibâr etmek mecburiyetindeyiz. 
Üç günlük bu mesâfe aynı zaman’da namaz’da ve oruç’ta sefer hükümlerinin geçerli olduğu mesâfelerdir.
Kadınlarla alâkalı, yanlarında mahrem’lerinden birisi bulunmadığı haller’de memnu olan başka şeyler de vardır. Bunları da bir sonraki yazımızda arîz, amîk, incelemeye gayret edeceğiz. İnşâ Allah!... 
Yarın idrak edeceğimiz Mübârek Kuran Bayramınızı en iyi dileklerimle tebrik eder, hayırlara vesiyle olmasını dilerim. M.A.